ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     => 1- DÜNYA
     => Dünyanın Şekli
     => Dünyanın Hareketleri
     => Coğrafi Konum
     => 2- HARİTA BİLGİSİ
     => Harita
     => Harita Ölçeği
     => Harita Türleri
     => Haritalarda Yer şekillerinin Gösterilmesi
     => Harita Hesaplamaları
     => 3- İKLİM BİLGİSİ
     => Atmosfer ve Özellikleri
     => Sıcaklık
     => Basınç
     => Rüzgarlar
     => Nemlilik
     => Yağış
     => 4- İKLİM TİPLERİ
     => Dünya’da İklim ve Doğal Bitki Örtüsü
     => Türkiye’de İklim ve Doğal Bitki Örtüsü
     => İklimin İnsan ve Çevre Üzerindeki Etkileri
     => 5- JEOMORFOLOJİ
     => Dünya'nın Oluşumu ve İç Yapısı
     => Dünya’nın Oluşumu ve İç Yapısı
     => İç Güçler ve Etkileri
     => Dış Güçler ve Etkileri
     => Akarsular
     => Yeraltı Suları ve Kaynakları
     => Karstik Şekiller
     => Rüzgarlarr
     => Buzullar
     => Okyanuslar ve Denizler
     => Göller
     => 6- NÜFUS ve YERLEŞME
     => Nüfus
     => Yerleşme
     => Türkiyede nüfus ve Yerleşme
     => 7- TÜRKİYE BÖLGELER COĞRAFYASI
     => Türkiyenin Coğrafi Konumu
     => Karadeniz Bölgesi
     => Marmara Bölgesi
     => Ege Bölgesi
     => Akdeniz Bölgesi
     => İç Anadolu Bölgesi
     => Doğu Anadolu Bölgesi
     => Güneydoğu Anadolu Bölgesi
     => 8- TÜRKİYENİN EKONOMİK COĞRAFYASI
     => Türkiye’nin Ekonomisini Etkileyen Coğrafi Etmenler
     => Türkiyede Tarım
     => Türkiye’de Tarım Ürünleri
     => Türkiyede Hayvancılık
     => Türkiye’de Madenler ve Enerji Kaynakları
     => Türkiyede Endüstri
     => Türkiyede Ulaşım
     => Türkiyede Ormancılık
     => Türkiyede Ticaret
     => Türkiyede Turizm
     => Türkiye Fiziki Coğrafyası
     => Bölgeler Coğrasyası
     => il il Türkiye
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Türkiye Fiziki Coğrafyası


TÜRKİYE’NİN YERİ VE ÖNEMİ

Bilindiği gibi bir ülkenin dünya üzerinde bulunduğu yer onun coğrafi konumudur. Coğrafi konum ülkelerin başta gelen özelliğidir. Bu nedenle bir ülkenin diğer coğrafi özelliklerini incelemeden önce coğrafi konumu ele alınmaktadır.Ülkelerin siyasi – ekonomik ve kültürel özellikleri gibi pek çok yapısı zaman içerisinde değişebilmektedir.Ancak konum o ülkeye pek değişmeyen özellikler kazandırmak-tadır.Onun için ülkelerin konumları çok önemlidir.

Bir ülkenin konumu o ülkenin ekvatora, kutuplara,denizlere önemli deniz ve karayol-larına,dünyanın önemli ülkelerinden olan uzaklığı ile ilgilidir.Bu nedenle coğrafi konum ülkeler üzerinde önemli etkiler yapar.Başta iklim olmak üzere bitki örtüsü,toprakların özellikleri o ülkelerin coğrafi konumlarına bağlıdır.

Türkiye’nin durumu genel olarak değerlendirildiğinde başlıca şu sonuçlar ortaya çıkar:

1.       Türkiye Kuzey Yarımkürede 36o – 42o kuzey paralelleri arasında yer alır.Burası orta kuşağın ekvatora yakın olan kısmıdır. Türkiye’nin bulunduğu meridyenler ise 26o –45o doğu meridyenleri arasındadır.Bu tip yapılan bir değerlendirme Türkiye’nin matematiksel konumunu belirtmektedir.

2.       Türkiye üç taraftan Akdeniz – Ege ve Karadeniz ile çevrilmiştir.

3.       Türkiye Avrupa ülkeleri,Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri ve Ortadoğu  ülkeleri arasında yer almaktadır.

TÜRKİYE’NİN ÖZEL KONUMU 

Matematik konum ülkelerin daha çok doğal özellikleri üzerinde etkili olurken özel konum siyasi – sosyal ve ekonomik durumunu doğrudan etkilemektedir.Bununla birlikte matematik konum ile özel konum bir saha üzerinde birlikte etkili olabilmektedir.

Ülkelerin dünya üzerindeki konumları ile gelişmişlik düzeyleri ve etkinlikleri arasında sıkı bir bağlantı mevcuttur.

 

Türkiye Asya kıtasının güneybatı ucunda Anadolu yarımadası üzerinde yer alır.Topraklarının bir bölümü Avrupa kıtasının güney doğusunda, Balkan yarımadasının bir kısmını oluşturan Trakya da bulunmaktadır.

Bu yönüyle Türkiye hem Asya hem de Avrupa ülkesidir.Diğer yandan Türkiye aynı zamanda bir Orta doğu ülkesidir.Orta doğu ülkelerinin bir kısmı Afrika ülkesi olduğundan Türkiye Afrika kıtası ile temas halindedir.

Üzerinde yaşayan insanların ırk ve kültür özellikleri incelendiğinde Türkiye’nin Türk dünyasının bir parçası olduğu kabul edilmektedir.Türkiye genel olarak dağlık bir ülkedir.Ovalar daha çok kıyılarda ve akarsu vadilerinde yer almaktadır.Akarsular bakımından bölgenin en zengin yeridir.Üç tarafı denizlerle kaplı olan Türkiye ve stratejik öneme sahip olan İstanbul ve Çanakkale boğazları bulunmaktadır.Söz konusu denizler Cebelitarık boğazı ile Atlas Okyanusuna,Süveyş Kanalı ile Kızıl deniz ve Hint Okyanusuna bağlanmaktadır.

Türkiye’nin yer altı ve yerüstü zenginlik kaynakları fazla olup bölge ve dünya ölçüsünde en başta ve ülkelerdendir.

Tarımsal kaynakları kendi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeydedir.

Sanayileşme açısından sanayileşmiş Avrupa ülkeleri ile geri kalmış Asya ülkeleri arasında geçiş özelliğine sahiptir.

Ulaşım sektörleri bakımından ise Türkiye bütün ulaşım sektörlerinin gelişmekte olduğu Asya – Avrupa ve Afrika kıtaları arasında bir köprü özelliğindedir.

Turizm bakımından da Akdeniz ülkeleri gibi önemli bir potansiyele sahiptir.

Dünya üzerinde Türkiye genel olarak Asya – Avrupa ve Afrika ülkelerinin kesişme noktasında yer almaktadır.Bu nedenle Türkiye kıtalar arasında kavşak – köprü yada geçiş durumundadır.

Afrika’nın etkileri güney ve güneydoğu Anadolu bölgelerine,Asya’nın etkileri doğu ve iç Anadolu bölgelerine,Avrupa’nın etkileri Marmara ve Batı Anadolu’ya kadar sokulmakta ve ülkenin orta kesiminde bu üç kıtanın özellikleri adeta birbiriyle buluşmaktadır.

TÜRKİYENİN JEOPOLİTİK KONUMU

Jeopolitik konum bir bölgenin veya bir ülkenin bulunduğu yerin siyasi gücüne göre yani siyasi coğrafya haritasına göre yerinin belirlenmesidir.Bu konumun belirlenmesinde çoğunlukla jeopolitik kriterler bulunmaktadır.

Misal: Bir ülkenin büyük bir siyasi birliğe yakınlığı veya uzaklığı içinde olması veya olmamasını belirlemek jeopolitik konum olarak nitelendirilmektedir.

Jeopolitik konum siyasi temeller üzerine inşa edildiğinde sürekli değişken olan siyasetin özelliğine bağlı olarak değişebilmektedir.Ülkelerin coğrafi konumları ile jeopolitik konumları farklı özellikleri orta koymaktadır.Bir bölgenin coğrafi konumu pek değişmemektedir.Ancak jeopolitik konum,bölgedeki, çevredeki ve dünyadaki güç dengelerinde meydana gelebilecek değişikliklere göre farklılık göstermektedir.

Türkiye’nin jeopolitik konumu belirlenirken dünyadaki güç merkezlerini dikkate almak gerekir. Bugün için dünya coğrafyasında bulunan güç merkezleri ABD,BDT,AB,Çin ve Japonya’dır.Türkiye söz konusu merkezlerin ortasında yer almaktadır. Aynı zamanda bu durum ülkemizin jeopolitik konumunun önemini göstermektedir.Türkiye dünya coğrafyasında büyük bir askeri güç ve birlik oluşturan NATO’nun içindedir ve NATO’nun güney kanadını oluşturmaktadır.

Diğer taraftan Türkiye İslam dünyası ile Hıristiyan Batı dünyasının karşılaşma alanı üzerinde bulunmaktadır.Diğer bir ifade ile Türkiye jeopolitik ve kültürel açıdan bir sınır ülkesidir.Batıdan Avrupa kültürü,Güneyden Afrika ve Arap kültürü,Kuzeyden Rus kültürü ile çevrelenmiştir.Dolayısıyla Türkiye aynı zamanda dünya kültürlerinin kesişme noktasında bulunur.Türkiye Kuzeybatıdan Balkan ülkeleri,Kuzeydoğudan Kafkas ülkeleri Doğu ve güneyden Ortadoğu ülkeleri ile sınırlıdır.Bilindiği gibi tüm bu bölgeler dünyanın en istikrarsız alanlarını oluşturur.

Dolayısıyla Türkiye’nin çevresinde istikrarsız bir çember bulunmaktadır.Ancak Türkiye,Cumhuriyet kurulduğundan bugüne,bölgede hem istikrar adası olarak kalmayı başarabilmiştir.Türkiye bölgede istikrarı sağlamış bir ülke olmasına rağmen yakın çevresinde meydana gelene olaylara da ilgisiz kalması pek mümkün olmamaktadır.Çünkü ülkemiz çevresindeki bu bölgelerle tarihi ve kültürel bağlara sahiptir.Nitekim bu bölgeler yakın geçmişte Osmanlı devletinin sınırları içerisinde yer almış ve dolayısıyla söz konusu kesimlerden önemli miktarda Türk nüfusu barınmaktadır.

TÜRKİYE’NİN ALANI VE BOYUTLARI  

Türkiye’nin yüzölçümü hakkında birbirinden farklı değerler verilmektedir.Bu farklılık yüzölçümü hesaplamalarından ve alan farklılığından kaynaklan-maktadır.Yüzölçümü hesaplamalarında en fazla değişim hesaplaması yapılan haritaların ölçek değişikliği ile ilgilidir.

1947 yılında yapılan hesaplamaya göre Türkiye’nin yüzölçümü 782.375 km2 olarak hesaplanmıştır.Hesaplama sistemleri ve teknikleri 1970 yılından sonra daha da gelişmiş ve daha hassas ölçümler yapılmaya başlanmıştır.Türkiye’nin en son hesaplamalar ile izdüşüm alanı(harita üzerinde yapılan hesaplama) 779.452 km2 , gerçek alanı ise 814.578 km2.İzdüşüm ile gerçek alanı arasında 35.126 km2’lik bir fark bulunmaktadır.

Türkiye yüzölçümünün % 97’si (790.200 km2) Anadolu yarımadasında,% 3’ü ise (24.378 km2) Trakya yarımadasında yer almaktadır.

Türkiye şekil olarak dikdörtgene benzemek-tedir.Ancak boyutları her yerde aynı değildir.Kuzey – Güney doğrultusundaki eni 445 ile 650 km arasında, Doğu – Batı doğrultusundaki boyu ise 1570 ile 1650 km arasında değişir.Batıdan Gökçeada’nın batı kıyıları ile doğuda Dil ucu arasında 1596 km, batıda Bababurnu ile doğuda Dil ucu arasında 1570 km’lik bir mesafe bulunmaktadır.Kuzeyde Sinop ince Burun ile güneyde Anamur Burnu arasında ise 650 km’lik uzaklık vardır.

Türkiye yüzölçümü bakımından komşu ülkelerden İran ( Yüzölçümü:1.648.196 ) hariç diğerlerinin hepsinden büyüktür.Acaristan                       (Gürcistan’ın Eyaleti ) Türkiye’nin sınırını oluşturuyor. Gürcistan’ın Yüzölçümü : 69.700 km2

Acaristan’ın Yüzölçümü : 2.911 km2

Ermenistan Yüzölçümü : 29.800 km2

Nahçıvan Yüzölçümü    : 5530 km2

Azerbaycan Yüzölçümü : 860.600 km2

Irak yüzölçümü            : 438.446 km2

Bulgaristan yüzölçümü  : 110.912 km2

Suriye yüzölçümü         : 185.180 km2

Yunanistan yüzölçümü  : 131.944 km2

Buna göre İran hariç diğer komşuların toplam yüzölçümleri 1.052.582 km2’dir.

Türkiye yüzölçümünden ancak 238.004 km2 daha fazladır.Bu değerlendirmelerden de anlaşıldığı gibi yüzölçümü bakımından Türkiye komşuları arasında en büyük ülkelerden biridir.

Yine Türkiye çoğu Avrupa ülkesinden daha büyük bir alana sahiptir.Örneğin İngiltere,Almanya, Yunanistan,İsviçre ve Hollanda gibi 5 Avrupa ülkesinin yüzölçümleri ancak Türkiye yüzölçümü kadardır.

TÜRKİYE’NİN İKLİM ÖZELLİKLERİ

Türkiye iklimini etkileyen faktörler:Türkiye’nin iklim özellikleri Coğrafi ve Planeter faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmıştır.

Coğrafi faktörler kendi arasında Coğrafi konum ve yer şekilleri olarak iki alt gruba ayrılmak-tadır.

1.      Coğrafi Faktörler :

Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklanan etkenler dikkate alındığında ülkenin kabaca ekvatorla Kuzey Kutbu arasında ekvatora daha yakın bir bölgede yer aldığı görülmektedir.Türkiye bu kuşağın alt bölümü olan Akdeniz iklim yöresi içerisindedir.Ancak sıradağların uzanış biçimleri, yükseklik,denize uzaklık ve yakınlık gibi etkenler bu iklimin yer yer değişikliğe uğramasına neden olmuştur.

-          Doğu Karadeniz kıyı kuşağı ile doğu Anadolu’nun Kuzey kesimi Akdeniz iklim özelliklerinin hiç görülmediği alanlardır.

-          Türkiye’nin iklimini etkileyen faktörler arasında yer şekillerinin önemli etkisi vardır.Türkiye’de yükseklik,dağların uzanış biçimi ve bakı özelliklerine bağlı olarak iklimde farklılıklar ortaya çıkmıştır. Yüksekliğin artması sonucu genellikle hava sıcaklığı düşmekte,kış mevsimi uzamakta,kışın yağışlar daha çok kar şeklinde düşmekte,kar örtüsü uzun süre yerde kalmakta ve sık sık don olayları meydana gelmektedir.

-          Yüksekliğin az olduğu Batı bölgelerimizde(Ege ve Marmara Bölgeleri) kış sıcaklıkları fazla düşük değildir.Bunun sonucu olarak kar yağışları ve don olayları seyrek görülür.Orta yükseklikte olan İç Anadolu’da kışın hava sıcaklıkları düşmekte,kar yağışları ve don olayları artmaktadır.Yükekliğin en fazla olduğu Doğu Anadolu’da ise sıcaklık değerleri çok düşüktür.Buna bağlı olarak kar yağışları daha fazladır.Karın yaklaşık 6 ay yerde kaldığı bu bölgemizde don olaylarına sık bir şekilde rastlanır. Ayrıca ülkemizde Bakı olayları da iklim üzerinde etkili olmaktadır.Türkiye Kuzey Yarım Kürede bulunduğu için Güneye bakan yamaçlar Kuzeye bakan yamaçlara oranla daha fazla güneş ışığı alır.Güney yamaçlara oranla daha az ısınan Kuzey yamaçlar daha serin ve daha nemlidir.

2.      Planter Faktörler:

Genel atmosfer koşullarına bağlı olarak oluşan basınç merkezlerinin Türkiye iklimi üzerindeki etkileri oldukça önemlidir.Bu açıdan Türkiye Genel olarak Akdeniz ikliminin etkisi altında yer alır.Akdeniz havzasının kuzeyinde kutupsal hava kütleleri, Güneyinde ise Tropikal hava kütlelerinin doğuş merkezleri bulunmaktadır.Bu nedenle Türkiye yazın Tropikal,kışın ise Kutupsal hava kütlelerinin etkisi altında kalmaktadır.

TÜRKİYE’NİN İKLİMİN ETKİLEYEN BASINÇ MERKEZLERİ ŞUNLARDIR:

1.       Sibirya Yüksek Basınç Merkezi

2.       Azor      //          //        //

3.       Orta Avrupa Alçak Basınç Merkezi

4.       Basra Alçak Basınç Merkezi

5.       batı Akdeniz Alçak Basınç Merkezi

6.       Afrika Alçak Basınç Merkezi

TÜRKİYE’DE YAĞIŞLARIN DAĞILIŞI

Ülkemizde genel olarak çok soğuk havalarda yağış kar şeklinde düşmektedir.Hava sıcaklığının fazla düşük olmadığı zamanlarda ise alçak yerlere yağmur,yüksek yerlere ise kar şeklinde yağışlar olur.Türkiye’nin yıllık ortalama yağış haritasına bakıldığında başlıca şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

1.       Türkiye’nin en yağışlı alanları Kuzey ve Güney  Anadolu dağlarının denize bakan yamaçlarıdır.Çünkü bu alanlar denizden gelen nemli hava kütlelerinin etkisiyle bol yağış almaktadırlar.Ör:Rize

2.       Denizlerden uzaklaştıkça yağışlar azalmaktadır. Bu durum Kuzey ve Güney Anadolu sıradağlarının iç bölgelerinin yağış almasını engellemektedir.

3.       Türkiye’nin en az yağış alan bölgeleri Tuz Gölü çevresi ve Iğdır yöresidir.

4.       Çok yağış alan yüksek dağlarla az yağış alan çukur alanlar yan yana bulunmaktadır.Diğer bir ifade ile yağış miktarlarında kısa mesafelerde önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

5.       Yağış dağılışı ile yer şekillerinin dağılışı arasında büyük bir uyum gözlenmektedir.Sıradağların bulunduğu alanlarda yağışların genellikle fazla olduğu dikkati çekmektedir.

İklim özelliği ile ilgili diğer bir konuda kuraklık sonucunda Türkiye’de kuraklığın başlıca etkilerini şu şekilde belirtebiliriz:

1.       Hidroelektrik santrallerinde üretim azalır.

2.       Tarımsal üretimde düşüşler meydana gelir.

3.       Enerji yetersizliği nedeniyle sanayi ürünleri üretiminde azalmalar görülür.

4.       Kentlerimizde kullanma ve içme suyu eksikliği yaşanır.

5.       Kullanma suyu eksikliği nedeniyle salgın hastalıklar görülebilir.

6.       Doğal bitki örtüsü zarar görür ve ekolojik dengede bozulmalar meydana gelir.

 

 

 

TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN BAŞLICA İKLİM TİPLERİ

Bilindiği gibi Türkiye geniş bir ülkedir. Yükseklik,denize uzaklık,dağların uzanış biçimi gibi özellikler sonucu,ülkemizde farklı iklim tipleri ortaya çıkmıştır.

Türkiye’deki İklim Tipleri Başlıca 3 Kısma Ayrılır:

1.       KARADENİZ İKLİMİ:

Karadeniz iklimi nemli iklimler sınıfına girmektedir.Çünkü bu iklim bölgesinde yılın her mevsimi yağışlı geçmektedir.

-    En tipik özellikleriyle Karadeniz ilkimi ,Doğu Karadeniz bölümünün kıyı kesiminde görülmektedir.

-    Yağışın çoğu sonbahar ve kış mevsiminde düşmektedir.

-    Sıcaklık bakımından ise Karadeniz’in etkisi altında kalır.Bu nedenle yaz ve kış sıcaklıkları arasında yıllık sıcaklık farklı pek fazla değildir.(Bu iklime Subtropikal iklim de denir.)

-    Yaz mevsimi ılık,kış mevsimi ise serin geçer.

2.       AKDENİZ İKLİMİ:

-    Akdeniz iklimi genel olarak ılıman iklimler içerisine ele alınmaktadır.

-    Yazlar kurak geçtiği için “yazları kurak ılıman iklim” olarak da isimlendirilir.

-    Bu iklimin ana özellikleri; yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçmesidir.

-    Yılın en sıcak ayı olan Temmuz un ortalama sıcaklığı 25 ºC’ ye ulaşır.Bu ay içerisinde gün içerisindeki sıcaklık değerleri 40 ºC’ nin üzerine çıkar.Yaz aylarında genellikle hiç yağış düşmez veya çok az yağış görülür.Isparta è Akdeniz iklimi

                            Antalya’da è Akdeniz iklimi görülür

3.       KARASAL İKLİM:

-     Bu iklimin en belirgin özelliği yaz ve kış ile,gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farklarının fazla olmasıdır.

-     Kışlar çok soğuk geçer.

-     Don olayları sık ve şiddetli olarak geçer.

-     Kar örtüsü uzun süre yerde görülür.

-     Deniz etkisinden uzak olan yerlerde görülen bu iklimde yükseklik ve denizden uzaklık gibi faktörlerin etkisiyle yer yer farklılıklar ortaya çıkmıştır.Bunlara karasal iklim alt tipleri denilmektedir.

-     Ülkemizde alt tip olarak yazları yağışlı karasal iklim ve yazları kurak karasal iklim etkili olmaktadır.

-     Türkiye’de yaklaşık 32 tane alt iklim tipi belirlenmiştir.

-     Karadeniz iklimi,Akdeniz iklimi ve karasal iklim, Türkiye’de etkili olan karakteristik iklim tipleridir. Ancak bu iklimlerin karakteristik özellikleri yükseklik, denize uzaklık ve enlem faktörlerinin etkisiyle yer yer bozulmaktadır.Böylece kısmen başka bir iklime benzemektedir.

Örnek:Güneydoğu Anadolu bölgesinin batı kesiminde Akdeniz iklimiyle karasal iklimin özellikleri  birbirine karışmıştır.Bu nedenle söz konusu sahalarda geçiş iklimi karakteri ön plana çıkmıştır.

Benzer durum Marmara bölgesinde görülür.Bu kesimde de Karadeniz iklimi ile Akdeniz ikliminin özellikleri birbirine girmiştir. 

TÜRKİYE’DE DOĞAL AFETLER

En geniş kapsamıyla afet,insanlara zarar veren olaylardır.Doğal afetler ise doğanın neden olduğu can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır.Doğal afetlerin bir kısmı çok kısa zamanda meydan gelir.En kısa süreli afet depremlerdir.süresi çoğu zaman birkaç saniye ile sınırlıdır.Bu afet yüzyılları kapsayan bir süreç içerisinde gerçekleşmektedir.Doğal afetler başladıktan sonra insanlar tarafından engellenemezler.Ancak bazı afetlerin yeri ve zamanı belli ölçülerde tahmin edilebilmektedir.

Misal: Depremin yeryüzünün nerelerinde meydana gelebileceği az çok tahmin edilebilmektedir Aynı şekilde heyelan çığ düşmesi,sel don olayları, kaya düşmesi gibi afetlerin Türkiye’nin nerelerinde meydana gelebileceği çoğunlukla tespit edilebilmektedir.

TÜRKİYE’DE AFET TÜRLERİ:

Afet genel anlamda beşeri ve doğal olarak ikiye ayrılmaktadır.

A.       BEŞERİ AFETLERİ:

Doğal olmayan insanlara ve çevreye önemli zararlar veren olaylardır.İnsanlar neden olduğu için söz konusu afetlere beşeri afetler adı verilmektedir.İnsanlar tarafından meydana getirilen orman yangınları yerleşim alanlarında görülen yangınlar,hava kirliliği,toprak erozyonu,su kirliliği ve salgın hastalıklar gibi olaylar beşeri afetlere örnek teşkil etmektedir.

B.        DOĞAL AFETLER:

Bu afetler doğal kökenlidir.Oluşumları genellikle tabiata,tabiat olaylarına veya tabiat özelliklerine dayanır.Ancak bu tür afetlerin bazılarında başlangıcı sağlayan faktör insan olabilmektedir.Örneğin çığ olayları,bazı heyelanlar,insan etkisiyle meydana gelebilmektedir.Doğal afetler kendi içinde üç grupta ele alınmaktadır.

 

1.      Yer Kökenli (Jeolojik ve Jeomorfolojik) afetler

2.      Atmosfer Kökenli (Meteorolojik ve Klimatolojik) Afetler

3.      Biyolojik Afetler:

Doğal Afetlerin Doğurduğu Sonuçlar

·       Doğal afetler en başta can ve mal kaybının oluşmasına neden olmaktadır.

·       Doğal Afetlerin doğurduğu sonuçları 2 şekilde oluşmaktadır:

a.     Afetlerin Doğurduğu Doğrudan Sonuçlar:

1.       insan kaybı

2.       Hayvan kaybı

3.       Mesken hasarı

4.       İş yeri hasarı

5.       Tarımsal ürün kaybı

6.       Toprak kaybı

7.       Yol-köprü ve ulaşım yapılarının tahribi

8.       Ulaşım ve nakliyenin aksaması

9.       Haberleşme alt yapısının tahribi ve haberleşme-nin aksaması

10.   Çeşitli eşyaların kaybı veya tahribi

b.     Dolaylı Etkiler ve Sonuçları:

1.       İşsizlik

2.       Fakirlik

3.       Psikolojik etkiler (Korku,panik,depresyon)

4.       Salgın hastalıklar

TÜRKİYE’DEKİ ÖNEMLİ DOĞAL AFETLER

1.     HEYELAN:

      Yer kayması da olarak adlandırılan heyelan toprak örtüsü veya ana kayanın bir parçasının bulunduğu yerden koparak yamaç üzerinden harekete geçip daha aşağıda bir yerde birikmesidir.Heyelan yurdumuzda her yıl sıkça meydana gelen önemli zararlara yol açan afettir.

Heyelanın oluşumunda meteorolojik ve bazı beşeri faktörlerin etkileri olmasına rağmen genellikle jeolojik afet olarak kabul edilmektedir.

HEYELANIN MEYDANA GELMESİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER ŞU ŞEKİLDE GRUPLANDIRABİLİRİZ:

A.      Jeolojik ve Jeomorfolojik Faktör:

1.       Yer Çekimi

2.       Ana kaya özellikleri

3.       Eğim

4.       Bakı

5.       Deprem

B.       Meteorolojik faktörler:

1.       Yol yapımı için yamaç hafriyatı (Kazılması)

2.       Taş ve maden ocağı açmak

3.       Kanal ve Tünel yapımı için yamaç kazılması

4.       İnşaat malzemesi alımı //     //                //

5.       Yapay titreşim (büyük araçların ve dinamit patlamasının neden olduğu gürültü ve sarsıntı.

      Heyelanlar Türkiye’de en çok ilkbahar’da meydana gelmektedir.

2. olarak kış mevsiminde görülmektedir.Bu durum daha çok kayan kütlelerin ıslanmasına yağışlarla doğrudan ilişkilidir.Heyelanlar en çok Karadeniz bölgesinde görülmektedir.Bunun nedeni bölgedeki yağışların fazla olması,killi geçirgen olmayan taş ve tabakaların çok olması ve yamaç eğiminin genellikle fazla olması.

2.      DEPREMLER:

      Deprem yer hareketi yada yer sarsıntısı olarak adlandırılmaktadır.Doğal etmenler sonucu meydana gelir.Yer kabuğunun özellikle üst katmanlarında yapıyı oluşturan tabakalarda meydana gelen kırılmadan sismik dalgalar yayılır.Bu dalgalar yeryüzüne ulaşacak sarsıntıya neden olur.Ani olarak meydana gelir ve çok kısa süre devam eder.Deprem büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olduğu için çok eskiden beri insanlar tarafından incelenmiş ve kayıtları tutulmuştur.

      Kırılma hareketi sonucu yer içinde yayılan deprem dalgaları boyuna,enine ve yüzey dalgaları olarak 3’e ayrılmaktadır.Aynı şekilde depremler oluşum bakımından tektonik,volkanik ve çökme depremleri olmak üzere 3’e ayrılmaktadır.

      Yurdumuz dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri Akdeniz deprem kuşağında yer almakta ve zaman zaman önemli depremlere maruz kalmaktadır.Türkiye’de 3. ve 4. zamanda meydana gelen faylar önemli deprem kuşaklarının yer aldığı alanları oluşturmaktadır.

Türkiye’de Depremin Yoğun Olarak Yaşandığı Yerler:

1.         Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı ( KAF ):Bu kuşak batıda Ege denizinde,Saros Körfezinden başlayarak Marmara denizinin ortasını takiben batı ve orta Karadeniz bölümlerini geçtikten sonra Kelkit vadisini izleyerek Erzincan ve Erzurum,Van Gölünün kuzeyine kadar devam eder.

2.         Ege Bölgesi,Göller Yöresi ve Güney Marmara Deprem Kuşağı:Çöküntü alanlarının kenarlarında bulunan fay hatlarını kapsayan kuşaktır.

3.         Antalya – Amik Ovası ve Kahramanmaraş çöküntü alanın oluşturduğu Kuşaktır.

4.         Güneydoğu Toros Yayının Dış Sınırını Kapsayan Kuşak:Maraş,Elazığ,Bingöl,Hakkari ve Zağros dağlar boyunca devam eden deprem kuşağıdır.

3.     KAYA DÜŞMESİ :

      Bu olay yükseklerde bulunan büyük kaya parçalarının dış olayların etkisiyle yamaç aşağı düşmesi sonucu meydana gelir.Kaya düşmesine neden olan başka bir etkende yer sarsıntılarıdır.Depremlerin meydana getirdiği sarsıntılar sonucunda çok sayıda kaya düşmesi olayları gelmektedir.Ülkemizde kaya düşmesi olaylarına daha çok ilk bahar ve kış mevsimlerinde rastlanılmaktadır.Bunun nedeni bu mevsimlerde kaya çatlakları içinde bulunan suyun sık sık donma ve çözülmeye uğramasıdır.

 

 

4.     ÇAMUR SELİ :

      Su ile doygun hale gelmiş olan toprak oldukça hızlı bir şekilde ve vadi boyunu izleyerek hareket eder. Yamaçların dik olması,sağanak halindeki şiddetli yağışlar ve bitki örtüsünün zayıf olması çamur selinin meydana gelmesini kolaylaştıran başlıca etkenlerdir.Bu şekilde harekete geçen kütleler esas olarak çamurdan oluşmakla birlikte birkaç ton ağırlığındaki kayaları da beraberinde sürükleyebilmektedir.

      Ülkemizde çamur selinin neden olduğu en geniş kapsamlı tahribat 1995 yılında Isparta’nın Semir kent ilçesinde meydan gelmiş ve önemli oranda can mal kaybına yol açmıştır.

5.     ÇIĞ OLAYLARI :

      Meteorolojik kökenli afetlerden olan çığ dik ve yüksek yerlerde biriken çeşitli nedenlerle ve ani olarak yerinden oynayarak yer çekiminin de etkisiyle aşağı doğru kayan yada düşen kar kütleleri harekete geçmesidir.Çığ özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde görülen ve önemli zararlar veren bir afettir.

      Çığın Oluşumunu Etkileyen Faktörler:

A.     Meteorolojik Faktörler:

1– Kar              2– Yağmur           3– Sıcaklık Değişimi        4– Rüzgar    

B.      Topoğrafik Faktörler:

1 – Eğim                       2 – Bakı            3 – Yamaç Uzunluğu      4 – Yüzeyin Pürüzsüz Olması      5 – Yükseklik

      Ayrıca bitki örtüsü,depremler ve beşeri faktörlerde çığın oluşmasında etkili olmaktadır.Türkiye’de çığ olaylarının büyük çoğunluğu Doğu Anadolu Bölgesinde meydana gelmekte ayrıca Doğu Karadeniz Bölgesi,Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Orta Anadolu’da da çığ olayları meydana gelmektedir.Doğu Anadolu Bölgesinde kışların çok karlı geçmesi kar kalınlığının fazla olması,dağların çok dik ve yüksek olması çığ oluşumunu kolaylaştırmaktadır.Ülkemizde çığ olaylarından en çok etkilenen il Hakkari’dir.

6.     SEL VE SU BASKINLARI :

      Sel, doğal afetler arasında ülkemizde en sık görülenidir.Yağmur sularının yamaç aşağı hızlı bir şekilde akmasıdır. Bu olay akarsu yatağı ve vadi tabanında olabileceği gibi geçici ve küçük sel yatakları içindede görülebilmektedir. Taşkın olayı bazı kaynaklarda selden farklı olarak verilmekte ise çoğu zaman selin bir devamı olarak ortaya çıkmaktadır.

      Meydana Geldiği Zamana Göre Sel Ve Su Baskınları Şu Şekilde Gruplandırabiliriz:

1.       Yaz ayları sel ve su baskınları :  Bunlar genellikle yazın yağan sağanak halinde yağışlarla oluşur.

2.       Kış ayları sel ve su baskınları : Kasım ve mart ayları arasında oluşan sel ve su baskınları

3.       İlkbahar ayları sel ve su baskınları : Özellikle Nisan – Mayıs aylarında oluşanlar bu gruba girer.Kış mevsiminde yağan karların erimesi ve bahar mevsiminde ülkemizin etkilendiği hava etkileri sonucu oluşan yağışlar sel ve su baskınlarına neden olmaktadır.

Genel olarak sel ve su baskını olayının Türkiye’de daha çok ilkbahar ve yaz aylarında ortaya çıktığı görülmektedir.Bu iki mevsimdeki oran yaklaşık % 75’i bulmaktadır.Sadece yaz aylarındaki oranı % 42 oranındadır.

 

 

7.     SİS OLAYLARI :

Su buharının yere dokunan hava katmanı içinde yoğunlaşması ile sis meydana gelmektedir.Diğer bir ifadeyle yeryüzünde oluşmuş bulunan bulut özelliğindedir. Sisin afet olarak nitelendirilmesinde iki özellik rol oynamaktadır. Bunlardan birincisi görüşü engellemesidir. Sisin olumsuz etkileri nedeniyle hava, deniz ve kara ulaşımında aksamalar ve kazalar meydana gelebilmektedir. Sisin afet olarak ikinci özeliği ise daha çok yerleşim merkezleri için geçerlidir. Sisin içinde bulunan kükürt dioksit su buharıyla birleşerek Sülfürik asit oluşmasına neden olur.Bundan yerleşim merkezleri üzerinde uzunca süre kalan sisler hava kirliliğine yol açmaktadır. Özellikle solunum ve kalp rahatsızlıklarına neden olmakta ve bazen ölümlere yol açabilmektedir.

               TÜRKİYE’NİN HİDROGRAFYA ÖZELLİKLERİ

TÜRKİYE’NİN YERÜSTÜ SULARI

1.      AKARSULAR :

A.     Karadeniz’e Dökülen Akarsular          : Kızılırmak – Yeşil ırmak – Sakar  ve Çoruh nehirleridir.

B.      Akdeniz’e Dökülen Akarsular             : Seyhan – Ceyhan – Asi – Göksu ve Aksu nehirleridir.

C.      Ege Denizine Dökülen Akarsular: B. Menderes, K. Menderes, Gediz, Bakırçay ve Meriç

D.      Marmara Denizine Dökülen Akarsular : Susurluk

E.       Basra Körfezine Dökülen Akarsular    : Fırat ve Dicle.

F.       Hazar Gölüne Dökülen Akarsular       : Kura ve Aras

     

      TÜRKİYE’DE AKARSU REJİMLERİ :

Akarsuların yataklarının belirli bir kesiminden akıttıkları su miktarına akım veya debi denilmektedir. Akımın yıl içindeki değişmeleri ve beslenme şekilleri Akarsuların rejimlerini oluşturur. Bazı akarsuların akıttıkları su miktarı yıl içinde önemli değişiklikler göstermektedir. Her mevsim akıtılan su miktarı, aynı düzeyde olan akarsuları bulunmaktadır. Bu akarsulara örnek olarak daha çok sürekli yağışlarla beslenen Doğu Karadeniz akarsuları verilebilir. Bazı akarsularda ise akım yılının belirli zamanlarında düzenli olarak azalıp yine belirli zamanlarında düzenli olarak çoğalmaktadır.

Beslenme Özellikleri Dikkate Alınarak Türkiye Akarsularının Rejimleri Aşağıdaki Gibi Gruplandırılmaktadır :

1.      Yağmur Sularıyla Beslenen Akarsular :

Türkiye akarsularının önemli bir kısmı yağmur sularıyla beslenmektedir.Bunun doğal bir sonucu olarak o yöredeki yağmur yağış rejimi doğrudan akarsu rejimine yansımaktadır.

Örneğin; Akdeniz Bölgesi akarsularının akıttıkları su miktarı yazın iyice azaltmakta hatta bazı küçük akarsular kurumaktadır. Kış aylarında ise yataklarında su seviyesi çok yükselmektedir. Buna karşılık Karadeniz Bölgesindeki akarsular yılın her ayında birbirine yakın seviyede su taşıması da Karadeniz iklimi yağış rejiminin bir sonucudur.

2.      Kaynak Sularıyla Beslenen Akarsular :

Türkiye’de kaynak sularıyla beslenen akarsular genellikle küçük akarsulardır. Bu akarsuların çoğu kalker yapılı Toros dağlarındaki karstik kaynaklardan beslenirler. Bu akarsuların en güzel örneği Manavgat çağlayanı verilebilir.

3.      Kar ve Buz Sularıyla Beslenen Akarsular :

Türkiye’de bu şekilde beslenen akarsular yüksek dağarlardaki kar ve buzların erimesiyle oluşan sulardan beslenmektedir. Dağlık alanlarda bulunan kar ve buz kütleleri sıcaklığın artmasıyla eriyerek suya dönüşür ve akarsuları besler.

Yurdumuzda bu şekilde beslenen akarsuların çoğu kaynaklarını Doğu Karadeniz dağları, Hakkari dağları ve Doğu Anadolu’daki dağlarında, bunların dışında Erciyes Hasan dağı ve Uludağ gibi tek dağlar üzerindeki kar ve buzlardan beslenen küçük akarsularda vardır.

4.      Göl Sularıyla Beslenen Akarsular :

Az sayıda da olsa Türkiye’de bazı akarsular Göl sularıyla beslenmektedir. Bu akarsular göllerden beslenip gölün sularını başka yerlere taşımaktadır. Bu nedenle bu akarsulara göl ayağı yada gideğeni adı verilmektedir. Göl sularının kabarması sonucu gideğenin taşıdığı su miktarı da artmaktadır. Göl seviyesinin  alçalması sonucu gideğenin suyu azalabilir hatta kuruyabilir. Bu nedenle gideğenlerin bir kısmı geçici akarsulardır. Bu tip akarsulara örnek olarak Göller Bölgesindeki Çarşamba ve Kovada Çayları verilebilir.

 

5.      Karma Rejimli Akarsular :

Geniş ve engebeli olan Türkiye’de kısa mesafelerde yükselti farklılıkları bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak uzunlukları fazla olan akarsuların yukarı, orta ve aşağı çığırları farklı iklim bölgelerinde bulunabilmektedir. Buna bağlı olarak bu çığırlar değişik şekillerde beslenmektedir. Ayrıca aynı akarsuyun farklı kolları değişik su kaynaklarından beslenebilmektedir. Bu açıdan Türkiye’de büyük akarsuların genellikle karma rejimli akarsudur. Kızılırmak, Yeşil ırmak, Fırat ve Dicle karma suların başında gelir. 

2.      TÜRKİYE’NİN HAVZALARI :

 

 

 

 


1.       TÜRKİYE’NİN JEOLOJİK YAPISI HAKKINDA KISACA BİLGİ VERİNİZ ?

·       Ülkemiz Alp Orojenik kıvrım kuşağında yer alır.

·       Her jeolojik devire ait çeşitli arazi bulunmaktadır.

·       Ülkemiz bütün Orojenik hareketleri yaşamıştır.

·       Çeşitli yer hareketleri ülkemizin şekillenmesinde etkili olmuştur.

2.       JEOLOJİK ZAMANLAR HAKKINDA KISACA BİLGİ VERİNİZ ?

PALEOZOYİK DÖNEM ( 1.ZAMAN )

·       Bu dönemde hem tortul hem de Metamorfik kayalar oluşmuştur.

