YA AKLIM ERMESEYDİ YÂDA ELİM ERSEYDİ
Bu sözün anlamının altında nicedir eziliyor yüreğim.
Aklım ermeseydi, insan olmanın bunca ağırlığı altında ezilmezdim.
Her gün her gece bir ömrün acısını yasayıp yaslanmazdım.
Aklım ermeseydi
Bu ümmetin dünkü izzetini de, bu gün ki zilletini de bilmezdim.
Dolayısıyla bu ikisinin karsılaştırınca gözlerim kararmaz içim burkulmaz, içim içimi yemezdi.
Aklım ermeseydi, insanlığımdan utanmaz imanıma mahcup olmazdım.
Bende tatmin olurdum geçici zevkler ile bende âşıklarını alıp kumda oynamaya gidenlerle birlikte oynamaya giderdim.
Aklım ermeseydi bende gülerdim ağlanacak halimize; çünkü anlamazdım o zaman anlamayanlar ağlayabilirler mi?
Meryem’in küçücük omuzlarına bir müjde’ye hamile kalmanın ağır oturunca
İnsanların ithamlar bakışları altında ezilerek n'olaydi da keşke daha önce ölseydim de unutulup gidenlerden olsaydım diye sızlanışını anladığımı sanıyorum.
Ya da Ömer’in insani ve imanı sorumluluğunun altında inlediği yıllarda eline bir çöp alıp n'olaydım da keşke bir çöp olsaydım! Değişini
Orta doğuda işlenen vahşetten yakınılıyor.
O duyarsızlar, dun de duyarsızdı, bu günde. Kovaya karsı Bosna’ya Filistin’e Keşmir’e daha yüreğimizin kaynayan birçok
Yerlerine de duyarsızlardı bu duyarsızlığı konjonktürel sebepler bağlamak yanlış olur.
Bu duyarsızlığın en temel nedeni ümmet şuurundan yoksunluktur.
Tarih şuuru da, coğrafya şuuru da ümmet şuurundan beslenir.
Anadolu hikmeti bunu söyle kalıba dökmüş: nereniz ağrıyorsa canınız ordadır evet doğru
Fakat siz bütünlüğü olan ve hayati fonksiyonlarını yitirmemiş bir bedenseniz.
Eğer kol bedenden kopmuşsa, ele değil iğne hançer dahi batırsanız sinir sistemi tepki vermez
Çünkü organ sistemden kopuktur
Bağrı yanıklar mı? Onlar nerede olursa olsunlar, her mazlumun acısını hissederler.
Nerde bir çocuk ölse onu getirir kendi yüreklerine gömerler önce.
Onların yürekleri karacaahmet mezarlığına dönmüştür.
Onlar yüreklerindeki ümmet haritasına na-mahrem eli değdirmemişlerdir.
Onlar milyonlarcadırlar; fakat sahnelerde yer almadıkları için isimlerini kimse bilmez
Dışardan baskı, içerden yangın, öz yurdunda garip öz vatanında parya olarak yasamak-tabi buna yasamak denirse-
Zilletine her gün katlanmak ve üstüne üstlük Müslüman’ım diye geçinen bu sefiller, bu bedbahtlar yığınının
Ve su an bütün benliğimi sardığını hissettiğim hem bir tiksinme duygusunun hem de acıma duygusunun
Ve tabiî ki de utancın da karışımı olarak ortaya çıkan bu acayip duygunun karabasan gibi
Düşen dayanılmaz ağırlığı!
Hepsi birbiri üstüne gelince işte yeryüzü dar geldi bana. Daha baharını yasaması gereken genç yüreğim
Sanki önceden hiç yaşanılmamış, bası göklere değen dağların dahi şahit olduğu sert bir kıs mevsimi geçiriyor su günlerde
Siz bağrı yanıklar; siz varsanız umut var demektir!
eleyse's-subhu bi-garib: sabah yakin değil mi?