İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
İletişim, “insanın düşüncelerini ve duygularını açıklaması, haber vermesi ve karşılıklı olarak haber almasıdır” (Görsel Okul Ansiklopedisi 2: 320).
Endüstri çağı, atom çağı derken insanoğlu yaşadığı şu son günleri iletişim çağı olarak adlandırmaya başladı. İletişimin giderek ilerlemesi, bilgi paylaşım yollarını açarak kolaylaştırdı. Artık kilometrelerce uzaklıklar arasında milyonlarca bilgi birkaç tuşun ucunda bulunuyor. Bütün bu gelişmeyi, bilginin elektriksel bir yapıya sokularak aktarılmasını sağlayan aygıtlara borçluyuz (Tok, 1998: 42)
Dünyanın neresinde olursa olsun, istediğiniz anda istediğiniz kişi ile iletişimi sağlamak… bu bize son derece doğal gözüküyor. Oysa yüzyıllar boyu iletişim son derece ağır ilerledi. İletişim çağı ancak 19. yüzyılda elektrikli telgrafın icadıyla başladı. Elektronik alanında ve sayısal sistemde gerçekleştirilen ilerlemeler, ilk uyduların uzaya fırlatılışları gezegenler çapında bir iletişim şebekesinin gerçekleştirilebilmesini sağladı. İletme vektörleri, optik elyaf, günümüzde dünyanın neresinden olursa olsun haberlerin anında iletilmesini sağlayan en gelişmiş iki temel unsurudur (Junior Larouse Temel Bilgi Ansiklopedisi, :123).
Yüzyıldan daha uzun bir süredir metal iletkenli telefon kabloları ve radyo linkleri ile telefon ve telgraf tüm dünyada haberleşme şebekesinin temelini oluşturuyor. Zamanla iletişim tekniği günden güne teknolojik olarak iyileştirilse bile,bu sistemlerde devrim sayılabilecek bir yenilik uzun süre ne yazık söz konusu olmadı (Aktaş,2001 :6-8).
İletişim Çağının Mihenk Taşları
İletişim teknolojisindeki kesin dönüm noktası elektromanyetikten yararlanma ile oldu. Uzak mesafeli iletileri iletmede etkili olan telgraf, bir elektromanyetik aygıttır. Elektromanyetiğin itici kuvvetlerinden oluşan ileti, telgraf hattını oluşturan iletken tellerin yardımı ile yollanır. Uygun bir iletişim şifresi ile birlikte telgraf 1837’de ABD’de Samuel Morse tarafından geliştirildi (Görsel Okul Ansiklopedisi 2 :319)
Morse telgrafı, ilk başta iletim için anahtar ya da sesten faydalanmak yerine iki istasyon arasında desenler aktaran bir aygıttı. Önde bulunan verici, tepecik ve vadiciklerden oluşan desenler yaratırdı. Bu desenler nokta ve çizgilerden oluşan morse koduna karşılık geliyordu. Bunların çözümlenmesiyle iletişim sağlanıyordu (Tok, 1998 :42).
Telgraftan otuz dokuz yıl sonra 1876’da İtalyan Meucci telefonu keşfetti. Ancak patentini Amerikalı A. G. Bell aldı. Telefon uzak mesafeli iletişimi ve ses alma için kullanılan elektromanyetik aygıttı ve sesleri elektriğin itici kuvvetlerine veya tersine çevirme ilkesine dayanıyordu (Görsel Okul Ansiklopedisi 2 :319).
Graham Bell’in telefonu kablo içinde bulunan sıvı içerisinde aşağı yukarı hareket eden bir iğnenin yarattığı değişken elektrik desenlerine dayalı olarak çalışıyordu. Bu yöntem statikle ilgili bazı sorunlara yol açıyordu (Tok, 1998 :42).
Elektromanyetik dalgaların varlığının deneysel olarak belirlenmesi, 1885-1889 yılları arasında Alman fizikçi H. R. Herz tarafından yapıldı ve maddesel engel olan teller, insan iletişim sisteminin özgürlüğünü getirdi. 1895 yılında Rus bilim adamı A. S. Popov uzun bir mesafeden üretilen elektromanyetik sinyalleri kaydeden bir aygıt buldu. Bir sonraki yıl İtalyan Marconi, telsiz telgrafın patentini aldı ve radyo iletişim yolu böylece açılmış oldu. Radyo ulaşımı verici istasyonun antenine veya telsiz anteninden elektromanyetik dalgalar aracılığıyla yayılmasına dayanır. Bu dalgalar, çevre alana, frekansına bağlı olarak çeşitli modellerle bir alıcının anteni tarafından kesilmedikçe yayılır (Görsel Okul Ansiklopedisi 2 :319).
Televizyonun İcadı-. Görüntüyü nakletmek için yapılan çalışmalar 1873’e kadar gitmektedir. 1873’te İngiliz telgrafçı Meay ışık dalgalarını elektrik akımına çevirmenin yollarını bulmuştu. 1883’te de Alman bilgini Paul Nipko bir görüntüyü küçük delikli kartonla satır satır izleyen bir tarama aygıtı yaptı. Resimleri tarayan bu yalın aygıtın gördüğü fotoelektrik güç sayesinde elektrik akımı olarak bir başka yere naklediyor ve orada da taranarak yeniden görüntü haline getiriliyordu. İskoçyalı bilgin John Baird, İngiltere’de aşağı yukarı aynı yoldan ilerleyerek 1926’da halka ilk TV gösterisini sundu. Fakat o sadece hareket eden siyah beyaz gölgelerin siluetlerini yayınlayabiliyordu. Ama 1928 yılı geldiğinde Barid; renkli resim, dış sahneler ve film yayınlamayı başardı (Bilim Teknik ve İcatlar Ansiklopedisi :456).
İletişimde Uydu Çağı-. 6 Nisan 1965 tarihinde Intelsat ilk haberleşme uydusu Early Bird ve diğer adıyla Intelsat 1’i yörüngeye oturttu. Bu haberleşmede büyük bir gelişme sağladı. İlk ticari uydu Early Bird aynı anda 240 telefon konuşması olanağı yarattı. Günümüzde artık mevcut uydular, uluslar arası konuşmaların 1/3’ünü ve uluslar arası televizyon sinyallerinin de neredeyse tümünün iletilmesini sağlıyor (Taşkın, 1998 :34-40).
Kepler’in 3. yasası gereğince uyduların Dünya merkezine göre yörünge çapı 42.164 km’dir. 1945 yılında Arthur C. Clarke Dünya’nın tümünü kapsayacak şekilde haberleşmenin yapılabilmesi için üç uydunun yeterli olabileceğini gözlemledi. Böyle bir uydu sisteminin ilk uygulaması olarak, Clarke “yer durağan yörünge” de bulunan uydularla doğrudan TV yayınlarının yapılabileceğini belirtti. TV yayıcılığının hemen emekleme çağında olduğu bir dönemde, bu dikkate alınabilir bir öneriydi ve daha radyo sinyallerinin iyonosferden nasıl etkilendiği bile bilinmiyordu. Clarke 3GHz uydu iniş frekansını esas alarak basit bir link hesabı yaptı ve uydulardan doğrudan çanak antenlere yapılacak bir yayın için 50 Watt’lık bir güce gereksinim olduğunu hesapladı. Plan, gerekli elektrik gücünün, güneş aynalarıyla ısıtılan bir buhar jeneratörüyle üretilmesiydi. Uydulara yerleştirilen aküler ise ekinoks dönemlerinde uyduların gölgede kalması süresince gerekli enerjiyi sağlamada kullanılacaktı (Yuruç, 2000 :48-51).
İnternet-. İnternetin temellerini 1970’li yıllarda ABD Savunma Bakanlığı bünyesinde oluşan gereksinimlerin giderilmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar sonucunda savunma alanında araştırma yapılan kuruluşları da içeren alfanet adında askeri ağ şeklinde kurulmuştur. Bu alt yapının1980’li yıllarda akademik kuruluşlarca benimsenmesi ve yoğun kullanılması sonucunda internet yaygınlaşmış ve 1992’den başlayarak ticari alanda kullanımı da giderek benimsenmiştir. Bugün çeşitli alanlarda günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelen internet, toplumların geleceğini yönlendiren çok önemli bir olgu haline gelmiştir (Özsoy, 1998 :32-33).
Bahsettiğimiz iletişim araçlarının yanı sıra dünyayı küçük bir kasaba haline getiren başka iletişim araçlarımız da vardır: Belgeleri çok kısa bir zamanda telefon şebekesi kullanarak dünyanın her yerine iletmeye yarayan faks, buna benzer yöntemle fotoğrafların ve resimli belgelerin elektrik yoluyla iletilmesini sağlayan radyofoto ve telefoto, içine 10 ciltlik ansiklopedide bulunan bilgileri alabilen kompakt diskler, gazeteler, cep telefonları… Bundan yüz yıl önce ulaşılması çok güç olan uzaklıkları elimizin altındaki tuşlar kadar yakınlaştırmıştır.
Fiberoptik-. Optik elyaf saç teli kadar ince, ışık hızında elektrik sinyalleri taşıyan camdan tellerdir. Bunlar bir lazer ışığıyla yayın yaparlar (Junnior Larusse Temel Bilgi Ansiklopedisi).
Optik Fiber teknolojisindeki son gelişmeler bize çok büyük miktarda bilginin ışık ışınları üzerinde, tek bir fiber boyunca gönderebileceğini göstermektedir. Değişik ışık renklerini harmanlayarak yüz binlerce telefon konuşması veya yüzlerce TV kanalı aynı anda tek bir cam fiber boyunca yol alabilir. Sinyalleri almak veya aktarmak için en yeni teknik olan fiber optik, 10 milyon telefon konuşması veya 10 bin TV kanalının bir fiber üzerinde hareket etmesine izin vermektedir. Yoğun tarama adı verilen bu iletişim metodu, bir gün 4 saatlik bir televizyon dizisinin evinize bir saniyede gelmesini sağlayabilir (Kayrak, 1988 : 14-17).
ISDN-. Integrated Services Digital Network (Bütünleştirilmiş Hizmetler Sayısal Şebekesi) sözcüklerinin baş harflerinden oluşan ISDN, dünya telefon şebekesinin bugünkü nesli olarak adlandırılabilir. Sayısal teknolojiyi kullandığından; hata oranı düşük, yüksek kaliteli, hızlı güvenli ve sınırsız bir haberleşme imkanı sağlamakta; gerek telekom işletmeleri gerekse kullanıcılar ve üreticiler için büyük ölçüde kolaylık, esneklik ve ekonomi getirmektedir. ISDN sayesinde evimizdeki, büromuzdaki telefon hattı üzerinden ses, data ve görüntü nakletmek mümkün. ISDN’in yüksek hızı; video konferans, multimedia uygulamaları için büyük veri dosyalarının aktarımı, masaüstü video telefonik ve internet erişimi de dahil olmak üzere sayısız ileri iletişim hizmetlerini ideal kılıyor (Özsoy, 1998 : 38-41).
Kablolu TV-. Son yıllarda, teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak, televizyon ve radyo yayıncılık tekniklerinde de analogdan dijitale doğru bir geçiş gözlenmektedir. Yayıncılık teknikleri açısından bir devrim olarak değerlendirilebilecek bu geçiş esnasında; stüdyo, verici ve alıcıların yapısında da önemli değişiklikler olacaktır. Ayrıca bilinen transmisgon sistemleri de (uydu, kablo, MMDS ve karasal vericiler) bu değişimden etkilenecektir (Büyüktaşkın, 1998 : 30-33).
İLETİŞİM ARAÇLARININ HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Bugün internet aracılığıyla kütüphanelerin; katalog tarama, kitap rezervasyon gibi hizmetlerine erişmek, akademik ve diğer bilgileri içeren veri tabanlarını taramak olanaklıdır. Dünya çapında satış yapan kitap evlerini ziyaret etmek, içeriklerini tanımak, anında sipariş verebilmek mümkündür. Tiyatro, sinema,konser v.b. kültürel ve sosyal etkinliklere ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek , bilet rezervasyonu yapabilmek, evden alışveriş olanaklarına erişmek, turizm, seyahat planlaması, uçuş ve konaklama rezervasyonu yapabilmek internetin bize sağladığı olanakların sadece küçük bir kısmıdır (Özsoy, 1998 :32-33).
Kişisel iletişim araçlarının en yaygını ve en pratiği olan cep telefonları kullanıcılara farklı hizmetler de sunmaktadır. Artık, cep telefonuyla konuşan kişinin dünya üzerindeki yerini tespit etmek, rota tayini yapmak, bize en yakın hastane, itfaiye, sinema vs. yerini öğrenmek mümkün olduğu gibi yerel bir bölgeye ait reklam yapmak veya bilgi aktarımı da olası. Örneğin bir alışveriş merkezine yaklaştığınızda o merkezin reklamı veya o merkezde uygulanan indirim oranları gibi bilgiler cep telefonunuza kısa mesaj olarak geliyor.
Uzayda konumlandırılmış görünmeyen yardımcılarımız alan uydular doğal afetleri önceden bildiriyor, gemi ve uçakları yönetiyor, tüm dünyaya TV görüntüleri aktarıyor, şehirlerdeki ve kırsal kesimlerdeki yerleşme şekillerini gösteren haritalar çıkarıyor, maden, petrol ve doğalgaz yataklarının tespitini yapıyor, uçan telefon santralleri ve hava tahmin istasyonları gibi görev yapıyor (Çakallı,1988:4-8).