ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Şanlıurfa


 HARRAN
Şanlıurfa'nın 44 km. güneydoğusundaki bu tarihi kentin adı, Sümerce ve Akadca ''Seyahat-Kervan'' anlamına gelen ''Haran-u''dan gelmektedir. Tevrat'ta ''Haran'' olarak geçen yerin burası olduğu söylenir. İslam tarihçileri, kentin kuruluşunu Nuh Peygamber'in torunlarından ''Kaynan''a veya İbrahim Peygamber'in kardeşi ''Aran''a (Haran) bağlarlar.Hz. İbrahim'in Filistin'e gitmeden Önce bu şehirde oturduğu, bu nedenle Harran'a Hz. İbrahim'in şehri de denildiği bilinmektedir.
Harran, Asur ve Babil dönemlerinde gök cisimlerinin kutsal sayıldığı Pagan Dininin merkezi idi. M.Ö. 2000 başlarına ait Kültepe ve Mari tabletlerinde Harran'daki Sin (Ay Tanrısı) Mabedi'nde bir antlaşma imza edildiğine dair bilgiler bulunmaktadır. Yine M.Ö. II.binin ortalarına ait Hitit tabletlerinde, Hititlerle Mitanniler arasında yapılan bir antlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısı Sin'in ve Güneş Tanrısı Şamas'ın şahit tutulduğu belirtilmektedir.

Emevi hükümdarlarından II.Mervan, 744 yılında Harran'ı Emevi Devleti'nin başkenti yapmıştır. Emevilerin Asya bölümü 750 yılında Abbasilere yenilerek Harran'da sona ermiştir. Abbasi hükümdarı Harun Reşit zamanında ''Harran Üniversitesi'' dünyada büyük bir ün kazanmıştır.

Fatımiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi İslam devletlerinin hakimiyetine giren Harran, 1260 yılında Moğollar tarafından işgal edildi. 1270 yılında kenti ellerinde tutamayacaklarını anlayan Moğollar Harran'ı yakıp yıktılar ve tarihin bu altın şehrini harabe haline getirdiler.

Tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ile çeşitli mimari kalıntılara sahip Harran, 5000 yıllık tarihi ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir.



HARRAN'IN GÖRÜLMEYE DEĞER YERLERİ

Şehir Surları

Elips şeklindeki Harran şehri, bazı kaynaklara göre 8, bazı kaynaklara göre 6adet kapısı, 187 adet burcu olan, kesme taşlardan inşa edilmiş müstahkem bir sur ile çevrilmiştir. Surların dışında yer alan ve günümüzde toprakla dolmuş olan hendeğin eskiden su ile dolu olduğu bilinmektedir. Şehrin güneydoğu köşesinde kesintiye uğrayan surların yerini İç kale tamamlamaktadır. Harran surları günümüzde yer yer yıkılmış olmasına rağmen çepeçevre izlenebilmektedir.

Seton Lloyd ve W.C.Brice 1951 yılında yayınladıkları şehir planında; doğuda Bağdat Kapısı, Musul Kapısı,Aslanlı Kapı, batıda Halep Kapısı, kuzeyde Anadolu (Rum) Kapısı ve güneyde Rakka Kapısı olmak üzere Harran şehir surlarının 6 kapısını işaretlemişlerdir. Kapılardan sadece Halep Kapısı ayaktadır.



Kale

Şehrin güney doğusunda yer alan İç kale , surların o kesimdeki parçasını oluşturmaktadır.
Emevi hükümdarı II.Mervan'ın 10 milyon dirhem harcayarak yaptırdığı söylenilen sarayın, kalenin esasını oluşturduğu ihtimali vardır.



Harran Ulu Camii

Harran höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alan Ulu Cami, Anadolu'nun ilk anıtsal, ilk revaklı avlulu, şadırvanlı ve en zengin taş süslemeli camii olma gibi bir çok önemli özelliklere sahiptir.
İbni Şeddad, caminin esasının Sabilerin büyük Ay Mabedi (Sin Tapınağı) olduğunu, Hz. Ömer zamanında İslam orduları komutanlarından İyaz b. Ganem 640 yılında şehri alınca bu mabedi camiye çevirdiğini, Sabilere kendi mabetlerini yapmaları için başka bir yer verdiğini söylemektedir. Bugün kalıntıları ayakta olan camii 744-750 yılları arasında Emeviler tarafından yaptırılmıştır.



Şeyh Yahya Hayat El-Harrani(Hayat Bin Kays) Turbesi ve Camii

Şeyh Yahya Hayat El-Harrani XII. yüzyılda Harran'da yaşamış ve 1185'te tarihinde burada vefat etmiş büyük bir İslam alimidir.

Adına yapılan camiye giriş doğu, cephedeki taç kapıdan olmaktadır. Kapı üzerindeki kitabede; bu meşhed'in (türbe) Hayat İbni Kays'ın oğlu Omar'ın emri ve kız kardeşinin oğlunun eliyle 592/1195 tarihinde yaptırıldığı yazılıdır.



Geleneksel Harran Evleri

Harran'ın günümüzde en çok ilgi çeken yanı ''konik kubeli evleri''dir. Halk mimarisi ürünü olan bu evlerin tarihi geçmişi günümüzde 150-200 yıl öncesine dayanmaktadır.
Bölge iklimine uyumlu, yazın serin, kışın sıcak olan bu evlerden bazıları günümüzde sahipleri tarafından restore edilmiş olup, turizm amaçlı olarak kullanılmaktadır.



YOLLARI HARRAN'DA BULUŞAN TARİHİ YERLER

''Tarihin Altın Şehri'' olarak bilinen Harran'ın çevresinde, tarihi ve turistik merkezler yer almakta ve tüm bu merkezlerin yolları Harran'da buluşmaktadır.
Cabir El-Ensar Camii ve Türbesi

Harran'ın 20 km. kuzeyindeki Cabir El-Ensar (Yardımcı) köyünde Cabir b. Abdullah'a (Cabir El-Ensar) atfedilen bir türbe (meşhed) ve yanında yine o'nun adını taşıyan bir camii bulunmaktadır.



İmam Bakır Camii ve Türbesi

Harran'ın 3 km. kuzey doğusundaki İmam Bakır Köyü'nde 12 İmam'dan beşincisi olan Ebu Cafer İmam Muhammed Bakır'a atfedilen bir türbe ve yanında yine o'nun adını taşıyan bir cami bulunmaktadır.



Han-el Ba'rür yolunun 14. km'sinde yolun sağ tarafında, bir sıra halinde kapıları kuzeye bakan 10 adet mağara bulunmaktadır. Yaklaşık 3x3 m genişliğinde olan bu mağaraların antik çağda çobanlar tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Harran - Soğmatar yolunun 15. ve 16. km'lerinde, yolun solunda ve sağındaki dağlarda 13. yy'dan kalma taş ocağı mağaraları bulunmaktadır. Bunlardan 16 km.'de yolun sağındaki köy içerisinde Bazda Mağaraları adıyla anılan iki taş ocağı görülmeye değer özellikler taşımaktadır.



Bazda Mağaraları

Han-el Ba'rür Kervansarayı'nın 1 km. batısındaki Koyunluca Köyü'nden 10 km'lik şose yol ile tarihi Şuayb Şehri harabelerine varılır. Halk arasında Şuayb Peygamber'in bu kentte yaşadığına ve kentin adını Şuayb Peygamber'den aldığına inanılmaktadır. Kalıntılar arasındaki bir mağara Şuayb Peygamber'in Makamı olarak ziyaret edilmektedir.



Soğmatar Harabeleri

Şuayb Şehri'nden kuzeye doğru devam eden şose yol 16 km. sonra tarihi Soğmatar kenti harabelerine ulaşmaktadır. Firavun'dan kaçan Hz. Musa'nın Soğmatar'a gelerek mucizevi asasını Şuayb Peygamber'den aldığına inanılmaktadır. Soğmatar Tarihteki esas ününü ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı Assur ve Babillerin politeist inancından gelen Pagan (putperest) dininin ve bu dinin baş tanrısı (tanrıların efendisi) "mar alahe"nin merkezi olması almaktadır. Soğamatar'daki "Kutsal Tepe"nin batısındakiş teplerde gezegenleri temsil eden Satürn, Şamas (Güneş), Jüpiter, Sin (Ay), Venüs, Merkür ve Mars Tapınakları olmak üzere 7 adet tapınak kalıntısı yer almaktadır.






Soğmatar Pognon Mağarası

Yüzyılımızın başlarında Fransa'nın Bağdat konsolosu Pognon'un keşfederek yazılarını okuduğu bu mağara kalenin 250m kadar kuzey batısındadır. Giriş ağzı doğuya bakan bu mağaranın güney, kuzey ve batı duvarlarında tanrıları tasvir eden tam boy insan rölyefleri ve aralarında Süryanice yazılar bulunmaktadır. Bu kabartmalardan ikisinin başı üzerinde Ay Tanrısı Sin'i sembolize eden hilal biçiminde Ay kabartması dikkat çekmektedir. Dinler tarihi açısından büyük önem arz eden, ancak yeterince tanınmayan Soğmatar ören yerinde ayrıca çok sayıda kaya mezarı ve mezar taşı bulunmaktadır. Bu taşlardan bazıları son yıllarda Şanlıurfa Müzesine nakledilmiştir. 


Sene Mağara (Senem Mağara - Sanem Mağara)

Soğmatar'ın 11 km. kuzeyinde yer alan Büyük Sene Mağara Köyü'ndeki mevcut mimari kalıntılar ve kayadan oyma yapılar burasının Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında önemli bir merkez olduğunu göstermektedir.



ŞANLIURFA MİMARİ ESERLERİ

CAMİLER
Şanlıurfa il merkezinde tarihi değere sahip 36 adet cami ve mescit bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının tarihi ve mimari özellikleri aşağıya çıkarılmıştır.
Rızvaniye Camii

Halil-ür Rahman Gölü'nün kuzey kenarı boyunca yer alan bu cami, Osmanlıların Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmıştır. Cami avlusunun üç tarafı, medrese odaları ile çevrilmiştir.



Halil-ür Rahman Camii

Halil-ür Rahman Gölü'nün güneybatı köşesinde yer alan bu cami, medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim'in ateşe atıldığında düştüğü yerdeki makamdan oluşan bir külliye halindedir. Cami, Eyyübilerden Melik Eşref Muzaffereddin Musa'nın emriyle 1211 yılında yaptırılmıştır.



Ulu Camii

Urfa merkezindeki camilerin en eskilerinden olan Ulu Camii, kırmızı renkteki mermer sütunlarının çokluğu nedeniyle ''Kızıl Kilise'' olarak da adlandırılan, 5. yüzyıla ait bir Hıristiyan kilisesinin yerine 1170-1175 yıllarında inşa edilmiştir. Bu kilisenin sekizgen çan kulesi günümüzde minare ve saat kulesi olarak kullanılmaktadır.



Yusuf Paşa Camii

Urfalı Divan Şairi Nabi, Divanı'nda Yusuf Paşa Camii ile ilgili manzumesinde Caminin Yusuf Paşa tarafından yaptırıldığından bahsetmektedir. Bu manzumenin son mısrasında ebced hesabı ile düşürülen H.1121(M.1709) tarihi, Cami minberi üzerinde rastladığımız aynı tarihin inşa tarihi olduğu fikrini doğrulamaktadır.

Hasan Padişah Camii

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ''Sultan Hasan Camii'' olarak geçen Hasan Padişah Camii'ndeki mevcut kitabelerden en eskisi 1574 tarihli tamir kitabesidir. Ancak caminin 15.yy'da Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.



MANASTIRLAR-KİLİSELER
Manastırlar

Beşinci yüzyılda Edessa bir Hıristiyan şehri idi. Bu şehrin manastırları ve akademilerindeki öğrenciler ilahiyat bilgileri ve dindarlıkları ile ünlü idi. Şehrin dışındaki dağlardaki manastırlarda ve mağaralarda 90.000 keşiş yaşıyordu. Tektek Dağları'ndaki Kasül Benat, Sene Mağara, Çatalat şehir merkezinin güneyindeki tepelerde yer alan Deyr Yakup, güney batısındaki Çardak Manastırları ve antik taş ocağı mağaralardan dönüştürülen kiliseler günümüze ulaşmış keşiş merkezleridir.

Çardak Manastır

Deyr Yakup'un kuş uçuşu 1 km. kuzey batısındaki dağlar üzerinde kalıntıları yer alan bu manastırın V.yüzyılda inzivaya çekilen keşişler için yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Manastırın çevresinde kaya mezarları ile Keşişlerin su ihtiyacını karşılayan çok sayıda sarnıç yer almaktadır.

Deyr Yakup(Yakup Manastırı)

İl merkezindeki Eyyub Peygamber makamının 4 km. batısındaki dağda bulunan Deyr Yakup, halk arasında ''Nemrud'un Tahtı'' olarak anılmaktadır. Buradaki yüksek bir dağın tepesinde M.Ö.I. yüzyılda (putperest dönemi) Edessa Kralı Abgar Mano'nun oğlu Arryo'nun aile fertleri için inşa edilmiş anıt mezar kalıntıları yer almaktadır.
Ayrıca halk arasında Yakup Peygamber'in burada kaldığına ve ''Deyr Yakup'' adının bundan dolayı verildiğine inanılmaktadır.


Kiliseler

Hıristiyanlığı ilk yıllarında kabul eden Urfa'da (Edessa) dünyanın ilk ve en görkemli kiliseleri inşa edilmiştir. Bizans döneminde Hz. İbrahim'in doğduğu mağara yakınına inşa edilen ve İstanbul'daki Ayasofya Kilisesi'nin adını taşıyan kilise için zamanında yazılan methiyede şunlar yazılıdır:"Bu bina ölçü ve denge bakımından bir dünya misalidir. Deryalar dünyanın etrafını çevirdiği gibi binanın etrafını da sular çevirmektedir. Kubbesi sütunsuz gök gibi yükselmekte ve içinde altın mozaikler yıldızlar gibi parlamaktır."
Aziz Stephan Kilisesi (Şanlıurfa Saat Kulesi)

Yıldız Meydanı'nda yer alan bu kilise,M.S.435-436'da ölen Piskopos Rabula tarafından eski bir Sinagog'dan dönüştürülmüştür. Kırmızı renkteki mermer sütunların çokluğu nedeniyle "Kızıl Kilise" olarak adlandırılan bu yapının yerine 1170-1175 Zengiler döneminde bugünkü Ulu Cami inşa edilmiş, kilisenin çan kulesi minare ve saat olarak değerlendirilmiştir.


Fırfırlı Kilise-12 Havari Kilisesi (Fırfırlı Cami)

Vali Fuat Caddesi (Yeni Yol) üzerinde yer alan ve halk arasında "Fırfırlı Kilise" olarak anılan bu yapının esas adı 12 Havari Kilisesi olup inşa tarihi bilinmemektedir.
Mihrap üzerine yer alan kitabedeki tarihten, kilisenin 1956 tarihinde camiye çevrildiği anlaşılmaktadır.



Aziz Paulus -Aziz Petrus Kilisesi (Reji Kilisesi)

Nimetullah Mahallesi, Elli sekiz Meydanı mevkiindedir. Kitabesine göre 1861 tarihinde, Patrik II.Ya'kup ve Metropolit Aziz Gregorius döneminde Yakubi Süryaniler tarafından inşa edilmiştir.
2002 yılında Şanlıurfa Valiliğince restore edilerek "Vali Kemallettin Gazzezoğlu Kültür Merkezi" olarak hizmete sunulmuştur.

Büyük Kilise (Selahaddin Eyyubi Camii)

Vali Fuat Caddesi'nde yer almaktadır. 457 yıllarında Piskopos Nona tarafından yaptırılmış, aynı zamanda Adalet Sarayı olarak kullanılmıştır. Bu tarihi yapı 1994 yılında restore edilerek Selahaddin Eyyubi Camii'ne dönüştürülmüştür.



Rahibeler Kilisesi

Elli sekiz Meydanı, Şeyh Saffet Tekkesinin doğusundaki çıkmaz sokak içerisinde yer alan bu kilise, plan itibariyle avlulu bir Urfa evini andırır. 1883 senesinde Urfa'ya gelen Fransisken rahibeler (gezici misyoner rahibeler) için hem ev, hem de kilise olarak inşa edilmiştir.
Germuş Kilisesi

Urfa'ya 10 km. mesafedeki Germuş Köyü'nde bulunan bu kilisenin kitabesi olmadığından inşa tarihi bilinmemektedir.



MEDRESELER

Şanlıurfa'da Abbas Ağa, Eyyubi, Halil-ür Rahman, İbrahimiye, Nakibzade, Rızvaniye, Şehbenderiye ve Yusuf Paşa adlarında Osmanlı dönemine ait 8 medrese günümüze kadar ulaşmıştır. Eyyubiler dönemine ait olan ve Eyyubi Medresesi olarak tanınan medresenin de duvar kalıntıları ile kapı kitabesi günümüze gelmiştir.

ÇEŞMELER, KÖPRÜLER, SU KEMERLERİ, SU BENTLERİ

Şanlıurfa'da Firuz Bey, Hafız Süleyman Bozan Efendi, Haydar Ağa, Hekim Dede, Hüseyin Ferideddin , Hüseyniye, Mencekzade, Sütçü Abdurrahman Efendi, Şehbenderiye, Şeyh Saffet, Yıkık Sokak ve Yıldız Meydanı adlarında Osmanlı dönemine ait 12 adet çeşme günümüze ulaşmıştır.

Şehir içersinde geçmekte olan Karakoyun Deresi üzerinde ise, Bizans dönemine ait Samsat Köprüsü, Karakoyunlu dönemine ait Hızmalı Köprü ve Osmanlı dönemine ait Millet Köprüsü ile Hacı Kamil Köprüsü olmak üzere 4 köprü bulunmaktadır.
Yine Karakoyun Deresi üzerinde Bizans döneminden kalma Jüstinyen su kemeri ile Jüstinyen su bendi bulunmaktadır.



HANLAR

Şanlıurfa, günümüze ulaşmış Osmanlı dönemine ait hanları ile Türkiye'nin önde gelen illeri arasında yer almaktadır. Mimari özellik arz etmeyen bazı küçük hanlar sayılmayacak olursa halen Şanlıurfa merkezinde Gümrük, Hacı Kamil, Barutçu, Mencek, Şaban, Kumluhayat, Fesadı, Samsat Kapısı,Millet, Bican Ağa ve Topçu Hanları olmak üzere Osmanlı dönemine ait 11 adet büyük han bulunmaktadır.
Büyük bir kısmı Gümrük Hanı çevresindeki Osmanlı dönemi ticaret merkezinde yoğunlaşan bu hanlardan bazılarının özellikleri aşağıda verilmiştir.
Çifte Han, Aslanlı Han, Boyahane Hanı, Ali Bargut'un Hanı, Zencirli Hanı (Küsto'nun Hanı), Cesur Hanı, ,Hacı Ali Ağa Hanı 30 yıl öncesine kadar ayakta olan, ancak bugün yıkılmış olan Şanlıurfa hanlarıdır.

Gümrük Hanı

Haşimiye Meydanı yakınındadır. Osmanlı Han mimarisinin güzel örneklerinden olan bu tarihi yapı Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Behram Paşa tarafından 1562 yılında yaptırılmıştır. Tarihi çarşıların merkezinde yer alan bu hanın avlusu "mırra" (acı kahve), çay ve nargile içilen domino ve dama oynanan bir dinlenme yeridir.



Mencek Hanı

Pamukçu Pazarı doğusundaki bu hanın kitabesi bulunmadığından inşa tarih, kesin olarak bilinmemektedir. 1128 (1716) tarihli bir vakfiyede adına rastlanmış olması 15.yy. başlarında mevcut olduğunu göstermektedir.

Barutçu Hanı

Demirci pazarındadır. Düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Kitabesi yoktur. Gümrük Hanı'ndan sonra Urfa'daki en güzel han örneklerindendir.



Millet Hanı

Şehir surlarının Samsat Kapısı dışarısındadır. Şehre gelen kervanların şehre henüz girmeden konaklamaları amacıyla inşa edilmiştir. İnşa tarihi bilinmemektedir. Kapladığı alan bakımından Türkiye'nin en büyük hanlarındandır. 2002 yılında restorasyon programına alınmış olup, proje hazırlıkları devam etmektedir.



KERVANSARAYLAR

Eski çağlardan beri önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunan Şanlıurfa ili sınırları içersinde Han-el Ba'rür, Ilgar (Mırbi), Çar Melik ve Titriş Kervansarayı olmak üzere dört kervansaray bulunmaktadır. Bunlardan Han-el Ba'rür Kervansarayı Eyyubiler dönemine, diğer üçü Osmanlı dönemine aittir.

Han-Al Ba'rür Kervansarayı

Eyyubiler dönemine ait olan bu kervansaray Harran ören yerinin 20 km doğusundaki Göktaş köyünde bulunmaktadır. Kervansarayın kuzey cephesindeki portal kitabesinde 1128-1129 tarihinde El Hac Hüsameddin Ali Bey İmad Bin İsa tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Ticaret kervanlarının konaklaması için inşa edilmiş olan Han-el Ba'rür, klasik Selçuklu kervansarayları planındadır.



Çar Melik Kervansarayı

Kim tarafından ve ne zaman yaptırıldığı kesin olarak bilinmeyen hanın Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde, Suruç'tan kalkarak batıya doğru iki saatte Çar Melik Kalesi'ne ulaştığını, burasını dört hükümdar kardeş tarafından imar edildiğini ve bu nedenle bu ismi aldığını belirmiştir

Titriş Kervansarayı

Şanlıurfa ili Bozova İlçesi'ne bağlı Titriş Köyü'ndeki kitabesi bulunmayan bu kervansarayın inşa tarzına dayanılarak Osmanlı dönemine ait olduğu söylenebilir.

ŞANLIURFA'DA YAPILAN ARKEOLOJİK KAZILAR

Şanlıurfa'da yer alan höyükler ve diğer arkeolojik alanlar yerli ve yabancı arkeologların her zaman ilgisini çekmiş ve ilimizde 1964 yılından bu yana 35 adet arkeolojik kazı gerçekleştirilmiştir. Şanlıurfa bu yönü ile, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde en çok arkeolojik kazı yapılan il olma özelliğine sahiptir.

Şanlıurfa ili sınırları içersindeki Akarçay Höyük, Akarçay Tepe, Apemeia Antik Kenti, Bent Bahçesi, Biris Mezarlığı, Çamlık Parkı Nekropolü, Çavi Tarlası, Fıstıklı Höyük, Göbekli Tepe, Gre Virike, Gürcü Tepe, Hacı Nebi, Harabebezikan Höyük, Harran Höyük, Hassek Höyük, Kazene Höyük, Kurban Höyük, Lidar Höyük, Mezraa Höyük, Mezrea-Teleilat Höyük, Nevalı Çori, Söğüt Tarlası, Sultan Tepe, Aşağı Yarımca, Şaşkan (Kumartepe), Şavi Höyük, Tilbeş Höyük, Tilmusa, Tilobur, Tilvez (Meteler), Titriş, Urfa Ulu Camii, Urfa Kalesi, Yukarı Göklü Nekropolü, Zeytinlibahçe Höyük'te yapılan arkeolojik kazılarda Paleolitik Çağ'dan başlamak üzere Osmanlı Dönemi'ne kadar tüm Mezopotamya kültürlerine ait bilgi ve belgeler elde edilmiştir.


MÜZELER

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi (Şanlıurfa Müzesi)

Şehitlik semtinde yer alan Şanlıurfa Müzesi'nde, 20.048 adet arkeolojik eser, 2.645 adet etnografik eseri 48.203 adet sikke, 1.283 adet mühür, 10 adet tableti, 9 adet el yazması kitap, 1 adet arşiv vesikası olmak üzere 72.199 adet eser bulunmaktadır.
Devlet Resim ve Heykel Müzesi

Bünyesinde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nin de yer aldığı Şanlıurfa Devlet Resim Heykel Müzesi'nde periyodik sergiler açılmakta ve koleksiyonlarında yer alan çeşitli eserler sergilenmektedir.

ALIŞVERİŞ

Gümrük Hanı yakınındaki tarihi Bedesten'de (Kazzaz Pazarı) yöresel giysi, yaşmak, ehram ve ipek örtüler, Sipahi Pazarı'nda halı, kilim, kürk ve heybe, Keçeci Pazarı'nda ve Barutçu Hanı'nda keçe, Hüsniye Çarşıları'nda bakır işleri, Pamukçu Pazarı'nda ve Yıldız Meydanı civarındaki kuyumcularda yöresel altın ve gümüş takılar satılmaktadır.

ÇARŞILAR
Çeşitli vakfiyelerde adları geçen, ancak bugün mevcut olmayan, Tüccar Pazarı, Uncu Pazarı, Bit Pazarı, İplikçi Pazarı, Tarakçı Pazarı, Sakıp Efendinin yaptırdığı, Terziler Çarşısı, Kasaplar Çarşısı, Şanlıurfa'nın adları bilinen en eski çarşılarıdır.
Şanlıurfa'nın Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve çarşılarından oluşan eski ticaret merkezi Gümrük Hanı civarında yoğunluk göstermektedir. Kazaz (Bedesten), Sipahi, Koltukçu, Pamukçu, Oturakçı, Kınacı, Bıçakçı, Kazancı, Neccar, İsotçu, Demirci, Çulcu Çadırcı, Saraç, Attar, Tenekeci, Kürkçü, Eskici, Keçeci, Kokacı(Kovacı), Kasap, Eski Kuyumcu Pazarları ile Boyahane, Kavafhane, Han önü, Hüseyniye Çarşıları Gümrük Hanı civarında yer alan ve günümüzde de tarihi özelliklerini koruyan önemli alış veriş yerleridir.
Bu çarşılardan sekiz adedi kaplı çarşı, bir adedi de yer altı çarşısıdır. Şanlıurfa; İstanbul, Bursa ve Edirne'den sonra kapalı çarşı bakımından Anadolu'nun önde gelen illeri arasında yer almaktadır.

Kazzaz Pazarı (Bedesten)

1562 tarihli Gümrük Hanı'nın güneyine bitişik olarak aynı tarihte inşa edilmiştir. 1740 tarihli Rızvan Ahmet Paşa vakfiyesinde Bezzazistan adıyla geçen bu çarşının tamir ettirildiği yazılıdır. Sağlı sollu olarak uzanan ve yer seviyesinden yaklaşık 1m. kadar yüksekte bulunan dükkanlarda kazzaz esnafı oturmakta, ayrıca Urfa yöresi mahalli kadın ve erkek giysileri satılmaktadır. Şanlıurfa Bedesteni, Anadolu'da otantik değerini bugüne kadar koruyabilmiş ender çarşılardandır.

Sipahi Pazarı

Gümrük Hanı'nın batısına bitişik olarak inşa edilmiş, kuzey-güney istikametinde beşik tonozla örtülü bir kapalı çarşıdır.

Sipahi Pazarı günümüzde halı, kilim, kürk ve keçe türünden eşyaların satıldığı bir çarşı olarak kullanılmakta, eski tarihi özelliğini muhafaza etmektedir.

Kınacı Pazarı

Mençek Hanı'nın batısında yer alan ve kuzey-güney istikametinde uzanan bu çarşının kuzey kesimi beşik tonozla örtülü, güney kesiminin üzeri açıktır. Çarşının iki yanında beşik tonoz örtülü olarak sıralanan dükkanlar günümüzde kuyumcular tarafından kullanılmaktadır.
Hüseyniye Çarşıları (Bakırcılar Çarşısı),

Hartavizade Hüseyin Paşa tarafından 1305 yılında yaptırılmış, Çadırcı Pazarı ile Kazancı Pazarı arasındadır. Günümüzde bakır el sanatlarının sergilendiği dükkanlar bu çarşıda bulunmaktadır.

Boyahane Çarşısı

Pamukçu pazarının batısına paralel olarak uzanan yeni boyahane çarşısının altında bulunan bir yer altı çarşısıdır. İplik ve kumaş boyama sanatının terk edilmesi nedeniyle 40 yıl önce kapatılmıştır.

KALE VE SURLAR

Şanlıurfa Kalesi

Kent merkezinin güney-batı kesiminde, Halil'ür Rahman ve Aynzeliha Göllerinin güneyinde ve göllere hakim bir tepe üzerindedir. Üç tarafı oyma derin savunma hendeği ile çevrilidir. Hz. İbrahim'in buradan ateşe atıldığına inanılmaktadır. Kale üzerindeki iki sütun M.S.III. yüzyıla ait birer anıttır. Kale ve surların VIII. yüzyıl ile IX. yüzyılları arasında Abbasiler döneminde inşa edildiği bazı kaynaklarda belirtilmektedir.

Şehir Surları

M.S.VI. yüzyıla ait yazılı kaynaklarda sözü edilen şehir surlarının ilk inşa tarihi bilinmemektedir. Şehrin etrafını çevreleyen surların büyük bir kısmı, 20. yüzyılın başından itibaren tahrip edilmeye ve yıkılmaya başlanmış, Harran Kapısı, Bey Kapısı'na ait Mahmutoğlu Kulesi ile yer yer duvar ve burç kalıntıları günümüze ulaşabilmiştir.
Çeşitli kaynaklardan Urfa şehir surlarının batıda; Sakıbın Kapısı, Su Kapısı, Batı Kapısı, kuzey batıda; Samsat Kapısı, Saray Kapısı, doğuda; Bey Kapısı, Su Kapısı ve güneyde Harran Kapısı olmak üzere sekiz kapısının bulunduğu anlaşılmaktadır.

TARİHİ SOKAKLAR

Şanlıurfa'nın tarihi mimari dokusunun önemli bir kısmını sokaklar ve evler oluşturmaktadır. Yüzlerce güzel ev ve sokaktan oluşan bu dokunun önemli bir kısmının bozulmadan günümüze ulaşmış olması turizm açısından büyük bir kazançtır. Sivil mimari dokusunun ve anıtsal mimari dokusunun önemli bir kısmını koruyarak günümüze ulaşmış ender şehirlerden biri olan Şanlıurfa, UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aday bir ildir.

Çok sayıda tarihi sokak arasında Arabi Camii, At Pazarı, Çataldaş Meydanı, Güllüoğlu, Hızanoğlu Camii, Hüseyin Paşa, İrfaniye, Karanlık Kapı, Madenli, Yorgancı ve Zincirli Sokakları yüksek duvarlarıyla, sokağa taşkın cumbalarıyla, kabaltı denilen beşik tonoz örtülü geçitleriyle turistlerin büyük ölçüde ilgisini çekmektedir.

GELENEKSEL URFA EVLERİ VE KONAKLAR

Urfa'nın tarihi mimari dokusunun önemli bir bölümünü oluşturan geleneksel evlerden 180 adedi Kültür Bakanlığı'nca eski eser olarak tescil edilmiş bulunmaktadır. Urfa Evleri birer saray güzelliğindedir.

Urfa evleri genellikle "harem" ve "oda" denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar.

Abdülkadir Hakkari Evi, Akçarlar Evi (Harran Üniversitesi Kültür Evi), Akyüzler Evi, Gülizar Konukevi, Hacı Hafızlar Evi (Devlet Güzel Sanatlar Galerisi), Sema Küçüksöz Evi, Şahap Bakır Evi (TBMM Kültür Evi), ŞURKAV Kültür Evi, (Mehmet Bağmancı Evi-Malatyalı Halil Evi), Yusufoğlu Evi (Çardaklı Köşk), Mehmet Uslusoy Evi (Saray Konukevi), Çubukçular Evi (Gülizar Konuk Evi), Sayganlar Evi (Şurkav Taziye Evi), Hacıkâmilzade Küçük Hacı Mustafa Efendi Konağı (Vilayet Konukevi), Kürkçüzade Mahmut Nedim Efendi Konağı ve Sakıbın Köşkü günümüzde ayakta kalıp aslına uygun restore edilerek Urfa turizminin hizmetine sunulmuş örnek evlerden bir kaçıdır.

ANITLAR
Mustafa Kemal Paşa Anıt Çeşmesi

1917 yılında Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey tarafından ilk olarak Mustafa Kemal Paşa Caddesi'ndeki (Atatürk Bulvarı), Vali Konağı önüne inşa edilmiş, 1972 yılında Urfa Valisi F.Turgut Sayın tarafından yeri değiştirilerek daha sonra "Abide" adıyla anılacak mevkideki bugünkü yerine nakledilmiştir.

Bu anıt, Mustafa Kemal Paşa henüz Atatürk unvanını almadan o'nun adına Türkiye'de dikilen ilk anıt olması bakımından önem taşımaktadır.

Harb-ı Umumi (I. Dünya Savaşı) Şehitleri Anıtı

Şehir merkezinde Vilayet kavşağındadır. 1914 yılındaki Birinci Dünya Savaşı'nda Suriye, Filistin, Çanakkale, ırak, Galiçya, Makedonya, Kafkasya, Sina, Hicaz ve Yemen cephelerinde savaşa katılan Osmanlı Devleti'nin bu cephelerde verdiği şehitlerin hatırasını yaşatmak üzere Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey tarafından 1917 yılında yaptırılmıştır.

TATİL BELDESİ HALFETİ

Tarihi ve kültürel kalıntıları içersinde barındıran, Birecik Barajı'nın yapımından sonra büründüğü özgün kimliğiyle Halfeti, önemli bir turizm potansiyeline kavuşmuştur. Kentin simgesi haline gelen "siyah gül" yerli yabancı tüm konukların ilgisini çekmektedir. Su motorlarıyla Aziz Nerses Kilisesi'nin, Bar Şavma Manastırı'nın ve daha bir çok tarihi yapının yer aldığı Rumkale'ye, kaya kilisesinin yer aldığı tarihi Savaşan köyüne ulaşım olanaklı hale gelmiş olup, ilçe önemli bir turizm potansiyeli içermektedir.

Çok sayıdaki tarihi Halfeti evi içerisinde, Hamitbey Konağı, Muhittin Kanneci Evi ve Hamamlı ev önemli mimari özellikleri barındırmaları açısından görülmeye değerdir. Kaymakamlık tarafından konaklama ve restaurant ihtiyacı için Hamitbey Konağı "Şelaleli Konak" restore edilerek hizmete sunulmuştur.

KIŞ TURİZMİ

Karacadağ Kayak Merkezi

Tüm bölge içinde kar tutan ender yarlerden olan Karacadağ'da Valilik tarafından kayak pistleri düzenlenmiştir. 600-700 m. uzunluğunda pistler için 250m.'lik bir lift yapılmıştır. Siverek ilçemize 60 km. mesafede olan kayak merkezinde bir kafeterya ile bungalow tipi hizmet evi bulunmaktadır. Kasım ayından itibaren dört aylık kayma sezonu olmaktadır. Şanlıurfa il merkezine 150 km.dir.

TERMAL TURİZMİ

Karaali Kaplıcaları

İl Özel İdaresi tarafından merkeze bağlı Karaali Köyü'nde yaptırılan kaplıca oteli üç yıldızlı, 32 odalı, 100 yataklı, ayrıca 4'er kişilik 54 oda olup çok sayıda ziyaretçi çekmektedir. Su sıcaklığı 41-49 C arasında değişen kaplıca, 150.000 metreküp saat sıcak su kapasitelidir. Kaplıca suyu özellikle romatizmal hastalıklar, deri hastalıkları ve iltihabi hastalıklar ve böbrek taşlarında etkili olmaktadır.

SU SPORLARI TURİZMİ

Atatürk Barajı

Türkiye'nin en büyük barajıdır. Fırat Nehri üzerinde yer almaktadır. Şanlıurfa'ya 52 km. mesafede bulunan Atatürk Barajı mevcut tesisleri ile Bölge'nin en önemli rekreasyon alanlarındandır. D.S.İ.'nin ağaçlandırıp, mesire alanı olarak düzenlediği Seyir Terası hafta sonlarında yoğunlukla kullanılmaktadır. Baraj Gölünde yılda bir kere Su Sporları Şenliği düzenlenmektedir.

Dünyada sadece Fırat ve Dicle nehirlerinde bulunan Fırat Kaplumbağası (Rafetus-Euphraticus-Yeşil su kaplumbağası)(yaklaşık 250 kğ ağırlığında, 1 m boyunda) doğal ortamında görülebilir. Şimdi nesli tehlike altında bulunan bu kaplumbağalar Bozova Doğal Koruma Alanı'nda gelecek nesillere ulaştırılmaya çalışılıyor. Baraj Gölü civarında tatil amaçlı kamp ve spor yapmaya uygun görsel zenginliğe sahip "Bozova Kaymakamlık Tesisi" hizmet vermektedir.


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol