ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     => Telefon
     => Morse Telgrafı
     => Gemi Pervanesi
     => Buharli Gemi
     => kaucuk
     => buharli araba
     => sulfirik asit
     => Suyun kontrol edilmesi
     => kimyasal gubre
     => konserve
     => seker pancari
     => Hava Gazi
     => sodyum karbonat
     => Balonn
     => Buharli Makineler
     => Celik
     => Dokuma ve Kumas
     => Mekanik Saat
     => Kagit ve Basim
     => Deniz Tasitlari
     => Silah susturuculari
     => Hava yastigi
     => Mikrodalga firin
     => kibrit
     => Tekerlek
     => Murekkep
     => Bomba
     => Barut
     => Teleskop
     => sismograf
     => pusula
     => Daktilo
     => tarifk isaretleri
     => Termometre
     => Takvim
     => Sabun
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Gemi Pervanesi


Gemi Pervanesi

Modern gemiciliğin çığrını açan pervanenin icadı, aynı zamanda utanmaz istismarcı takımının açgözlülüğünün ve haydutluğunun da tipik bir örneğidir. Bu yeteneklerin ve yürekliliğin değil, hilenin, dalavereciliğin ve her türlü insafsızlığın kol gezip zafer kazandığı bir alan oldu.

 

Pervane 1803te Charles Dallery (1754-1845) adlı bir Fransız tarafından icat edilmiştir. Dallery çeşitli dallarda ilginç icatlarda bulunmuş yetenekli bir teknisyendi. En yararlı çalışmasını buharlı gemilerin gelişmesi alanında yaptı. 1788de bir buharlı araba, 1803te tüpe benzeyen bir kazan yapmış ve sonunda aynı yıl Seinede pervaneyle ilerleyen bir gemi işletmişti. Böylesine değerli bir buluş karşısında insanlar mucitini alaya almaz da ne yaparlardı!.. O kadar ki adamcağız bıkkınlık ve üzüntüsünden pervaneyi kendi elleriyle parça parça etti.

 

Sauvagea karşı kader daha da zalim davrandı. Boulogne-surmerde gemi yapımcısı olan Frederic Sauvage (1786-1857) da verimli bir mucitti. Pervanenin parlak geleceğini tahmin ederek Dallerynin tasarısını yeniden ele aldı ve onu kabul ettirmek için üst üste denemeler yaptı. Ama ne yazık ki, mücadele yeteneğine sahip bir insan değildi. Armatörler, Bilimler Akademisi, resmi makamlar, hepsi yardım taleplerini reddettiler. 1832de bir berat alabildi ama, bu hiç bir işine yaramadı. Çünkü öteki beriki icadını uluorta çalıp kullanmakla kalmıyor, durmadan aleyhine davalar açılıyordu. Öyle ki zavallıcık paralarının suyunu çekmesine davaların aleyhine dönüşüne beratının kamu malı haline gelmesine ve rakiplerinin icatlarını rahatça çalıp servetler edinmesine sadece tanık oldu.

 

İlk pervaneli gemiyi denize indiren sanayi alanında bir çok gelişmelerin yaratıcısı İsveçli Johan Ericsson (1803-1889) oldu. 1837de işleyen bir gemi saatte 10 mil yol alıyordu. Amerikalılar Ericssonu donanmalarının yapımını gözetmek üzere ülkelerine çağırdılar. Öte yandan işi gemi mühendisliğine çeviren İngiliz çiftçisi Francis Petty Smith (1808-1874), pervane ile işleyen bir gemi inşa ederek 9 mil hıza ulaştı. Ve her yanda pervaneli gemiler yapılmaya başlandı. Hepsi de pek güzel para kazandılar. Kimse ne berat düşündü, ne de öncelik hakkı bildi. Sauvage ise hem umutlarını yitirmiş hem beş parasız kalmıştı. Pariste hastanelerden birinde ölüp gitti.

 

1840 yılını hatırımızda tutalım: Liverpool-New York arasında ilk pervaneli gemi Britannia o yıl işledi. 1843te de Fransa, Napolyon adlı pervaneli gemisiyle 11 mil hıza ulaştı. Durmadan artan ülkelerarası rekabetin sonucu olarak gemilerin hızı artmakla kalmıyor, konfor ve makineler de gelişiyordu. Transatlantiklerin tonaji 1865te 2.500 iken 1900de 15.000 ton ve kırk yıl sonra da 40.000 tona yükseldi. Hızları da New York hattı üzerinde 1840 ta 11 mil iken, 1900de 22yi ve 1939da 30 mili buldu. Bu hız artışı makinelerin gittikçe güçlenip gelişmesinin sonucuydu: Britannia 500 beygir, Etrusla (1885) 14.000 beygir, Lucanla (1893) 31.000 beygir-Mauretanta (1908) 70.000 beygir, Bremen (1933) 96.800 beygir, Rex (1934) 120.000 beygirgücündeydiler.

 

 

Okyanusaşırı hız rekoru sembolünün mavi kurdele olduğunu biliyoruz. Bunu 1952den beri Amerikan gemisi olan United States elinde tutmaktadır. Aşılmaz bir rekoru kıran bu transatlantiğin hızı 35.6 mil/saat olup okyanusu 3 gün 10 saatte geçmiştir.

 

Makineler hidrodinamik alandaki gelişmelerin dışında, denizlere egemenlik mücadelesinde iki etken daha büyük rol oynamışlardır. Biri, gemicilik yöntemlerinde kaydedilen ilerlemedir Bu konu, daha önce de sözünü ettiğimiz gibi bilimlerin tekniğe verimli müdahalelerde bulunabildikleri bir alandır. Hadleyin yansımalı oktantı (denizlerde yıldızların yüksekliğini ölçmeye yarayan araç) (1731), Alman Tobie Mayerin ay hareketleri tablosu (1767) ve İngiliz Harrisonun kronometresi (1760) olmasaydı okyanusaşırı bağlantılarda ticaretin gerektirdiği dakiklik asla sağlanamazdı. Buna haritaların geliştirilmesini ve deniz fenerlerinin artırılmasını da eklemek gerekir. Bütün bu araçlar önceleri odunla aydınlatılırken, sonra kömür ve 1823ten başlayarak havagazı kullanılmıştı. Aynı zamanda önce küre biçiminde olan; ışık yansıtıcıları daha sonra parabol biçimine sokulmuştur. (1765.)

 

Deniz egemenliğini aynı güçle destekleyen ikinci etken XIX. yüzyılda başlayan benzeri görülmemiş ekonomik atılımdır. Bu yüzyıl, kömür sayesinde İngilterenin dünya egemenliğini kurduğu, Almanyanın sanayide dev adımlar attığı Amerikanın zenginlik ve dinamizmiyle ortaya çıktığı, sömürgelerdeki zenginliklerin Avrupaya aktığı dönemdir. Bu denizaşırı servetlerin parlaklığıyla gözleri kamaşan tüccar ve sanayicilerin buharlı gemiyi desteklemekte çıkarları büyüktü.

 

Bakışlar okyanuslar ötesi ticaretin ve gemiciliğin gelişmesine öyle bir hayranlıkla dikilmişti ki, karalarda da malları gitikçe daha uzaklara daha hızlı taşıma ihtiyacının doğduğunun ve bu alanda gelişmeler kaydedildiğinin kimse farkında değildi. Bununla birlikte yolların, bir ülkenin can damarları olduğu ve hayatında belli başlı rolü oynadığını bilinci uyanmaktaydı.

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir

 

 

 
Makinelerin gelişmesiyle birlikte pistonların yerini türbinler, kömürün yerini mazot aldı. Hızın artırılması için çalışmalarının yanı sıra gemilere en gelişmiş hidrodinamik şeklin verilmesi kaygısı da yer almıştı. Çizgilerin titizce hesaplanması sayesindedir ki, Normande (1935) 160.000 beygirgücünde olduğu halde 200.000 beygirgücündeki Queen Mary ile rekabet edebiliyordu.

www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol