ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     => Telefon
     => Morse Telgrafı
     => Gemi Pervanesi
     => Buharli Gemi
     => kaucuk
     => buharli araba
     => sulfirik asit
     => Suyun kontrol edilmesi
     => kimyasal gubre
     => konserve
     => seker pancari
     => Hava Gazi
     => sodyum karbonat
     => Balonn
     => Buharli Makineler
     => Celik
     => Dokuma ve Kumas
     => Mekanik Saat
     => Kagit ve Basim
     => Deniz Tasitlari
     => Silah susturuculari
     => Hava yastigi
     => Mikrodalga firin
     => kibrit
     => Tekerlek
     => Murekkep
     => Bomba
     => Barut
     => Teleskop
     => sismograf
     => pusula
     => Daktilo
     => tarifk isaretleri
     => Termometre
     => Takvim
     => Sabun
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - kaucuk


Kauçuk

Şimdi 1745e XV. Louisin saltanat yıllarına gideceğiz.

Paris çalkalanıyor: Kâşif La Condamine, Güney Amerikaya yaptığı bilimsel inceleme gezisinden dönmüş On yıl süren bu gezinin bastıca amacı meridyenin bir derecesini ölçmekti. Daha önce Maupertuis tarafından Laponyada yapılan benzeri bir incelemenin sonuçlarının karşılaştırılması, Cassini ve Newton taraftarlarının arasındaki mücadeleye son vermişti: Dünya ekvatorda değil kutuplarda basık bir küre idi.

Aydın tabaka, Maupertuisin Cassiniye La Condaminein Bourguerye karşı sürdürdüğü ve Voltairein kışkırtıp körüklediği polemiği yıllarca ilgiyle izlemişti. Halkın gözüyse kâşifin Perudan getirdiği ve Akademiye sunduğu bir keşifteydi. Bu, yerlilerin bir ağacın özsuyundan elde ettikleri esnek bir maddeydi. Ağacın kabuğu hafifçe yarılınca özsuyu akıveriyor ve bu su hemen donduğu halde yumuşaklığını kaybetmiyordu. Yerliler hem kırılmaz, hem de su geçirmez bu maddeyle çanta, ayakkabı, elbise ve kaplar imal edebiliyorlarmış. Bu madde aynı zamanda yay gibi uzayabildiği için çok güzel zıplayan toplar ve cam şırıngaların yerine kullanılan armut biçiminde esnek şırıngalar yapılabiliyormuş. Halk buluşu sevinçle karşılıyordu. Ne var ki Akademi üyeleri. La Condaminein, erdemlerini sayıp tüketemediği bu maddeyi küçümseyerek bir yana ittiler.

Bunun hevea ağacının özsuyu, yani kauçuk olduğunu anlamışsınızdır. Kauçuk! Yüzyılın en önemli keşfi diyebileceğimiz madde Avrupaya böyle getirilmişti. Gerçekten bebeklerin biberonundan tutun da, tekerleklere, okul silgilerinden çiklete kadar günlük yaşantımızın en ufak ayrıntılarına girebildiğinden, kauçuğun uygarlığımızdaki yeri, bir benzeri daha bulunamayacak kadar büyük ve önemlidir. Kauçuktan elde edilen sayısız yararları da La Condaminee borçluyuz. Ancak mucidin çağdaşları bunu hiç mi, hiç akıllarından geçinmiyorlardı. Şırınga ağacı deyip kahkahayı basıyor ve her biçime kolayca girebilen bu uysal maddeyi parmaklarının arasına alıp oynamakla yetiniyorlardı. Hammaddeyi ilk değerlendirme alanı ancak 1770te bulunabildi: Okul silgisi

Gerçek şu; kauçuğa karşı gösterilen anlayışsızlık pek de haksız değildi. Bu olağanüstü madde erdemlerine karşılık büyük kusurlara da sahipti. Amerikadan Avrupaya gelinceye kadar mayalanması yetmiyormuş gibi her tarafı kirletiyor, pis kokuyor, üstelik kolay kalıplanmadığı gibi hava, ışık ve sıcağın etkisiyle bozuluyordu.

Kimyacılar bu güçlüğün çözümünü bulmakta gecikmediler: Madde, gerekli bir solüsyon (eriyik) içinde eritilip kalıba döküldükten sonra buharlaşmaya bırakıldığı takdirde kalıbın sekilini alırdı elbet. Ancak bu eritici maddenin ne olduğunu bulmak gerekiyordu. Terebentin özü, eter, petrol gibi birkaç solüsyon birden bulundu ama yalnız sonuncusuyla pratik bir sonuca ulaşıldı. 1823te İskoçyalı kimyacı Charles Macintosh kauçuğu petrolün içinde erittikten sonra kumaşları bu solüsyonun içine batırarak su geçirmez hale getirdi.

 Kısa zaman sonra daha iyi bir solüsyon bulunabileceği düşünülerek yeniden araştırmalar başladı. Çünkü bu türlü işlenmiş şekliyle kauçuk hâlâ pis kokulu, üstelik tahta gibi sertti. Kimyacılar bu maddeyi her ne pahasına olursa olsun uygarlığa kazandırmak için harıl harıl çatışmaya koyuldular.

Amaca ilk ulaşan Amerikalı Charles Goodyear oldu (1800-1860). Goodyear, Macinthos gibi bir bilim adamı değildi. Tersine kendini yeteneklerinin esinlemesine bırakan bu amatör araştırmacı, kauçuğu eline geçen her türlü kimyasal maddeyle işlemeye koyuldu. Deneme yordamı ona olumlu yolu açtıysa da kendinin ve ailesinin servetini ve sonunda hayatını bu uğurda kurban etti.

 Evet, bir rastlantıyla bir gece kauçuğu ve kükürdü sobanın yanında unutması sonucu vulkanizasyonu (kauçuğu belli miktarda kükürtle karıştırarak soğuk ve sıcaktan etkilenmez duruma getirme işlemine vulkanize etmek denir.) keşfetti. AL bir oranda kükürtle karıştırdığında (2-5/100), kauçuk tam istenilen yani kalıplanmaya elverişli, dirençli ve sağlam bir madde haline geliyor, lastik dediğimiz şekli alıyordu. Baş döndürücü bir gelişmenin ve dev servetlerin kaynağı olan kauçuk sanayii doğmuştu. Ama ne yazık ki mucite kimse inanmamış, onu desteklemeyi göze alabilecek önsezisi güçlü bir tek kapitalist çıkıp elinden tutmamıştı. O kadar ki, Goodyear, 1844te icadının beratını alabildiği zaman karşısında daha şanslı bir rakip buldu: İngiliz Thomas Hancock maddeyi bir yıldan beri imal etmekteydi.

Goodyear, dul karısına ve artı çocuğuna 200.000 dolar borç bırakarak bir otel odasında öldü. Buna karşılık Britanyalı rakibinin elinde vulkanizasyon, yaygın bir teknik haline girmiş ve 1839da 300 ton olan dünya kauçuk üretimi 1850 de 1.000 tona yükselmişti. Ve yüzyılın sonunda da 40.000 tona varacaktı. Hancock daha da ileri gitti: Kauçuğu kükürdün etkisinde daha uzun zaman tutmak yoluyla sert bir madde olan eboniti buldu. 1849da vatandaşı F. Walton keten yağını oksitlemek ve bunu talaş ya da mantarla karıştırmak yoluyla bir tür yerli kauçuk meydana getirdi. Linolyum denen bu madde çabuk yaygınlaştı ve üretimi günümüzde 170 kilometre kareye kadar yükseldi.

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir

 


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol