COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU
1. Coğrafya Teriminin Etimonolojisi
“Coğrafya, kelime anlamı olarak Grekçe gê = ge olyer yeryüzü Dünya) ve Gekçe graphan; Latince grophun (tasvir, yazma-çizme) kelimelerin birleşmesinden meydana gelmiştir.” (Baydil, 2002, s.13).
Yeryüzünün, yerin veya dünyanın tasviri anlamına gelmekte olan coğrafya teriminin ilk defa Eski Çağda (İ.Ö) 3. yüzyıl başlarında Mısır’ın İskenderiye şehrinde yaşamış olan Eratosthenes (İ.Ö. 275-195) tarafından “geographica” veya “geographein” şeklinde kullandığı kabul edilir. Eratosthenesin Geoprophica adında önemli bir eseri de vardır. Coğrafyayı ilmin dünyasına tanıtan kişi ise Aristo (İ.Ö. 384-322) olmuştur (Baydil, 2002).
2. Coğrafya İlminin Tanımı ve Konusu:
Coğrafya sosyal Bilimler ile Fen Bilimleri arasında bağlantı kuran, yeryüzündeki doğal, beşeri ve ekonomik olaylar arasındaki ilişkileri, bu olayların dağılışını, dağılışının nedenlerini insanla ilişkiler kurarak inceleyen bir bilimdir (Baydil, 2002).
Bu tanım doğrultusunda coğrafyanın iki ana unsurunun olduğu görülmektedir. Bunlardan 1.si doğal ortam veya çevre, 2. si ise insan topluluklarının çeşitli faaliyetleri ve bunların dağılışıdır (Alkan ve Diğerleri , 1991).
Doğal çevre insanın, insanda çeşitli faaliyetleriyle içinde yaşadığı doğal çevreyi etkilemektedir. “Çevre ise en geniş boyutlarıyla Taş Küre, Su Küre, Hava Küre ve Canlılar Küresinden oluşur.” (Doğanay, 1993, s.11).
Bu bilgiler doğrultusunda çevre tipleri Doğal Çevre ve Biosfer Çevre olmak üzere iki bölüme ayrılabilir. Bunalrdan Doğal Çevre ; Yaş Küre (Litosfer), Su Küre (Hidrosfer) ve Hava Küre (Atmosfer)’den oluşur. Biosfer diğer adıyla Canlılar Küresi ise Beşeri Çevre “İnsanlar Çevresi, Hayvanlar Çevresi (Zoolojik Çevre) ve Bikriler Çevresi (Fitolojik Çevre) diye adlandırılan üç tipe ayrılmaktadır (Doğanay, 1993).
Şekil 1: Coğrafi Yeryüzünün varsayılmış sınırlarını gösteren profil: 1. Dar anlamda yerin yüzü. 2. En geniş anlamda Biosfer (Canlılar Küresi). İnsanın doğal kürelerdeki varsayılmış hareket yolları (Doğanay, 1993, s.6).
Bu küreleri birbirinden kesin sınırlarıyla ayırmak mümkün değildir. Çünkü bu sistemlerin birbirleriyle sıkı ilişkileri vardır. İşte bu canlılar ve çevre arasındaki ilişkiler sistemine Eko Sistem denilmektedir. “Gerek Biosfer gerekse Doğal Kürelerin hepsine birden Dünya Eko Sistemi diyebiliriz.” (Doğanay, 1993, s.13). Şekil 2:
Şekil 2: Dünya Eko Sisteminde korelatif ilişkiler (Doğanay, 1993, s.13).
Coğrafya ilminin temel hedeflerinden biri insan ve çevre ilişkilerini ve bunların dağılışlarını incelemektir (Baydil, 2000). İnsan Doğal Çevreden yararlanabilmek için çeşitli faaliyetlerde bulunurken Doğal Çevre faktörleriyle karşı karşıya gelmektedir (Doğanay, 1993). Temel ihtiyaçlarını doğadan karşılayan insan , yaşam şekillerini, ekonomik faaliyetlerini ve daha bir çok etkinliğini Doğal Çevreye göre şekillendirmektedir (Aydın, 2000).
İnsan yaşamına şekil veren Doğal Çevre insan yaşamına olumsuz yönleriyle de etki edebilmektedir. Kasırgalar, depremler, sel ve su baskınları, çığlar ve daha bir çok doğal olay insan hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.
Doğal Çevrenin insan üzerine etkilerinin yanı sıra insanda çeşitli faaliyetleriyle doğal çevreye etki edebilmektedir. İnsan faaliyetlerinin eseri olan bu süreçler daha kısa bir zaman içinde oluşmakta ve Eko Sistemleri dikkat çekici bir şekilde değiştirmektedir. Bu değişikliklerin bir sonucu olan ekolojik denge bozulması insan aktivitelerinin çevreyi bozacak şekilde etkili olmasından ileri gelmektedir (Doğanay, 1993).
Çevre bozulması olarak tanımlanacak bu sorunlara bir çok örnek verilebilir. Sanayi atıklarının sulara karışarak akarsular, göller ve denizlerde kirlenmeye yol açması, erozyonlarla birlikte tarım bölgelerinde meydana gelen zararlar, canlıların yok edilerek soylarının tüketilmesi, hava kirliliği, verimli tarım arazilerinin yerleşim bölgelerine dönüştürülmesi gibi (Doğanay, 1993).
Görüldüğü gibi coğrafyayla insan arasında çok yoğun bir ilişki vardır. İşte coğrafyanın asıl ve en önemli konusu insan ile içinde yaşadığı çevre arasındaki ilişkilerdir (Aydın, 2000).
Bu bilgiler doğrultusunda coğrafyanın konularını şöyle sıralayabiliriz:
- Yeryüzünün doğal, toplumsal ve ekonomik özellikleri
- Bu özelliklerin ortaya çıkmasında etkili olan faktörlerin nedenleri, dağılış ve sonuçları (Aydın, 2000).
- Doğal ve beşeri çevre olayları (Doğanay, 1993).
- İnsan ile diğer canlıların doğal çevre ile ilişkileri (Baydil, 2000).
Kısacası coğrafyanın başlıca konusu, fiziki, beşeri, ekonomik ve siyasi olayları oluşturdukları çevreden soyutlamadan ele almak ve bu olayların birbirleriyle bağlantılarını ve yeryüzüyle olan ilişkilerini dünya üzerindeki dağılışını ve dağılışının sebeplerini incelemektir diyebiliriz (Günel, 2000).
COĞRAFYA ÖĞRENMENİN GEREKLİLİĞİ
Coğrafya öğrenmenin temel amacı dünyamızı ve ülkemizi tanımak ve ülkemizin kalkınmasında severek ve isteyerek sorumluluk sahibi olmaktır. İnsanların yurtlarını sevip koruyabilmeleri için öncelikle her yönüyle yurtlarını tanımaları gerekmektedir. Bu da coğrafya ilmi sayesinde gerçekleşmektedir (Şenünver ve Diğerleri, 1999).
Ülkemizi tanıdıkça onun yeryüzü şekilleri doğal bitki örtüsü, iklimi, yer üstü ve yer altı zenginlikleri, çeşitli nüfus özellikleri hakkında geniş bilgi sahibi oluruz. Bu da bizlere ülkemizin ne kadar zengin coğrafi özelliklere sahip olduğunu gösterir. Dolayısıyla ülkemize olan sevgimiz bilinçli bir sevgi haline gelir (Aydın, 2000).
Yurt sevgisinin yanında coğrafyanın bizlere öğrettiği bir diğer konu ise doğal güzelliklerin korunmasının gerekliliğidir. Coğrafya ile çevreyi kirletmenin , doğal kaynakları dengesiz kullanmanın tüm canlılara zarar verdiğini öğrenmekteyiz. Böylece varlığımızı sürdürmede içinde yaşadığımız doğal çevrenin dolayısıyla yurdumuzun ne kadar önemli olduğunun farkına varırız (Doğanay, 1993).
Yurdumuzun kalkınması konusunda da coğrafya ilminin bizlere büyük faydası vardır. Ülkemizin başındaki bir yönetici ülkemizin konumunu, yerşekillerini, bitki örtüsünü ve nüfusunun dağılışını ne kadar iyi bilirse ülkemiz ve bulunduğu yörelerin kalkınması için en doğru kararı alıp uygular (aydın, 2000).
Ayrıca ülkemizin doğal kaynaklarının kullanılması, ülkemizin nüfus özelliklerine ve nüfusun dağılışına göre bu kaynakların dengeli bir şekilde dağıtılması ve bunlara göre çeşitli istatistiksel hesaplamaların yapılmasında da coğrafya ilminden faydalanılmaktadır.
Coğrafya ilminin bizlere sağladığı bilgilerden yola çıkarak yurdumuz ve dünyamız hakkındaki bilgilerimizi artırmamız daha sağlıklı bir çevrede yaşamamızı ve gelecekte ülkemize daha fazla yararlı olabilmemizi sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
- ALKAN , C., ATALAY, İ., ÖZÇELİK, A., ATALAY, L. (1991), Coğrafya Öğretimi , Anadolu Üniversitesi açık Öğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir.
- AYDIN, C., ÜŞÜR, S.S., GÖRMEZ, K., ŞAKİROĞLU, M. (2000), İlköğretim Sosyal Bilgiler 6, Doğan Yayıncılık, Ankara.
- BAYDİL, E. (2002), Coğrafyaya Giriş , PegemA Yayıncılık, Ankara.
- DOĞANAY, H. (1993), Coğrafyaya Giriş I, Gazi Büro Kitapevi, 2. Baskı, Ankara.
- GÜNEL, K. (2002), Coğrafyanın Siyasal Gücü , Çantay Kitapevi, 3. Baskı, İstanbul.
- ŞENÜNVER, G., KARABULUT, E., KÜÇÜKBAYCAN, M. USLU, H. AKAY, A. (1999), İlköğretim Sosyal Bilgiler 6, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.