Paleozoyik’e ait metafomorfik sahalar:

·       Trakya’da yıldız dağları       

·       Batı Anadolu’da Boz dağlar  

·       Doğu Toroslarda Bitlis dağları

·       Aydın – Menteşe dağları

Tortul Araziler:

·       Çatalca – Kocaeli yarımadaları – Zonguldak civarı

·       Ilgaz dağları – Toros dağlarında Anamur-Silifke arası

·       Boklar ve Aladağlar – Sultan dağları

MESOZOYİK DÖNEM: ( 2. ZAMAN )

·       Kuzey Anadolu ve Toros dağ kuşakları

·       İzmir – Ankara arası ve Doğu Anadolu’da Mercan-Esence dağları ve Aras dağları boyunca bu araziler görülür.Bu alanlar Tetis denizi tarafından işgal edilmiştir.

·       Kuzey Anadolu dağlarının bulunduğu sahada deniz tabanında volkanik faaliyetleri görülmüştür.

·       Melanj adı verilen karmaşık kaya toplulukları oluşmuştur.

TERSİYER DÖNEMİ: ( 3. ZAMAN )

·       Dönemin başlarında Anadolu’nun büyük bir bölümü kara halini almıştır.

·       Oligosen sonlarında Alp Orojenik hareketleri ile Kuzey Anadolu ve Toroslar dağları oluşmuştur.

·       Zengin linyit yatakları oluşmuştur.

·       G.A’ da petrol yatakları oluştu.

KUVATERNER DÖNEMİ: ( 4. ZAMAN )

·       Anadolu aşağı yukarı bugünkü görünümünü almıştır.

·       Sık sık iklim değişmeleri meydana gelmiştir.

·       Güneşten radyasyonun artığı dönemlerde sıcak iklim,azaldığı zamanda ise kurak ve soğuk iklim egemen olmuştur.

·       Bu dönemde Anadolu’yu çevreleyen denizlerin seviyesi 100 m kadar alçalmıştır.

·       Bu dönemde Ege denizinin bulunduğu saha faylanmalar sonucu çökmesi ve Akdeniz suları Ege’yi kaplayarak Ege denizi oluşmuştur.

3.       TÜRKİYE’NİN TEKTONİK ÖZELLİKLERİ HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

1. OROJENİK HAREKETLER

·       Dağların oluşumunu sağlayan yer hareketlerine orojenez denir.

·       Ege bölümündeki dağların oluşumu

·       Türkiye’de en etkili dağ oluşum hareketi Alp orojenezdir.

2. FAYLANMA VE EPİROJENİK HAREKETLER:

·       Sert bir kütlenin sıkışması veya yükselmeye uğraması ile olmaktadır.

·       Sert kütle sıkışmaya uğradığında kıvrılmadığı için kırılır.

·       Ülkemizin altındaki magmanın hareketli olması kabuk tabakasında kırılma,yükselme ve alçalmaya uğramaktadır.

3. VOLKANİZMA :

-                 Kabuğun altında bulunan sıcak ve plastik olan magmanın kırık hat boyunca çıkması sonucu oluşur.

-                 İç Volkanizma :Volkanik malzeme kabuk tabakasının içine girmesi ile oluşur.

-                 Dış Volkanizma : Volkanik malzeme yüzeye çıkması ile oluşur.

-                 Paleozoyikte è volkaniznma pek etkili olmamıştır.

-                 Mesozoyikte è Jeosenklinel yani deniz havzalarında yoğunlaşmıştır.

-                 Tersiyer è yer üstü volkanizmasına dönüşmüştür.

-                 Kuvaternerde è merkez püskürmeler halinde devam etmiştir.

-                 Ülkemizde iç ve dış volkanizma şekilleri görülür.2 gruba ayrılır.

1 a. Asit Volkanizma

   b. Aşırı Bazik Plütonizma

2. Dış Volkanizma

4. DEPREMLER:

-                 Magmada biriken enerjinin zayıf kuşaklar ve kırık hatlar boyunca çıkması ile oluşan ve süresi saniyelerle ifade edilen kabuk titremesine deprem denir.

-                 Ülkemiz Alp – Himalaya deprem kuşağına girmektedir.

-                 Türkiye’deki Fay Kuşakları

1. Kuzey Anadolu Fay Kuşağı ( KAF ):Saroz körfezinden başlayan,Marmara denizinin derin kısımlarını takiben İzmit Körfezi,Adapazarı,Düzce,Bolu,Suluova,Varto’ya kadar uzanan fay kuşağıdır.

2. Doğu Anadolu Fay Kuşağı (DAF ):Kızıldeniz üzerinden,Lüt gölü,Antakya,K.Maraş,Adıyaman ve Hazar gölü ile Bingöl üzerinden devam ederek Varto’da KAF kuşağı ile birleşen fay uşağıdır.

3. Ege Bölümünde Doğu-Batı yönünde uzanan fay kuşağı

4. Burdur,Acı Göl havzalarının kenarlarında ve Sultan dağlarının kuzey eteklerindeki fay kuşağı

5. Doğu Anadolu’daki fayda yer almaktadır.

4.       TÜRKİYE’NİN DEPREM BÖLGELERİ HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

A - 1. Dereceden Deprem Bölgesi:Başta Kuzey ve Kuzey Anadolu Fay Kuşakları,Ege Bölgesi ve Göller yöresidir.

B - 2. Dereceden Deprem Bölgesi:1.Derecedeki deprem bölgesinin çevresi

C -3. Derece ve 4. Dereceden Deprem Alanları: Karadeniz kıyıları,Trakya’nın kuzeyi,Güney Doğu Anadolu’nun güneyi,İç Anadolu’nun çevresi

- Depremlerin etkili olmadığı yerler ise:Tuz gölü ile Akdeniz kıyısı arasındaki sahadır.

5.       TÜRKİYE’NİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ

·       Türkiye hem yüksek hem de  engebeli bir topoğrafyaya sahiptir.Ortalama yükseltisi 1132 metredir.

·       ülkemizin yüksekliği batıdan doğuya doğru tedricen artmaktadır.

·       Anadolu Akdeniz ile Karadeniz arasında uzanan çok yüksek bir kütle olduğu görülmektedir.

·       Anadolu’da eğim şartları da son derece fazladır.

·       Türkiye’nin yüksek ve eğimli olması,Anadolu’nun orojenik ve epirojenik olaylarla yükselmesi,yer yer Tersiyer volkanizması sonucunda çıkan önemli miktardaki magmanın kabuk üzerine birikmesi ve Akdeniz ile Karadeniz tabanlarının alçalmaya uğraması ile ilgilidir.

·       Üç tarafı denizlerle çevrili olan bu yüksek kütlenin akarsularla parçalanması dağ kuşaklarında son derce engebeli bir totoğrafyanın oluşmasını sağlamıştır.

6.       TÜRKİYE’NİN ŞEKİLLENMESİNDE ETKİLİ OLAN İÇ KUVVETLER:

- Yer kabuğunun şekillenmesinde etkili olan iç kuvvetler; dağ oluşumu,Epirojenez,faylanma ve volkanizmadır.

1. DAĞ OLUŞUMU HAREKETLERİ:

- Ülkemiz Paleozoyik dönemde Kalediyen ve Hersiyen orojenezlerine uğramıştır.Bu dönemde dağ oluşumu ve metamorfizma meydana gelmiştir.

- Ülkemizin şekillenmesinde Alp orojenez hareketleri ve bunu takip eden orojenez hareketleri etkili olmuştur.

- Bu hareketler sonucu Güneyde uzanan Toroslar ile kuzeyde yer alan Kuzey Anadolu Dağları meydana gelmiştir

- Orojenez esnasında dağlar bulundukları yönlerden çeşitli yönlere doğru kaymış ve sürüklenmiştir.

2. FAYLANMA VE EPİROJENİK HAREKETLER:

- Miyosenden itibaren doğu Anadolu’nun sıkışmaya uğraması ile doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu yırtılma fayları meydana gelmiştir.Böylece doğu – batı yönünde 100’lerce metre uzanan çöken oluk ve havzalar oluşmuştur.

- Pliyosenden itibaren Batı Anadolu’da meydana gelen gerilme hareketine bağlı olarak sert kütleler faylarla parçalanarak bloklar halinde çökmüştür.Böylece Gediz,Bakırça ve Büyük küçük Menderes grabenleri oluştu.Ege denizinin bulunduğu sahadaki Egeit kıtası da parçalanarak günümüzdeki Ege denizi oluşmuştur.

- Epirojenik hareketlerde ülkemizin şekillenmesinde yer yer etkili olmuştur.Dağ kuşaklarımızın yükselmeye, Akdeniz ve Karadeniz çanağı alçalmaya uğramıştır. Bu hareketler sonucu Güneyde uzanan orta Toroslar ile Kuzey Anadolu Dağları yer yer yükselmeye başlamıştır.

3. VOLKAN FAALİYETLERİ:

- Oligosen sonundaki Alp oporojenik hareketleri ve ondan sonrada oluşan epirejenik faylanma ve volkan faaliyetleri el ele vererek Anadolu’nun şekillenmesibde son derece etkili rol oynamışlardır.

- Köroğlu ve Aladağlağlar,Ağrı,Süphan,Nemrut,Tendürek,Kısır ve Aladağ,Erciyes,Karadağ,Karacadağ,Hasandağı, Kula ve yamanlar kütlesi gelmesidir.

7.       TÜRKİYE’NİN ŞEKİLLENMESİNDE ETKİLİ OLAN DIŞ KUVVETLER HANGİLERİDİR ?

-     Yer hareketleri sonucu ülkemizin engebeli ve yüksek bir topoğrafya kazanması,akarsuların aşındırma,taşıma ve biriktirme faaliyetlerinin hızlanmasına neden olmuştur.

-     Ülkemizde akarsu ağının günümüzdeki modelini almaya başlaması Alt Tersiyer’e kadar dayanmaktadır.

-     Akarsuların kuruluşunda blok halinde yükselme ve alçalma şeklinde cereyan eden tektonik hareketler de etkili olmuştur.Bakırçay,Gediz,Büyük ve Küçük Menderes ırmakları

-     Neojen sonu ve Kuvaterner başlarında çökme sonucu oluşan tektonik oluklar ve kuşakları,akarsuların kuruluşunu adeta yönlendirmiştir.Kelkit,Dicle,Gökırmak ,Aras nehirleri verilebilir.

-     Toroslardaki karstik alanlara kurulan akarsularda karstlaşma şartlarına bağlı olarak yer yer değişmeye uğramışlardır.Karstlaşmanın ilerlemesi ve yer yer yeraltına intikal etmesi ile yer altı nehirleri oluşmuştur.

-     Ülkemizdeki akarsular genç karakterde olup yataklarını süratli şekilde kazmaya devam etmektedirler.Delta ovaları ve tektonik olukları geçen akarsularımız ise eğim şartları çok düşük olduğu için menderesler çizerek akımlarına devam etmektedir.

8.       TÜRKİYE’NİN MORFOLOJİK – FİZYOGRAFİK BİRİMLERİ HAKKINDA BİL VERİNİZ ?

-     Dağlık alanlar,Plâtolar,ovalar olmak üzere bir takım fizyografik birimlere ayrılabilir.

1. ENGEBELİ YÜKSEK (DAĞLIK)ALANLAR

A. KIVRILMA İLE OLUŞMUŞ DAĞ KUŞAKLARI

1   Yıldız – Kuzey Anadolu Dağları: Küre,Canik,Kaçkar,Köroğlu,Ilgaz,Çimen,Mescit,Yalnızçam dağları

2   Toros Dağları: Akdağ,Beydağ,Barla,Dedegöl,Boklar-Aladağ,Buzul,Akçakara,Nur dağları

3   İç Bölgelerimizdeki Tortul Kökenli Dağlar:Tahtalı,Mercan,Tecer,Elçiler,Karakaş,Raman dağları

B. FAYLANMA İLE OLUŞMUŞ DAĞLAR

- Genel olarak orojenez sonucu oluşmuş yüksek alanların dışındaki faylanma sonucunda bloklar şeklinde kütlelerin bulunduğu sahada çökmesi ve çöken bloklara yüksekte kalan ve muazzam kütleler halinde uzanan bloklar oluşur.

- Bozdağlar,Aydın ve Menteşe kütleleri,Söğüt dağı,

C. VOLKAN DAĞLARI

- İç Anadolu’da: Erciyes,Melendiz,Büyük Hasan dağı,Karadğ,

- Doğu Anadolu’da: Nemrut,Süphan,Tendürek,Kısırdağı,Aladağ,Ağrı dağı verilebilir.

2. OVA VE HAVZALAR

A. TEKTONİK KÖKENLİ HAVZA VE OVALAR:

·     Güneydoğu Toroslar ve Kuzey Kenarlarındaki Havza ve Ovalar:

Van Gölü Havzası,         Muş Havzası,     Bingöl Havzası,  Elazığ-Uluova-Hazar Havzası ve Gölü,                  Malatya Havzası

·     Orta ve Batı Toroslar ile Göller Yöresindeki Ova ve Havzalar:

Elbistan Havzası,           Antakya-K. Maraş Oluğu,   Büyük ve Küçük Menderes,Sincanlı,Şuhut,Sandıklı Çöl ve Çamurovası Eğirdir-Kovada Oluğu,Yalvaç,Beyşehir,Suğla Oluğu, Akşehir-Eber Gölü Havzaları,   Burdur Gölü,Acı Gölü  Havzası,

·     Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu’nun Ova ve Havzaları:

Göle Havzası,Ardahan Havzası,Çıldır ve Aktaş Gölü Havzalar,Erzurum-Pasinler-Horasan Havzası

·     Kuzey Anadolu Fay Kuşağındaki Havzalar:

Erzincan Havzası,Suşehri Havzası,Erbaa-Niksar Havzası,Adapazarı Ovası ve Sapanca oluğu

·     İç Anadolu’daki Havza Ve Ovalar:

Konya ve Havzası ve Ovası,

·     Batı Anadolu Horst ve Graben Sistemleri:Bakırçay,Gediz,Küçük-Büyük Menderes

·     Marmara Bölgesindeki Tektonik Kökenli Havza ve Ovalar:

İznik Gölü,Ulubat ve Kuş Gölü Havzaları,İnegöl Havzası,Balıkesir Ovası,Simav Depresyonu,

3. DELTALAR VE OVALAR

·       Deltalarımızın bir bölümü faylanma sonucu oluşan grabenlerin alüvyonlarla dolması:Küçük-Büyük Menderes, Gediz ve Bakırçay,Dalaman ve Asi Deltalari

·       Diğerleri ise sığ olan kıta sahanlılkları üzerinde oluşmuştur:Bafra,Çarşamba,Çukurova ve Göksu Deltalarıdır.

·       Deltalarımızın gelişmesi ve şekillenmesinde akarsuların getirdiği alüvyonların miktarı ile kıyılardaki akıntı ve dalga faaliyetleri ile deniz seviyesinde meydana gelen değişmeler önemli rol oynamıştır.

 

4.       PLÂTOLAR

Çevresine göre alçakta olan akarsularla derin olarak yarılmış düzlüklere denir.Plâtolar,deniz seviyesine yakın yerlerden başlar çok yüksek sahalara kadar çıkar.

·       İç Anadolu Bölgesi:Cihanbeyli Haymana Platoları yer almaktadır.

·       Doğu Anadolu Bölgesi:Erzurum-Kras-Ardahan Platosu

·       Batı Anadolu İç Batı Anadolu:Uşak-Eşme arası,Gediz ve Büyük Menderes,Taşeli Platosu

·       Güneydoğu Anadolu Bölgesi:Gaziantep,Mardin,Mazıdağı ve Karacadağ yüzeyleri,Şanlıurfa Platosu

·       Karadeniz Bölgesi:Perşembe yaylası

9.       TÜRKİYE’DE KARST TOPOĞRAFYASI HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

Karst Topoğrafyası:Karbodioksitli suların başta kireç taşı olmak üzere jips kaya tuzu gibi çözünebilir kayaların kimyasal yönden aşınması ile oluşmaktadır.

- Karstlaşmayı Tayin Eden Faktörler:

·       Kireçtaşının bileşimi ve kalınlığı:Karstlaşma,safa yakın kireçtaşları üzerinde artmakta,buna karşılık taşın bileşiminde bulunan yabancı madde arttıkça azalmasıdır.

·       Yapısal Özellikler:Tabakaların eğimli olduğu alanlarda karstlaşma tabaka eğimine uygun olarak devam etmektedir.Yatay tabakalaşma gösteren sahalarda ise tabanı düz ve kenarları dik olmaktadır.

      Tektonik kökenli çanaklar,hem karstlaşmanın ilerlemesi hemde karstik çukurların genişlemesi bakımından uygun şartları hazırlar.

·       Karstlaşmada Zaman ve İklimin Etkileri:

·       Tektonik Hareketlerin Etkisi:Torosların Alp ve ondan sonraki yer hareketleri ile yükselmesi,karstik sahalardaki yerüstü akarsularının,yeraltına intikal etmesini sağlamıştır.

10.   KİREÇ TAŞLARININ ÇÖZÜLMESİYLE OLUŞAN KARSTİK ŞEKİLLERİ AÇIKLAYINIZ ?

1. Lapyalar: Kireç taşının çözülmesi ile taş yüzeyinde oluşan kanalçık veya küçük oluklara lapya denir.Çatlak,duvar ve oluklu lapyalar bulunmaktadır.

2. Dolinler: Derinli birkaç metre,çapları birkaç metre ile  200 arasında değişen çukur sahalardır. Bolkar,geyik,Aladağ  çok sayıda bulunmaktadır.

3. obruklar: Baca ve kuyu biçiminde olan obruklar,Konya bölümünde yaygındır.

4. Polyeler: Karstik ova anlamına gelir.Birkaç yüz metre ile birkaç km genişlik ve uzunluktadırlar.Batı veOrta Toroslarda gelişmiştir.

YER ALTI DRENAJ İLE İLGİLİ ŞEKİLLER:

Kuru,Kör veÇıkmaz Vadiler: Yüzeydeki suların çatlaklar bounca sızması ve polyelerin muhtelif kesimlerinde biriken suların yeraltına geçmesi ile yer altı kanalları olumuştur.

Tüneller,Köprüler ve Mağaralar:

KARSTİK BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ:

· Karstik alanlardan kaynaklanan suların bünyesinde çöüzünür halde bulunan kalsiyum bikarbonatlı suların buharlaşması ile karbondioksit ve kalsiyum karbonat açığa çıkmaktadır.Suların yaıldığı düzlük ve yamaç eteklerinde gözenekli bir kireç taşı olan travertenler oluşmaktadır.Mağaraların tavanlarında sarkıt,tabanlarında dikit,ikisinin birleşmesi ile sütunlu şekiller oluşmaktadır.Denizli travertenleri.

JİPS KARSTI: Jips veya alçıtaşının erimesi ile dolin veya koyak şeklinde çukurlar oluşmuştur.Çözünme şekilleri kısa sürede tahrip olduklarından pek fazla belirgin olmamaktadırlar.

11.   TÜRKİYEDE BUZUL TOPOĞRAFYASI HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

·       Yüksek dağlarımızı kaplayan buzulların aşındırmaları sonucu sirk ve tekne vadiler meydana gelmiştir.İç kısımlardaki göllerin yüksek seviyelerine göre dalgaların aşındırması ile falezler,göl kıyılarında kumul sırtları oluşmuştur.Bunlar sınırlıda olsa topoğrafyamızın oluşmasında etkili olmuştur.

GLASİYAL AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ:SİRKLER VE TEKNE VADİLER

·       Yüksek dağlarımızda buzulların hareket etmesi ile sirkler,

·       örnek: Beydağı,Sultandağrı,Boklar ve Aladağ,İkiyakadağı,Kaçkar,Mescit,Yalnızçam,Süphan,Ağrı,Erciyes,Uludağ

·       sirklerden çıkan buzulların akarsu vadileri boyunca ilerlemesi sonucunda da tekne vadileri olmuştur.

 

YAPIYA BAĞLI TOPOĞRAFYA ŞEKİLLERİ

Ülkemizde tortul tabakaların eğim durumu ve aşınmaya karşı gösterdikleri direnç,yöresel olarak topoğrafyanın şekillenmesinde etkili olmuştur.

·       Yatay Yapı Üzerindeki Topoğrafya: Kireçtaşı ve çimentosu kuvvetli olan kumtaşı tabakaları,marn tabakalarına göre aşınmaya karşı dirençli olduklarından vadiler kenarında kornişler,yani diklikler oluşmaktadır.

·       Monoklinal yapı Üzerindeki Topoğrafya:Tortul tabakaların bir yöne doğru eğimlenmesi ile oluşan monklinal topoğrafya örneklerine Türkiye’de Adana Ovası ile Toros dağları arasında,Taşeli Platosunda,Yıldız dağlarında

·       Kıvrımlı Yapı Üzerindeki Topoğrafya: Antiklinal ve Senklinal yaparak kıvrımlı tabakaların uzandığı yerdedir. Hazro ve Tortum Gölü civarı buna örnektir.

·       Faylı Yapı Üzerindeki Topoğrafya: Kuzey ve Doğu Anadolu Fayları boyunca,Batı Anadolu’da Göller Yöresinde görülür.

      Ülkemizin topoğrafik özelliklerinin her türlü ekonomik faaliyetler üzerinde olumlu ve olumsuz sonuçları vardır.

·       Çökme sonucu oluşmuş ovalardaki alüvyal ovalar,ülkemizin verimli tarım alanlarıdır.Bozkırlar ekmek torbamızdır.

·       Akarsuların oluşturduğu delta ovalarımız da verimli tarım alanları ve buralardaki sazlık ve bataklıklar yaban hayatının barındığı önemli sahalardır.

·       Dağ kuşaklarımız her ne kadar çok engebeli olması nedeniyle tarımı,ulaşımı ve yerleşmeyi önemli ölçüde engellemekte ve erozyonun şiddetlenmesine neden olmaktadır.Ancak bu sahaları dar ve derin olarak yaran akarsular,sulama ve elektrik üretimine yönelik barajların yapımını sağlamaktadır.Örnek:Atatürk,Keban,Karakaya Br

12.   TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN DENİZ ve KIYILARIN JEOMORFOLOJİSİ

      KARADENİZ

·       Ortalama derinliği 2197 metredir.

·       Dört bölümden oluşur:Kıta sahanlığı 30,yamacı 28,kıta yamacı eteği 30,abisal ova 12

·       Karadeniz:Deniz ve Okyanusların atası sayılmaktadır.

·       Karadeniz’de hızlı bir tortullaşma veya malzeme birikmesi devam etmektedir.

·       Tuzluluk oranı deniz ortasında % 18’dir.

·       Sıcaklık Kırım kıyılarında 30 C,Kış ortasında ise Orta kesimde 6 C,Kuzeyde 0 C,yazın ise Anadolu kıyıları 20 C,

·       Akıntılara bakıldığında genel olarak Anadolu kıyılarında batıdan doğuya doğru kıyıyı takip eden bir akıntı mevcuttur.

·       Ayın çekimine bağlı olarak seviye değişmesi görülmez.

·       Türkiye sınırları dahilinde 1795 km uzunluğa sahiptir.Karadeniz kıyıları genel olarak yüksektir.Her yerde falezler uzanmaktadır.

      MARMARA DENİZİ

·        Küçük bir deniz niteliğindedir.

·       Şeklini Neojende vuku bulan dikey tektonik hareketler sonucunda kazanmıştır.

·       Yüzölçümü 11 350 km2’dir.

·       Deniz değişmeleri sonucu kıyı ve boğazlar oluşmuştur.

·       Kıyı özellikleri İstanbul – Tekirdağ arasında kıyı falezli ve yüksek tiptedir.

·       Boğazlara gelince İstanbul ve Çanakkale Boğazları mevcuttur.

·       Rüzgarlardan dolayı deniz seviyesinde 1 m’yi bulan seviye değişmeleri olmaktadır.

·       Marmara denizinden İstanbul Boğazına gelen akıntıya bağlı olarak,kıyılar ve denizin orta kesimleri boyunca kuzeyden güneye doğru ilerleyen genel bir akıntı mevcuttur.

·       Kuzey Marmara kıyıları ile İzmit ve Gemlik körfezleri boyunca ters akıntı oluşmaktadır.

      EGE DENİZİ

·     Yunanistan ile Türkiye arasında kabaca dörtgen biçiminde bir adalar denizidir.

·     Kuvaterner başlarından itibaren meydanda gelen faylanmalarla Ege denizinin bulunduğu sahadaki Egeit kütlesi adeta bloklar halinde parçalanmıştır.Bu nedenle de deniz tabanı son derece arızalı bir durumdadır.

·     Pliyosen sonundan itibaren Ege denizinin bulunduğu alan ve Batı Anadolu’nun büyük bir bölümü dikey yönde gelişen faylarla parçalanmış ve sonucu olarak bloklar halinde çökmeler meydana gelmiştir.Birkaç kez tekrarlanan bu hareketler Ege’nin bulunduğu alanı adeta satırın altında dövülen et gibi dilimlere ayrılmıştır.

·     Güney Ege denizi volkanik hareketler yaşanmış ve depremler yönünden de son derece aktiftir.

·     Bu deprem ve volkan kuşağına da tekabül eden Ege denizi,Akdeniz tarafından istila edilmiştir.

·     Ege kıyıları çok girintili – çıkıntılı olma durumunu korumaktadır.Çünkü akarsuların getirdiği alüvyonlar körfezlerin dolması ve dalgalarla kıyıların işlenmesi için yeterli zaman geçmemiştir.

·     Ege kıyıları tektonik,karstik,akarsu aşındırma ve biriktirme şekillerine göre oluşmuş karmaşık kıyılar bir arada bulunmaktadır.Ege’ye has olan bu kıyı tipini “Menteşe tipi kıyı” olarak tanımlanmaktadır.

·     Ege denizinin iki ana akıntı sistemi mevcuttur.Bunlardan biri,Anadolu kıyıları boyunca Güneyden kuzeye doğru ilerleyen tuzlu su akıntısıdır.Diğeri ise Çanakkale Boğazından Ege’nin batısına doğru ilerleyen az tuzlu su akıntısı.

·     Deniz suyu sıcaklığı ise kuzeyden güneye doğru tedricen armaktadır.

     AKDENİZ

·     Üç kıta arasında bulunan Akdeniz,batıda en fazla derinliği 284 m olan Cebelitarık boğazı ile Atlas Okyanusuna, sonradan açılan Süveyş Kanalı ile de Hint Okyanusuna bağlanmaktadır.

·     Tabanı oldukça arızalı olan Doğu Akdeniz’de Akdeniz ve Ege denizini birbirinden ayıran “Girit ada yayı” son derece arızalıdır.

·     Doğu Akdeniz’in orta kısmında uzanan ve doğuda Kıbrıs adasına bağlanan 100 km’ den geniş tortul kökenli bir sırt uzanmaktadır.

·     Kıyıları; İskenderun ve Mersin Körfezlerinin dışında kıta sahanlığı dardır.Kıyının hemen gerisinde deniz birden derinleşir.

·     Akdeniz’in kıyıları diğer kıyılarımıza göre oldukça farklıdır.Orta Toroslara  karşı gelen ve Teke yarımadasındaki kesimlerde falezli dik kıyılar egemendir.

·     Seyhan-Ceyhan deltasında,Ceyhan’ın döküldüğü kesimde lagün,bataklık ve kıyı oklarının yer aldığı girintili-çıkıntılı delta kıyıları oluşmuştur.

·     Tuzluluk oranı bir hayli yüksektir.Ortalama binde 30-35

·     Akdeniz ülkemiz boyunca doğudan batıya doğru devam eden bir akıntı mevcuttur.

·     Akdeniz’in Türkiye kıyılarında gel-gite bağlı seviye değişmeleri 40-50 cm civarındadır.

 

 

 

13.   TÜRKİYANİN BİTKİ ÖRTÜSÜ HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

·       Bir alanın bitki örtüsü,orada doğal olarak yetişen bitkilerin oluşturduğu bitki topluluklarını ifade eder.

A – TÜRKİYE BİTKİ ÖRTÜSÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1 - İKLİM           2- TOPRAK                    3 - TOPOĞRAFYA                      4 - BİYOTİK FAKTÖRLEDİR

2.       İKLİM FAKTÖRÜ

·       Bitkilerin dağılışında,bitki topluluklarının yayılışında en önemli etken iklimdir.İklim elemanları olan sıcaklık, yağış,atmosfer nemliliği ve rüzgar durumu etkili olmaktadır.

·       Ülkemizde yıllık ortalama sıcaklık 0 ºC ile 20 ºC  arasında değişmektedir.Bu değişikliğin sebebi denizellik – karasallık,enlem,yükselti gibi özelliklerin yöreden yöreye önemli farklılıklar göstermesidir.Ülkemizde güneyden kuzeye ve batıdan doğuya doğru gidildikçe genel olarak sıcaklık değerleri düşmektedir.

·       Yaz döneminde genel olarak her taraf ısınmakta ve bölgeler arası sıcaklık farkı da azalmaktadır.Fakat kış döneminde aylık ortalama sıcaklıklar ile en düşük sıcaklıklar kıyı ile iç kesimler arasında büyük bir fark oluşmaktadır.

·       Ülkemizde,yıllık don günleri kıyı bölgelerinde en fazla 10-14 gün,Orta Anadolu’da 95-100 gün,Doğu Anadolu’da 150 günün üzerindedir.

·       Ülkemizde vejetasyon(bitki gelişme dönemi) süresinin en uzun kıyı bölgelerinde 270 gün,Doğuda ise 140 gün

·       Bu nedenle yeryüzündeki sıcaklık kuşaklarıyla bitki örtüsü kuşakları arasında yakın bir ilişki vardır.

·       Bitkiler için önemli bir iklim elemanı da yağış,bitkilerin su kaynağıdır.Yağışların fazla olduğu yerlerde gür bitki örtüsü gelişir.Örnek Doğu Karadeniz.Sıcaklığın yüksek,buharlaşmanın çok fazla olması bitkilerin su ihtiyacını karşılayamaması sonucu kuraklığa dayanaklı bitki örtüsü gelişir.Örnek GAP.

·       Bitkilerin büyüme döneminde önemli olan bağıl nemdir.Ülkemizde dağılışı ise kıyı ve iç kesimler arasında önemli farklılık gösterir.

·       Rüzgarlar bitkilerde terlemeyi artırıcı etki yapar.Rüzgar sıcak karakterli ise bitkilerin fazla terlemesini sebep olr

2.       TOPRAK FAKTÖRÜ

·       Bitkilere yaşama ortamı sağlayan topraklar,değişik anakaralar üzerinde ve farklı iklim koşulları altında oluşmaktadır.Bu nedenlerle kalınlıkları,geçirgenlikleri,renkleri,içlerindeki mineral maddeler ve besin maddeleri farklıdır.Bu farklılık üzerlerindeki bitki örtüsüne de yansımaktadır.

3.       TOPOĞRAFYA FAKTÖRLERİ

·       Yer şekilleri faktörü de denir.Yer şekillerinin elemanları olan yükseklik,eğim ve bakı bitki örtüsünün gelişmesinde önemli bir faktördür.

·       Yüksekliğe bağlı olarak sıcaklığın azalması,iğne yapraklı, Alçak yerlerde ise geniş yapraklı ağaçlar gelir.

·       Eğimin fazla olduğu yerlerde toprak örtüsü tutunmaz.Toprağın olmadığı yerlerde bitkilerin yetişmesi zordur.

·       Bakı,yamaçların gün boyu daha az yada daha fazla güneş ışığı almasına neden olan faktördür.

4.       BİYOTİK FAKTÖRLER

·       Bunların başında insan gelmektedir.İnsanın doğal bitki örtüsüne olan etkilerinin başında orman tahribi gelmektedir.Yakacak,yapı malzemesi,eşya yapımı için ormanlardan yaralanmaktadır.

14.   TÜRKİYE’NİN FİTOCOĞRAFYA ( BİTKİ COĞRAFYASI ) BÖLGELERİ

·       Her iklim bölgesinde,o iklim koşullarına uyum sağlayabilen bitkiler yetişir.Benzer yaşama koşullarını yakalamış olan bitkiler,geniş alanlarda bitki topluluklarını oluşturur.Bu bitki toplulukları ise bir araya gelerek flora bölgelerini oluşturmaktadır.

·       Dünyada 6 tane flora alemi vardır.Bunlar;Holarktik,Paleotropik,Neotropik,Avusturya,Anatartika ve Clup flora alemleridir.

·       Türkiye Holarktik flora alemi içerisinde yer almıştır.

·       Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi kıyıları,Avrupa Sibirya Fitocoğrafyası Bölgesinde

·       Marmara Denizinin Kuzey kıyıları,Ege ve Akdeniz Bölgeleri Akdeniz Fiticoğrafya Bölgesinde

·       Orta Anadolu,Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ise İran-Turan Fitocoğrafya Bölgesinde yer almaktadır.

TÜRKİYE’DE BİTKİ FORMASYONLARI

1 – AĞAÇ FORMASYONU 

Karadeniz Ormanları :

·       Bu ormanlar nemli ormanlar özelliğindedir.

·       Ağaç türleri fazladır.

·       Ağaçlar gür ve sık ormanlar şeklindedir.Sebebi ise sıcaklık ve yağış koşullarının uygun olmasındandır.

è Doğu – batı yönündeki değişikliler:Yağışın,doğudan batıya doğru gidildikçe azalmasının sonucu oluşmaktadır.

è Kuzey-Güney yönündeki değişikliler:

è Dikey Yöndeki Değişiklikler: Dağların denize bakan yamaçlarında yüksekliğe bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir.Çeşitli ağaç türlerinden oluşan orman katları aşağıdan yukarıya doğru Şöyle sıralanır:

-        Çalı Katı: Defne,Fındık,muşmula,yalacı maki

-        Geniş Yapraklı Ağaçlar Katı: Kayın,kestane,meşe,ıhlamur

-        Karma Orman Katı:iğne yapraklı ağaçlardan oluşur.Göknar,ladin,karaçam ve sarıçam

-        İğne yapraklı Ağaçlar Katı:Kızılçam,Ladin,Karaçam,sarıçam

Ege Ormanları

·       Orman örtüsü yer yer kesintiye uğramakla birlikte,Akdeniz’e kadar süreklilik gösterir.Meşe ve çam ağaçlarından oluşan bu ormanlar makilerin yukarısında gelişmiştir.

·       Ege bölgesinde,yeryüzünün sayılı yerlerinde bulunan ormanlardan sığla ormanları vardır.

Akdeniz Ormanları

·       Akdeniz kıyı kuşağındaki ormanlar:Makilerin üst sınırından,bazen de deniz kıyısından başlamakla ve 1000 – 2000 metrelere kadar çıkmaktadır.

·       Akdeniz dağ kuşağı ormanları:kıyı ormanlarının üst sınırından başlayarak 2000-2200 metrelere kadar çıkar.

·       İç bölgelerin ormanları:

15.   ORMANLARIMIZIN YARARLARI NELERDİR AYRICA KORUNMASI İÇİN NE YAPILMALIDIR ?

·       Havanın doğal dengesini sağlar.

·       Toprak erozyonunun ve heyelanı önler.

·       Yakacak odun ve kereste sağlar.

·       Çeşitli sanayi dallarına hammadde sağlar.

·       Çevreye güzellik katar,yaban hayatına ortam sağlar.

·       Dinlenme ve Turizm alanı oluşturur.

·       İnsanlara iş sağlar.

KORUNMASI İÇİN

·       Ormandan izinsiz ağaç kesilmemelidir.

·       Orman yangınları önlenmelidir.

·       Ormanda hayvan otlatılmamalıdır.

·       Çıplak yerler ağaçlandırılmalıdır.

16.   ÇALI FORMASYONU HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ ?

·       Türkiye’de en tipik çalı makilerdir.

·       Maki elemanlarının en belirgin özelliği,Akdeniz ikliminin şiddetli yaz kuraklığına dayanaklı olmalarıdır.Bitkilerin yaprakları küçük,sert ve tüylüdür.

·       Makiler Akdeniz Bölgesinde dar bir şerit halinde uzanır.Şeridin dar olması,dağların denize dik yamaçla inmesinin sonucudur.

·       Makilerden daha bodur bitkilerin oluşturduğu bitki örtüsüne garig veya frigana denir.

·       Karadeniz Bölgesinde nemcil bir çalı topluluğu oluşmuştur.

17.   OT FORMASYONU

a.Doğal Stepler:Orta Anadolu’da,Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaygın olarak görülür.İlkbaharda yeşermeye başlarlar,yaz sıcaklıklarıyla da kururlar.

b. Antropojen Stepler:

c. Yüksek Boylu Çayırlar:Yazları yağışlı geçen Kuzeydoğu Anadolu plâtolarında uzun boylu çayırlar yetişmektedir.

d. Yüksek Dağ Çayırları:Dağların doruk kesimlerinde oluştukları için bu adla anılırlar.Alpin çayırları da denir.Toros dağları,Kuzey Anadolu dağları ve Doğu Anadolu dağlarıdır.

18.   HAYVAN TOPLULUKLARI

1.OMURGASIZLAR

2.TATLI SU FAUNASI

3. DENİZ FAUNASI

4. KURBAĞALALAR VE SÜRÜNGENLER

A Kurbağalar:

·       Lekeli Semender      Kafkas Semenderi          Kara Semender             Benekli Semender

·       Küçük Semender     Pürtüklü Semender        Şeritli Semender                       Kırmızı Kurbağa

·       Toprak Kurbağası    Kafkas Kurbağası                       Siğili Kurbağa                Gece Kurbağası

·       Ova kurbağası         Çevik kurbağa               Uludağ kurbağası                       Şeritli kurbağa

·       Toros kurbağası     

B. Sürüngenler

·       Kaplumbağalar        Kertenkeleler                 Yılanlar                        

5. KUŞLAR

·        

6. MEMELİLER

1.       Böçekçiller

·       Kirpiler                   Köstebek                       Sivrifareler                   

2.       yarasalar

3.       Etobur takımı

·       Ayılar          Köpekler                       Sansar              Kuyruksürenler              Sırtlan              Kedi

4.       yüzgeç Ayaklılar Takımı:Akdeniz Foku

5.       Çift Tırnaklılar:Büyük av hayvanlardır.

·       Yaban domuzları                

·       Geyikler

Geyik                Karaca              Alageyik                       

·       İçiboş Boynuzlular

Yabankeçisi                   Çengelboynuzlu dağkeçisi                       yabankoyunu                 Ceylan             

6.       Tavşanlar ( Çift Dişliler )

·       Tavşan                   Ada tavşanı                   Sincaplar                      Tarla Sincabı    

·       Kunduzgiller                        Su maymunları              Oklu Kirpiler                  Arap Tavşanları

·       Kör Fareler             Uzun Kuyruklu Fareler    Dağ Sıçanları                 Bahçe ve Ağaç Fareleri

·       Koşar Fareler                      Oyucu Fareler

7.       Balinalar Takımı Dişli Balinalar

·       Yunusgiller

·       Domuz Balinalar

Soyu Tükenen Memeli Hayvanlar

·       Asya Fili

·       Yaban Domuzu

·       Yabaneşeği

·       Arslan

·       Çitah

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE’NİN TOPRAKLARI

A. TÜRKİYE’DE TOPRAK OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Topraklar dünyada ve Türkiye’de şu faktörler altında oluşmaktadır.

• Klimatik faktör

• Ana materyal faktörü

• Topoğrafik faktör

• Zaman faktörü

• Biyotik faktörler

1. KLİMATİK FAKTÖR

Ülkemizde hüküm süren üç iklim, farklı sıcaklık ve yağış özellikleriyle, toprak oluşumunu dn farkh şekillerde etkilemektedir. Bunlar özet olarak şu şekilde belirtilebilir:

Karadeniz ikliminin toprak oluşumuna etkisi, kendini en çok yağışın fazlalığı ve sürekliliği yönünden hissettir. Yağışlarla yere düşen bol miktardaki su, toprağın üst katlarının yıkanmasına (çözünebilen tuz ve minerallerin alt katlara taşınmasına) yol açar. Bu yıkanmanın başka bir sonucu olarak karbonatlar ve bazı bitki besin maddeleri topraktan tamamen uzaklaştırılır. Onun için Karadeniz Bölgesi toprakları asit karakterlidir. Bu yüzden topraktaki kimyasal olaylar, hızla devam etmektedir. Bunun sonucu olarak da, Karadeniz Bölgesi’ndeki toprakların kalınlığı, diğer bölgelerdeki- ne göre daha derindir.

Karadeniz Bölgesi’ndeki topraklara, üzerindeki gür bitki örtüsünden bol miktarda iğne yapraklar, geniş yapraklar ve diğer bitkisel artıklar dökülür. Sıcaklığın ve yağışın da yeterli olması sonucu bu organik artıklar ayrışarak toprağa karışır. Bu nedenle bölgenin yüksek olmayan kesimlerinde (1000 m’nin altında) koyu renkli topraklar oluşmuştur. Ancak yüksek yerlerde sıcaklığın düşük olması sonucu, organik maddeler geç ayrışmakta ve uzun süre toprak üzerinde kalmaktadır.

Akdeniz İkliminin etkili olduğu yerlerde yıllık toplam yağış ve yüksek sıcaklıklar, toprağın oksitlenmesine yol açmaktadır. Onun için buralardaki topraklar kırmızı renklidir. Temeldeki kalkerlerde bulunan bol miktardaki çal laklar, topraklar içinde su ve hava dolaşımının iyi bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Onun için kızıl renkli topraklar (terra—rossa), kalkerler üzerinde daha yaygındır. Bu iklim bölgesinde sıcaklık ve yağış, mikroorganizmaların organik maddeleri hızla ayrıştırması için uygun bir ortam hazırlamıştır. Bu nedenle toprak üstünde organik madde birikimi görülmez.

Karasal iklimin toprak oluşumu üzerine etkisi genellikle olumsuzdur. Bu iklimin etkili olduğu yerlerde topraklaşma süreci yavaş işler. Çünkü bu iklim bölgesinde yıllık yağış miktarı yetersiz, ayrıca kış aylarında toprak donmuş durumdadır. Toprağın üst kısımlarından yıkanan karbonatlar yağışın az olması sonucu topraktan uzaklaştırılmayarak orta ve alt kısımlar da biriktirilir. Bu yüzden karasal iklim bölgelerindeki topraklar kireçlidir. Toprak oluşumunu Sağlayan fiziksel ve kimyasal olaylar, çoğunlukla yılın ilk bahar ve sonbahar mevsimleriyle sınırlı kalır. Yaz aylarındaki kuraklık nedeniyle bitki örtüsünün cılız olması, toprağın organik madde yönünden fakir olmasına yol açar.

Doğu Anadolu’da Erzurum—Kars ve Ardahan plâtolarındaki topraklar, yazları kurak karasal iklimin etkili olduğu yörelerdeki (Orta Anadolu Bölgesi) topraklardan çok farklıdır. Buradaki topraklar uzun boylu çayırlar altında oluşmuş, esmer renkli topraklardır.

2. ANA MATERYAL FAKTÖRÜ

Ana kaya faktörü toprakların fiziksel özelliklerini, önemli ölçüde belirler. Toprak ana materyali; mermer, bazalt gibi, çok sert özellikte olabileceği gibi, kum veya volkan kumu gibi gevşek materyal de olabilmektedir. Ana kayalar çeşitli olaylarla çözünüp ayrıştıkları zaman bünyelerinde bulunan bazı maddeler serbest kalmaktadır. Toprağın rengi, geçirimlilik derecesi ve bitki besin maddeleri, ana kayanın ayrışması sonucu açığa çıkan bu maddelere göre belirir. Kumtaşı, gnays, kuvarsit gibi ana kayaların ayrışması sonucu bol miktarda kum açığa çıkar. Böyle anakaya üzerinde kumlu topraklar oluşur.

Örneğin Yıldız dağları çevresinde, Güneydoğu Torosların eteklerinde, Bozdağ, Aydın dağları ve Menteşe dağları eteklerinde kumlu topraklar oluşmuştur.

Killi – kireçli anakayalar üzerinde ise koyu renkli ve geçirimsiz toprak oluşur. Türkiye’deki ovalarda genellikle bu topraklar yaygındır. Ergene havzası, Bursa ve Karacabey ovalan ile Van Gölünün kuzeydoğusundaki topraklar bu tür topraklardır.

CaCO çözünmesi sonucu kireç taşlarının üzerinde kızıl renkli topraklar (terra—rossa) oluşur. Bu topraklar kalker arazideki çukurluklarda ve kalkerin çatlaklarında meydana gelmektedir.

Sert ve siyah renkli bir volkanik taş olan bazaltın üzerinde koyu renk ve bitki besin maddesi yönünden zengin topraklar meydana gelmektedir. Erzurum—Kars, Ardahan plâtoları ve Karacabey çevresindeki topraklar buna örnektir.

3. TOPOĞRAFİK FAKTÖR

Toprak oluşumu üzerine yer şekillerinin etkisi eğim, yükseklik ve bakı faktörüyle olmaktadır.

Türkiye arazisinin önemli bir kısmı eğimli ve çok eğimli yamaçlarda oluşmaktadır. Eğimin çok dik olduğu yamaçlarda toprağın oluşması ve tutunması oldukça zordur.

Eğim, toprak içinde bulunan suyun yatay yöndeki hareketini etkileyen faktördür. Onun için eğimin olmadığı yerlerde topraktaki suyun yatay hareketi çok zayıftır, Bu da, topraktaki yıkanmayı önler. Bu nedenle böyle topraklarda tuz ve kireç birikmesi olur. Buna karşılık eğimi fazla olan topraklarda yıkanma kuvvetlidir. Dik yamaçlar üzerinde eğer bitki örtüsü de yoksa buralardan toprak örtüsü tutunamaz. Erozyonla eğimin daha az olduğu yerle taşınır.

Yükselti arttıkça sıcaklık azalmaktadır. Ayrıca belirli bir seviyeye kadar yağış miktarı da artar. Ancak çok yükseklerde yağışta azalma olur Sıcaklığın ve yağışın yüksekliğe bağlı olarak gösterdikleri bu farklılık, bitki örtüsü ve toprak oluşumunu farklı şekillerde etkilemekte ve yükseklik basamaklarına bağlı olarak dağ yamaçlarında toprak kuşakları oluşmaktadır. Kuzey Anadolu sıradağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında 1000 m.’ye kadar asit karakterli kahverengi orman toprakları, 1000—2000 m. arasında organik madde yönünden zengin esmer topraklar, 2000 m. ‘den daha yük sek yerlerde ise yüksek dağ çayırı toprakları oluşmuştur.

Bakının toprak oluşumu üzerindeki etkisi eğim ve yükselti faktörlerine göre daha sınırlıdır. Yurdumuzda sıradağların uzanış yönlerine göre kuzey ve güney yamaçlar sıcaklık ve yağış yönünden farklı özelliklere sahiptir. Türkiye’de kuzey yamaçlar da güneşlenme ve dolayısıyla buharlaşma daha az olduğu için buralardaki topraklar daha nemli ve daha derindir. Güney yamaçlarda ise durum bunun tersinedir.

4. ZAMAN FAKTÖRÜ

Yeni oluşmuş genç topraklar, kendilerini oluşturan ana kayanın özelliklerine sahiptir. Ancak zaman içinde bu toprağın bünyesine organik maddeler de karışır. Eğim durumuna bağlı olarak suların toprağı yıkamasının da etkisiyle horizonlar meydana gelir. Böylece topraklar fiziksel ve kimyasal yönden yeni özellikler kazanır. Böylece olgun bir toprak oluşur.

Ana materyalin ayrışması ve bu malzemeye bitki örtüsünün yerleşmesi sonucu olgun bir toprağın oluşması için binlerce yılın geçmesi gereklidir. Ancak toprak oluşumu için geçen bu zamanın uzunluğunu; ana kayanın fiziksel ve kimyasal özellikleri, bitki örtüsü, yağış durumu ve eğim faktörleri etkilemektedir.

5. BIYOTİK FAKTÖRLER

Toprakların oluşumu üzerinde canlıların da etkisi vardır. Canlılar arasında, toprak oluşumunu en fazla etkileyen, bitkilerdir. Yaprak, dal, meyve, tohum ve kabuk gibi bitki organlarının toprağa karışması ile toprak organik madde yönünden zenginleşir. Böylece toprakların üst katmanı, bitki besin maddesince zengin ve gözenekli bir doku kazanır.

Bitkiler kök ve gövdeleriyle özellikle yamaçlardaki toprak örtüsünü tutarak toprağın erozyona uğramalarına engel olarak katmanlarının tam oluşmasına yardımcı olurlar. Ayrıca bitkilerin gelişen kökleri ana materyali parçalayarak toprağın derinleşmesine ve toprak profilinin gelişmesine katkıda bulunur.

Hayvanların da toprak oluşumuna etkileri vardır. Bilindiği gibi toprak, canlı bir örtü olarak tanımlanır. Toprağa bu canlılığı veren, içindeki organizmalardır. Bakteriler ve mantarlar toprak üzerindeki ve içerisindeki maddelerin ayrışmasında etkili olur. Eklem bacaklılar, bitki artıklarını yiyerek onların parçalanmasına yardımcı olurlar. Solucanlar da organik maddelerin toprağa karışmasına katkıda bulunurlar. Köstebek ve tarla faresi gibi hayvanlar ise alttaki toprağı yüzeye çıkararak toprağın karışmasına yardımcı olurlar.

 

 

Toprak oluşumunda insanın da etkisi vardır.İnsanın etkisi şu başlıklar altında sıralanabilir.

·         Toprağın üst 40 – 50 cm. lik kısmı çeşitli tarım aletleriyle işlenir.

·         Toprağa çeşitli organik ve inorganik gübreler karıştırılır.

·         Toprakta çeşitli bitkiler yetiştirilir.

·         Toprak çeşitli kimyasal eriyikler içeren sularla sulanır.

·         Toprak üzerinde bulunan bitki örtüsü, çeşitli nedenlerle tahrip edilir ve/veya değiştirilir.

·         Çıplak yerler ağaçlandırılır.

·         Yol, baraj. tünel ve kanal gibi alt yapı elemanlarının yapımı nedeniyle yamacın doğal profili ve dolayısıyla doğal dengesi bozulur.

·         Bazı yerlerdeki sulak alanlar kurutulmaktadır.

Yukarıda belirtilen yollardan insanlar, toprak oluşumunu bazen olumlu bazen de olumsuz yönde etkilemektedir.

B . TÜRKİYE’DEKİ TOPRAK TİPLERİ

Yüz ölçümünün büyüklüğü iklimlerinin çeşitliliği, yer şekillerinin farklılığı ve ana kaya çeşitliliği nedeniyle Türkiye’de çeşitli topraklar oluşmuştur. Ancak bunlar, sade şekilde, yerli topraklar ve taşınmış topraklar olarak gruplandırılabilir.

1. YERLİ TOPRAKLAR

Bu topraklar genellikle düz ve az eğimli alanlarda, ana kayaların bulundukları yerlerde ayrışması sonucu  oluşmuş topraklardır.

Türkiye’deki Başlıca  Yerli  Topraklar Şunlardır:

a. Kırmızı Renkli Akdeniz Toprakları (Terra - Rossa):

Bu topraklar genel olarak Akdeniz ikliminin etkili olduğu yerlerde oluşur. Yayılış alanı: Akdeniz Bölgesi, Ege Bölümü ve Güney Marmara’dır. Terra - rossaların en belirgin özelliği kiremit kırmızısı renginde olmasıdır. Bu toprakların üst kısmında organik madde azdır. Terra - rossalar, düz ve düze yakın yerlerde ve kalkerin çatlaklarınca daha iyi oluşurlar. Dolin, uvala ve polye gibi karstik çukurlukların tabanındaki bu topraklar, karstik yörelerdeki başlıca tarım alanlarıdır, Oksitlenme sonucu kırmızı renk kazanan sığ ve çakıllı bu topraklar, çok yerde makilerle kaplıdır.

b. Orman Toprakları

Orman örtüsü altında gelişen ve organik  madde içeren, onun için de koyu renkli olan topraklardır. Karadeniz Bölgesi’nin büyük bir kısmında. Orta Anadolu’nun 1200 m. den daha yüksek ormanlık yerlerinde, Yıldız dağlarında, İç Batı Anadolu eşiğinde Güneydoğu Toroslarda bu tür topraklar yaygın olarak bulunur. Orman toprakları  kireçli ve kireçsiz olmak üzere iki gruba ayrılır.

Kireçsiz orman toprakları, K Anadolu dağlarında ve Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçlarındaki topraklar fazla yağış nedeniyle yeteri kadar yıkanırlar. Toprakta  bulunan karbonat ve diğer çözünebilen maddeler bu yıkanmanın etkisiyle ya alt katlarda birikir yada iyice topraktan uzaklaşır. Bunun sonucu olarak bu topraklar, genellikle gri (boz) renkli olurlar.

Kireçli orman topraklarının bünyesinde bol miktarda kireç bulunur. Yağışın yeterli olmadığı yerlerde topraktaki CaCO3  yıkanıp alt katlara taşınamaz ve topraktan uzaklaştırılamaz. CaCO3 bu tip topraklarda yüzeyin hernen altında yumrular şeklinde birikmiştir. Bu topraklar Kuzey Anadolu dağlarının güneye bakan yamaçlarında ve iç yörelerimizdeki meşe ormanlarının  altında  oluşmuştur. Kireçli orman toprakları kahverenklidir. Onun için bu topraklara kahverengi orman toprakları da denir.

Ger kireçli gerekse kireçsiz olsun orman toprakları, genel olarak tarıma el değildir. Ormanlık yerlerde yağış fazlalığı sonucu, kireçsiz orman topraklarında bitki besin maddeleri de büyük ölçüde yıkanarak topraktan uzaklaştırılmıştır. Onun için bu topraklar bitki besin maddesi yönünden fakirdir. Bu yüzden, ormanların tahribiyle tarıma açılan bu topraklarda ancak birkaç yıl tarım yapılabilir. Daha sonra toprak verimsiz bir hale gelir. Ayrıca orman toprakları genellikle yamaç arazi üzerinde bulundukları ve ormandaki ağaçlar tarafından korundukları için, üzerindeki ormanın tahrip edilmesiyle kısa sürede erozyona uğrar. Bütün bunlar düşünüldüğü zaman, ormanlardan tarla açmanın ne kadar yanlış olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

C . Bozkır (Step) ve Çayır Toprakları /

Bozkırlar; yarı kurak iklim bölgelerinde bulunan, orman örtüsünden yok- sun, otsu bitkilerle çalıların yetişebildiği yerlerdir. ,Orta Anadolu, İç Batı Anadolu, Güneydoğu Doğu Anadolu (Erzurum - Kars ve Ardahan plâtoları hariç) ve Trakya’nın orta kesimlerinde bozkırlar hakimdir. Bitki örtü sünün zayıf olduğu bu yörelerde organik madde yönünden fakir topraklar oluşur. Buna karşılık Erzurum-Kars ve Ardahan plâtoları ve yüksek dağlarda, orman üst sınırının yukarısındaki çayırların altında organik madde yönünden zengin, koyu renkli topraklar oluşmuştur.

Türkiye’deki Bozkır Ve Çayır Topraklarının Başlıca Şunlardır:

Kahverengi topraklar: Bozkır alanlarında bulunmaları ve renkleri dikkate alınarak, bunlara kahverengi bozkır toprakları da denir. Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’daki ovalarda ve ovaların yakın çevrelerindeki bozkır örtüsü altında oluşmuş topraklardır. Bu topraklarda yıkanma zayıftır. Çünkü oluşma alanlarında yağış milimetre arasında değişir. Üstten yıkanan CaCO3 yüzeyin hemen altında birikmiştir. Verimi yüksek olmayan bu topraklar üzerinde’ tahıl tarımı yapılır. Bitki besin maddesi yönünden fakir olan bu topraklar, sulamalı gübreli tarıma ihtiyaç gösterir.

Kestane renkli topraklar: Yıllık yağışın 400 milirnetrenin üzerinde olduğu yerlerde, yüksek boylu çayırlar, meşe ormanları ve çalılar altında oluşan topraklardır. Bu topraklar; Orta Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleriyle İç - Batı Anadolu eşiğinde ve Göller yöresinde yaygın olarak bulunur. Üst horizonunda yeteri kadar organik madde mevcuttur. Bu toprakların bir kısmında tarım yapılmakta, ama önemli bir kısmı ise otlak olarak değerlendirmektedir.

Kara topraklar (Çernozyemler):

Türkiye’de bu toprakların bulunduğu yerler, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğu köşesidir.Özellikle Erzurum—Kars ve Ardahan plâtoları yazları yağışlı karasal iklim koşullarında yetişen yük sek boylu çayırlar altında oluşmuşlardır. Sıcaklıkların düşük olması nedeniyle çayır artıkları yeterince ayrışmadan. Toprak üzerinde kalır. Bu yüzden toprağın üst katı siyah renklidir. Çernozyemler, bitki besin maddeleri bakımından zengin olmalarına karşılık, tarım için uygun değillerdir. Çünkü bulundukları yerde yaz ayları, tahılın olgunlaşabilmesi için yeteri kadar sıcak değildir. Ot verimi yüksek olduğu için bu topraklar üzerinde yoğun olarak büyük baş hayvancılık yapılır.

D . Killi—Kireçli Topraklar

Türkiye’de bu toprakların iki tipi vardır. Dönen topraklar (vertisoller) ve rendzinalar.

Dönen topraklar (vertisoller): Vertisoller, killi ana metaryal üzerinde oluştukları için bünyelerinde bol miktarda kil bulunur. Türkiye’de genellikle 3. jeolojik zamandan kalma gölsel çökeller üzerinde oluşmuşlardır. Bu topraklar kurak mevsimde çatlarlar. Birkaç santimetreden  1 metreye kadar olan bu çatlaklara yaz aylarında rüzgarların taşıdığı yüzey materyali dolar. Yağışlı mevsimde ise su ile doyan killi toprak şişer. Şişme sonucu, çatlaklara dolan yüzey materyali ile birlikte toprağın alt katlarındaki çakıllar da yüzeye doğru hareket eder. Böylece, zaman içinde, toprağın altındaki metaryel yüzeye, yüzeyindeki materyal ise tabana doğru hareket eder. İşte bu döngü hareketinden dolayı vertisollere dönen toprakla’ denmiştir. Dönen topraklar halk tarafından Güney Marmara’da kepir, Orta Anadolu’da ise taş doğuran toprak olarak adlandırılır.

Bol killi oldukları için işlenmesi zor olan vortisoller, Ergene havzasında yaygındır. Burada genellikle ayçiçeği ekimi yapılır. Güney Marmara’daki çöküntü alanlarında, Konya ve Muş havzalarında da geniş alanlar vertisollerle kaplıdır.

Rendzinalar: Ülkemizde geniş olanlarda görülen killi—kireçli—marnlı gölsel çökeller üzerinde oluşmuş topraklardır. Koyu renkli olan üst katlarında bol miktarda çakıllar bulunur. Rendzinalar; Ege Bölgesi, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’nun çöküntü alanlarında yaygındır. Orta ve Doğu Anadolu’da düz ve az eğimli yerlerde bu topraklar üzerinde genellikle tahıl tarımı yapılır. Ege Bölgesi’nde bu topraklar üzerinde daha çok meşe ormanları bulunur.

E . Çorak (tuzlu—alkali) Topraklar

Bunlar, bünyelerinde bol miktarda çeşitli tuzlar bulunduğu için tuzlu topraklar olarak da adlandırılır. Bu topraklar, taban suyu yüzeye çok yakın ve yüzeyde olduğu yerlerde meydana gelirler. Buna zağlı olarak dışa akışı olmayan çukurluk orta kesiminde ve deltalarda oluşurlar.

Çorak toprakların Türkiye’deki yayılış alanları; Tuz Gölü, Burdur Gölü ve Acıgöl başta olmak üzere diğer tuzlu göllerin çevresinde arazilerdir. Bu topraklar üzerindeki bitki örtüsü çok cılızdır. Üzerinde sadece tuzcul bitkiler yetişen bu topraklar, tarım için uygun değildir.

F . Kumlu—Tüflü Topraklar

Bu topraklar volkanik kum, kül ile volkanik kökenli olmayan kumlar üzerinde oluşmuşlardır. İnce bir üst horizonun hemen altında anakaya bulunur. Onun için bu topraklar, normal bir toprak profiline sahip de erdir. Organik madde, kireç ve kil bakımından fakir olan bu topraklar çok geçirimlidir. Su tutma kapasiteleri çok düşük olan bu topraklar, yurdumuzda çoğunlukla volkanik anakaya üzerinde oluşmuştur. En yaygın olarak Ürgüp - Nevşehir - Avanos çevresinde bulunan bu topraklar üzerinde üzüm bağları yaygındır. Ayrıca bahçe tarımı ve patates ekim alanı olarak da değerlendirilir.

2. TAŞINMIŞ TOPRAKLAR

Akarsular tarafından taşınan alüvyonların birikmesiyle alüvyal topraklar oluşur. Alüvyal toprakların en yaygın olduğu yerler deltalardır. Vadi tabanı genişlediği yerlerdeki akarsu boyu ovaları ve pek çok ovanın tabanındaki verimli tarım toprakları da alüvyaldir.

Alüvyal topraklar; Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan çöküntü ovaları, Güney Marmara Ovaları Ege bölümündeki Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ovaları ve Doğu Anadolu’daki Erzincan, Erzurum, Pasinler ve Muş ovaları başta olmak üzere pek çok ovada bulunur.

Alüvyal topraklar bitki besin maddesi bakımından zengin, derin ve geçirgen topraklardır. Kum, kil ve çakıldan oluştuğu için kolay işlenebilirler. Onun için Türkiye’nin en verimli tarım alanları bu verim topraklardır.

Kolüvyal topraklar da taşınmış topraklardır. Ancak bunlar alüvyal topraklar gibi uzaklara taşınamamış, genellikle yamaçlardan aşındırılan materyalin hemen etekte birikmesiyle oluşmuşlardır. Kolüvyal topraklar tam olarak oluşmamış topraklar olduğu için, horizonları gelişememiş tarımsal verimi düşük, derin ve geçirgen topraklardır.

Türkiye topraklarının çeşitli sorunları vardır. Bunların başlıcaları şu başlıklar altında sıralanabilir:

  Erozyon

·    Tuzluluk

  Taban suyu yüksekliği

  Yerleşim alanları tarafından işgal edilme

  Kirlenmedir.

Bu sorunlardan en yaygını ve en önemlisi toprak erozyonudur.

Dış kuvvetlerin etkisi altında kaya ve minarelerin ufalanması veya çözünmesi sonucunda oluşan toprak; bitkilerin, hayvanların ve insanların yaşamasına ortam hazırlayan doğal bir kaynak özeliği taşımaktadır. Bu kadar önemli olan toprağın oluşumu için uzun yıllara ihtiyaç vardır. 10 -15 cm.’lik toprak tabakasının oluşması için binlerce yılın geçmesi gerekmektedir.

Uzun yıllarda oluşan toprağın kısa sürede aşınma ve taşınma suretiyle kaybolması, ülkelerin önemli doğal kaynaklarının yok olması demektir. 0zlikle tarım ülkelerinde bu durum çok önemli bir sorundur. Ülkemiz, dünya ülkeleri arasında en çok toprak kaybının oldu ülkeler arasında bulunmaktadır. Akarsularımızdan denize ve komşu ülkelere taşınan ince kil ve mil boyutundaki malzeme, yılda ortalama 400 milyon tonu bulmaktadır.

Yükselti ve eğimin fazla olduğu ülkemizde arazinin büyük bir kısmının bitki örtüsünden yoksun olması ve yağış faktörünün etkisiyle erozyonu çeşitli tipleri görülmektedir. Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere diğer bölgelerimizde de toprak erozyonu hızla sürmektedir. faaliyetleri yoğundur.  Erozyonun en az görüldüğü bölge, bitki örtüsünün zengin oldu ‘ Karadeniz Bölgesidir.

Ülkemizde Şiddetli Olarak Devam Eden Toprak Erozyonunun Sonuçları Şöyle Sıralanabilir

• Binlerce yılda oluşan toprak, aşındırılıp taşınarak yok olmakta, böylece ülkenin tarımsal geliri azamamaktadır. Birçok sanayi kolu için ham madde güçlüğü çekilmekte, sanayinin gelişmesi  frenlenmektedir.

• Verimi azalan topraklar, hızla artan ülke nüfusunu besleyemez duruma gelmekte, tarım ürünü ithal edilmektedir.

• Aşınan topraklar, barajları doldurmaktadır. Onların ömrü azama ve barajlardan yararlanma süresi kısalmaktadır.

• Meralardaki toprakların erozyona uğraması sonucu. meraların verimi düşmekte ve ülke hayvancılığı gerilemektedir.

·   Erozyon sonucu yok olan toprağın üzerindeki bitki örtüsü de zamanla yok olur. Böylece yeryüzünde mevcut olan toprak – su - bitki örtüsü arasındaki doğal denge bozulmakta, bozulan bu denge  insanlar ve yaban hayvanları  başta olmak üzere bütün canlıları olumsuz etkilemektedir.

            Sonuç olarak erozyonunun ileri dönemlerinde  toprağın. bitki örtüsünün. yaban hayvanlarının ve ormanların yok olmasıyla ülke arazisi çıplaklaşarak çöl olmaya doğru gider. Böyle bir toprak parçası artık bizler için vatan olamaz. Çünkü bu çıplak arazi artık üzerindeki insanları besleyemez. Onun için topraklarımız erozyona karşı bilinçli olarak korunmalıdır. Bir bilim adamı toprak erozyonun önemini şu sözlerle ifade etmiştir: “Savaşta kaybedilen topraklar bir gün geri kazanılabilir. Ama, erozyonla kaybedilenler asla !”

Erozyonu Önleme Çalışmaları Da Aşağıdaki Maddeler Halinde Özetlenebilir:

1- Mevcut ormanlar korunmalıdır. Bunun için;

*  Keçiler orman içinde otlatılmamalı

*  Tarla elde etmek için orman tahribine gidilmemeli

*  Kışlık odun elde etmek veya başka amaçlarla ormandan ağaç kesilmemeli

*  Orman yangınlarını önlemek için daha organize ve gelişmiş teknikleri kullanılmalı

2- Eğimi fazla olan yerlerde ziraat yapılmamalı

3- Az eğimli yerlerdeki tarlalar eğim yönünde değil, eş yükselti eğrileri ne paralel olarak sürülmeli

4- Nöbetleşe ekim yapılmalı, bir yıl toprağı erozyondan koruyan, diğer yıl ise çapa gerektiren bitkiler sırasıyla ekilmeli

5- Mevcut meralar korunmalı ve buralarda aşırı otlatma yaptırılmamalı

6-  Rüzgarın etkili olduğu yerlerde, rüzgarın hızını kesen ağaçlar dikil meli

7- Yamaçlar teraslanmalıdır. Böylece uzun yamaçlar parçalara bölün müş olur. Sularında uzun yamaçlar boyunca hızlanması ve toprağı

aşındırması önlenir.

8- Çıplak alanlar hızla ağaçlandırılarak yeni ormanlar yetiştirilmeli

9- Dağ ve orman köylerinin sosyal, ekonomik ve kültürel yönden kalkındırılması, milli bir siyaset olarak takip edilmeli

10- Bütün bunların sağlanabilmesi için de halk eğitilerek çevre bilinci aşılanmalıdır.


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol