GENÇLİĞİN KORUNMASI
Günümüzde gençler bir çok tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeler gençlerin yeterli eğitim almamsından doğan bilinçsizlik sonuçu oluşur. Gençliğimizi tehdit eden bu olgular, zararlı maddelere bağımlılık ve günümüzün tehlikeli ve bulaşıcı hastalıklarıdır. (AIDS, Hepatit B) Bağımlılığın tanımı kendisine zarar verdiğini bildiği halde zararlı maddeleri sürekli kullanmaktır. Bu zararlı maddeler sigara, alkol, ve uyuşturucu olarak ana başlıklar halinde incelene bilir. Sigara bu maddelerin arasında, gençliği tehdit etme acısından ilk sırayı alır.
Sığara, türlü hastalıklara davetiye çıkaran, sonucu ölüme kadar gidebilen bağımlılık yapan bir maddedir. Sığara kullanımı sonucunda bazı sindirim yolu hastalıkları akciğer kanseri, gırtlak kanseri, kalp ve damar hastalıkları vs. oluşmaktadır. Bu hastalıklarda sigaranın %’de olarak payı şöyledir:
- “Beyin tümörlerinin %90’u
- Beyin kanamalarının %85’i
- Akciğer kanserinin %90’ı
- Gırtlak kanserinin %99’u
- 40-50 yaşın altındaki erkeklerde koroner (kalp)’den ölenlerin %80’i
- Bacak damar tıkanıklıklarının %90’ı
- Erken doğum ve düşüklerin %80’i sigara kaynaklıdır.
Sigara bunların yanı sıra başka olumsuzluklara da sebep olur. Örneğin, sigara içenlerde ani ölüm içmeyenlere oranla 10 kat fazladır. ABD uzay araştırma merkezince yapılan açıklamaya göre tütündeki radyoaktif kurşun ve polonium’un (radyoaktif parçalar olarak) hücreleri mahvettiği belirtilmiştir. Günde bir paket sigara içenlerin vücudunda 20 yılda 7 kg. is ve katran birikimi olmaktadır. Tütün dumanında 4000 adet zararlı madde vardır. Sigar içen kadınlar, içmeyen kadınlardan 15 yaş fazla ihtiyarlamaktadır. Sigara içen annelerin çocukları oksijen azlığı sebebiyle geri zekalı olmaktadır. Tiryaki olan kadınların çocuklarında sakatlık ihtimali %65 gibi ciddi bir çizgidedir. Sigara içen kadınlarda kısırlık 10 kat fazladır. 1 tane sigara insan vücudunda 2,5mg C vitaminini yok etmektedir. Yani bu hastalıklara karşı vücut direncinin büyü ölçüde azalması sonuçunu getirmektedir. Kısacası bağımlılık yapan maddeler arasında en ölüme ve hastalığa sigara alışkanlığı yol açmaktadır .”
Gençlerimizi sigaraya iten faktörler. Aile eğitiminin yetersizliği, aile baskısı, özendirici yayınlar, kendini kanıtlama ve büyük görme isteği, çevrenin etkisi, arkadaş ortamı gibi faktörlerdir. Gençler sigara içen aile büyüklerinden model olarak da sigaraya başlamaktadır. “Kötü bir alışkanlık olsa annem-babam içmezdi” mantığından hareketle sigaranın zararlarını düşünmeden sigaraya eğilim gösterebilir o genç sigara içen arkadaşlarının yanında onlara ayak uydurmak ve onların yanında kendini kanıtlamak için de sigaraya başlaya bilir. Ayrıca değinildiği gibi gençler televizyon ve radyolarda özendirici programların varoluşu ve gençleri bilinçlendirecek yayınların yetersiz olması sebebiyle bu alışkanlığı kazanmaktadırlar.
Bağımlılık yapan bu maddelerden biride alkoldür. Alkolün de insan hayatına ve bedenine etki eden bir çok olumsuz etkisi vardır. Son tespitlere göre bu gün alınan alınan alkolün beyinde meydana getirdiği kusurlar 2-3 gün sürmektedir. Mesela iki şişe biranın 36 saatte son bulmaktadır. Bir çok ölümlerin, sayısı beş milyonu aşan sakat ve özürlülerin oluşmasındaki etkenlerden biri de alkoldür.
Resmi raporlara göre ülkemizde:
- “Genel olarak işlenen suçların %66’sı
- Trafik kazalarının %61’i
- Cinayetlerin %85’i
- Irza tecavüzün %50’si
- Şiddet olaylarının %50’si
- Eşlerini dövenlerin %70’i
- Akıl hastalıklarının %50’si
- Boşanmaların %80’i alkolü iken veya alkol sebebiyle meydana gelmektedir.
Alkolün sebep olduğu bu olumsuzluklara rağmen ülkemizde ağır alkollü içkilerin artışı %150’lerle ve alkol kullanımında her yıl %20-%30’lara varan artışlar söz konusudur. Her yıl bir milyon çocuğumuz ve gencimiz alkole başlamaktadır. Ülkemiz 4 milyon alkolik 13 milyon alkol dostu vardır. Yani her 15 kişiden bir alkolik, her 4 kişiden biri alkol dostudur. Bu verilere göre ülkemizde alkole başlama yaşı 12-14 kişi başına düşen alkollü, içki miktarı 10 lt’dir. Şu anda alkol tüketiminde dünya üçüncüsüyüz.”
Alkole başlama nedenleri sigara ile benzerlik göstermektedir. Yine üzerinde durmak gerekirse, aile baskısı, özenti, arkadaş ortamı vb,dir. Ayrıca dergi ve gazetelerde büyük yer alan alkol reklamları, gençlerin rahatlıkla girebildiği, eğlence merkezlerinde 18 yaş altında alkol satılmaması yasağının ihlal edilmesi vb. Etkenler gençleri alkole sürüklemektedir.
Sigara ve alkolden sonra bağımlılık yapan diğer bir madde uyuşturucudur. Maddelerin bağımlılık yaratma şiddetleri farklıdır. Ancak bu zararlı alışkanlıkların en yüksek bağımlılık yapanı uyuşturucudur.
Bağımlılığın ilk oluşma sürecinde vücudun verdiği ilk tepkilerden biri beyindeki hücrelerin yapısının değişmesidir.Beyindeki kimyasal yapı değiştikçe, bağımlı bu maddeden daha fazla istemeye başlamakta ve o “doyum” etkisi sağlanınca alışıyor dolayısıyla da giderek doyma sınırı yükselmekte aynı sınıra ulaşmak için daha fazla maddeye gereksinim duyulmakta ve giderek düzenli olarak uyuşturucu kullanılmaktadır
Uyuşturucu bağımlılığı sonucunda birey belirli günlük işlerini yerine getiremez, sosyal çevresine karşı hassasiyetsizlik gösterir, ailesine bakamaz, okula gidemez, arkadaş ilişkileri bozulur duruma gelir.
Uyuşturucu tedavisi olan bir bağımlık olmakla beraber kişi maddeyi bıraka bile bazı dengesizlikler ve fiziksel şikayetler ortaya çıkar. Örneğin uykusuzluk, keyifsizlik, tatsızlık, sinirlilik gibi...
Yukarıda adı gecen uyuşturucu maddelerin bazıları şunlardır: eroin, morfin, kokoin, kubar, extasy, tiner, bali vs. Bunların içerisinde tiner ve bali gençlerimizin kolaylıkla elde edebileceği maddelerdir.
“Gençleri tehdidi altına alan zararlı alışkanlıklardan korumak gereklidir. Gençleri bu noktada eğitmek dört unsurla olur. Bu unsurlar; aile, çevre, öğretmen ve okul radyo ve tv’dir.”
Gençler okul cağından itibaren bu zararlı alışkanlıkların kötü yanları ve verdiği zararlar konusunda okullarda bilinçlendirilmelidir. Psikolojik danışmanlar tv, radyo gazete ve dergi yayınları ve çeşitli broşür ve konferanslarla aile bu konuda yeterli şekilde bilinçlendirilmelidir. Kanunsal olarak bu maddelerin üretimi ve ticareti kısıtlanıp satış yapılması azaltılmalı gerekirse yaptırımlar uygulanmalıdır. İleri ise aşırı ve sürekli
“Belediye ve özel idareler her buldukları yere bol miktarda spor tesisi kurmalı, amatör sporu teşvik etmeli, bunlara malzeme yardımı yapmalıdırlar. Aynı gayret ve işbirliği kütüphane tesisi için göstertmeli özellikle fakir mahalleler ve gece kondu semtler kütüphaneye kavuşturulmalıdır.”
Bu zararlı alışkanlıkların yanında gençleri tehdit eden diğer faktörlerden biri ise bulaşıcı hastalıklardır. Günümüzde en yaygın olan hastalıklar AIDS ve Hepatit B’dir.
AIDS Kazanılmış bağışıklık sistemi yetersizliği anlamına gelir. AİDS bir virüs yoluyla meydana gelir. AIDS virüsü vücudun savunma sistemine saldırarak, vücudu çeşitli hastalıklar ve kanserlere karşı karşıya bırakır. Bu hastalıklara yakalananların %10 ila 20’sinde AIDS virüsü tam gelişerek AIDS’e dönüşür. Virüsü taşıyabilen kişilere “Antikor Pozitif” adı verilir. AIDS’in şu anda tedavisi mümkün değildir. Bazı enfeksiyon veya kanserlerin tedavisine yardım eden belirli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Fakat hastalığın tedavisi henüz mevcut değildir (COŞAR,1992)6.
AIDS mikroplu kan ve sperme gibi vücut+sıvılarıyla, mikroplu cerrahi aletler ve enjektörlerin hastalıklı kişiye uygulanıp, başkalarına da kullanılmasıyla bulaşmaktadır.
AIDS’in belirtileri ise aşırı ve sürekli halsizlik sık sık görülen ateş, üşüme ve gece terlemeleri, sebepsiz yere aşırı kilo kaybı, boyun, koltuk altı, ve kasıkta bulunan lenf bezlerinde şişkinlik, ağızda beyaz bezler veya alışılmışın dışında görülen belirtiler, cilt üzerinde belirtiler veya çıkıntılar (şişkin veya düz, genellikle ağrısız ve mora çala) sürekli veya kuru öksürük, ishal, iştah azalmasıdır. Diğer bulaşıcı hastalık olan Hepatit B ise, Hepatit B virüsünün karaciğer hücrelerinde çoğalıp, karaciğer iltihabı oluşturması ve karaciğer hücrelerinin zehirlenmesi ve erimesidir, karaciğerin zedelenmesi ile siroz ve karaciğer kanseri gibi hastalıklar da ortaya çıkabilir. Hepatit B şu şekilde bulaşabilir.
Kan ve vücut salgıları (tükürük, ter,gözyaşı vs) ile temas sonucu virüsle kan nakli, anneden bebeğe doğum sırasında virüs bulaşmış iğne ve diğer tıbbi malzemelerle, cinsel ilişki ile, döğme ve vücut küpesi yaptırılırken kullanılan iğneler, kirli tuvaletler, kalabalık ve hijyenik stantartların düşük olduğu yerler yoluyla bulaşır.
Hepatit B’den korunmak için en etkili yöntem özellikle yeni doğanların aşılanmasıdır.
Daha önce de bahsedildiği gibi gençlerin bu tür bağışıklıklardan ve zararlı alışkanlıklardan korunmanın yolları onları spora, sanata, yönlendirilmelidir.
Burada görev, aile, okul, ilgili devlet kurumlarına, önemli rol düşmektedir.
Geleceğimizin ışığı ve yarınlarımızın sahibi olan gençler sağlıklı nesiller olarak yetiştirilmeli ve bu yola düşen gençlerimizin kurtarılmalı için çaba sarf edilmelidir.