Şimdi bir millet yerinden kalkıyor ve bu ülkenin gerçek sahibi olarak karşınıza dikiliyor
Farkındayım çok zor günler geçiriyorsunuz.
100 yılı aşkın süredir kurduğunuz sistem tıkır tıkır işlerken birdenbire arıza vermeye başladı.
Yaylar fırladı, dişliler birbirine sürttü velhasıl sizin çark dönmez oldu.
Anlayın artık… Bitti..
Buraya kadarmış.
Kabul etseniz de etmeseniz de devri saltanatınız sona eriyor.
Kepengi kapatıyorsunuz yani.
Daha açık söylemek gerekirse mal sahibi ‘dükkanı boşalt’ dedi.
Çıkmamak için direniyorsunuz ama eliniz mahkum yapacak bir şeyiniz yok.
Binlerce yıldır dünya tarihinde yaşanan köklü değişimlerden biri daha gerçekleşiyor.
Anlayacağınız millet işin başına geçiyor.
Bir millet yerinden kalkıyor ve bu ülkenin gerçek sahibi olarak karşınıza dikiliyor.
Onun için sıkıntılısınız.
Derdinizi anlıyorum.
Şimdi siz gidiyorsunuz, millet geliyor.
Bu toprakların asıl sahipleri geliyor.
Eskiden siz ne isterseniz o olurdu.
Artık milletin dediği olacak.
Eskiden gazeteci de, avukat da, hakim de, doktor da, mühendis de sizdiniz.
Şimdi Tayyare Fabrikasından emekli tornacı Hamdi Bey’in oğlu Cumhurbaşkanı oldu, Denizcilik işletmelerinden Rizeli Ahmet reisin oğlu başbakan.
Köylü Mehmet efendinin kızı doktor, Fehmi bey’in torunu hakim, kaportacı Ali ustanın gelini avukat.
Yargıç da çıktı, rektör de, pilot da, mimar da Anadolu çocuklarından.
Bu millet bir değil birçok devleti yönetebilecek evladı yetiştirdi.
Hem de öz be öz kendi toprağından çıkmış, kendi suyunu içmiş, kendi ekmeğini yemiş, kendi köyünün tozunda büyümüş.
Hem de öz be öz Anadolulu olan.
Hem de öz be öz kendi kanından olan.
Öz be öz kendi İstiklal Marşıyla yetişmiş, okurken iliklerine kadar Mehmet Akif’i hissetmiş.
İnancını yaşayan, namaz da kılan, oruç da tutan…
Şimdi siz bunu bir türlü kabullenemiyorsunuz.
Derdinizi anlıyorum.
Niye korktuğunuzu da.
Devrinizin hiç bitmeyeceğini düşünerek bir milleti budamaya kalktınız.
Bir milletin geleceğini, inancını, değerlerini, kutsallarını budamaya kalktınız.
Bir milletin hayat damarlarını kurutup, posasını çıkarmaya kalktınız.
Darbeler yaptınız, darbeler yapacaktınız, başbakan astınız, komutan öldürttünüz.
Siz bir milletin Peygamberine bile dil uzattınız.
Yanlış yaptınız.
Siz vurdukça millet kenetlendi, siz kestikçe millet güçlendi, siz budadıkça millet fışkırdı.
Ve şimdi karşınıza dikildi.
Yanlış yaptınız.
Şimdi korkuyorsunuz çünkü aynısının size yapılacağını düşünüyorsunuz.
Şimdi korkuyorsunuz çünkü siz ne yaptığınızı çok iyi biliyorsunuz.
Şimdi korkuyorsunuz çünkü size hesap sorulacağından artık eminsiniz.
Bu millet ülkesini devralacak.
Bu millet Efendisinin Mekke’ye girdiği gibi gelecek,
Bu millet Fatih’in İstanbul’a girdiği gibi gelecek.
Bu millet kendine yakışan gibi gelecek.
Ve siz;
Gideceksiniz.
Abdullah Abdülkadiroğlu