Batı kültürünü yerinde tanımış, düşünce sistemini iyi kavramış, gazetenin halkı eğitme ve aydınlatma yolundaki rolünü benimsemiş bir aydın olan şair, batıdan yaptığı şiir çevirilerini bir kitapta toplaması, ilk telif ( özgün yapıt )piyesi kaleme alması, ilk Türk gazetesini çıkarması ve gazetede makale ile tartışma yolunu açması yönleriyle kendinden sonra yetişenlere örnek olmuştur.
Edebiyata ve şiire karşı ilgisi tophane kaleminde çalışırken başlamış, bazı manzum tarihler ve gazeller yazmış, hatta Fransa’ya gönderilmesinde büyük yardımı olan Reşit paşaya eski tarzda birde kaside yazmış olan Şinasi Paris’ten dönüşünde yeni bir anlayışla karşımıza çıkar. Tercüme-i manzumede çevirdiği şiirin aslı ile Türkçe’sini karşılıklı olarak okuyucuya sunması bir yenilikti.Muntehabatı Eşâr her ne kadar divan geleneğinin etkisiyle düzenlenmiş izlenimi veriyorsa da,daha adından başlayarak bir takım yenilikleri bünyesinde toplamıştır.Bu kitaptaki şiirlerde gelenekten farklı olarak divan şiirinin manzumlarından uzaklaşma ve doğrudan doğruya yalın düşünceye geçme hemen dikkati çekmektedir. Ayrıca mısra ve beyit bütünlüğü yerine manzumenin bir düşünce etrafında yoğunlaşması söz konusudur.Bunun en güzel örneğini münacât şiirinde görmekteyiz.Bu şiirde modern kozmografya (astronomi,gök bilimi )dan gelen bazı unsurların yanında daha çok 18.yüzyıl Rasyonalist düşünürlerinin etkisi açıktır.Burada akılcı bir tavır ile karşımıza çıkan şair,Allah’ın varlığı için mantıki deliller aramakta, bu yolda da varlıkları canlı birer delil olarak sıralamaktadır. Öte yandan Reşit paşa için yazdığı 4 kaside bazı gazel ve dörtlükleri ile beyitlerinde de bu akılcı tavır açıkça gözlenmektedir.
Tanzimat fermanın ilanı ile batı kültür ve medeniyetine yönelme,devlet önderliğinde batılılaşma yolu açılmıştı.İşte bu dönem içinde gerek Tercüman-ı Ahval gerekse Tasviri Efkâr gazetelerinde yayınladığı yazılarında Şinasi Batının meşruti yönetimini ve parlamento sistemini benimsemiş bir Tanzimat aydını olarak görünür.Ne var ki bu düşünceleri açıkça dile getiremez.Çünkü O devlet görevlisidir.Bununla birlikte Reşit paşa için yazdığı son 4 kasidede bu düşüncelerinin izleri olan “ Tanzimat,millet,kanun,adalet,devlet,reisi cumhur,medeniyet ” vb. yeni kavramlar onun düşünce dünyasını,hayata bakışını,siyasi yaklaşımını göstermektedir.Aslında böylesine yeni değer yargıları ile O,yeni Osmanlıların bir tür fikir hocasıdır.
Şinasi’nin bu dönem düşünce hayatı içinde bir başka çalışmasa da halkı aydınlatma ve eğitme yolunda olmuştur. Bu yolda onun için en büyük vasıta gazetedir. Çıkarmış olduğu her iki gazeteye yazdığı mukaddimelerde özellikle vurguladığı nokta gazete ve halk iletişimidir. Gazete halkın her konuda tercümanıdır. Halk devlete karşı çeşitli yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirirken bir takım haklarını da devletten isteyebilme şuuruna sahip olmalıdır. Halkı bu şuura ulaştıracak gazete olacaktır.
Öte yandan gazetenin halka tercüman olurken sağlıklı bir yapıda yani halkın malı olması gerekir. Bunu sağlayacak unsurların başında da dil gelmektedir.Böylelikle yazar ilk olarak etraflı bir biçimde gazete dili üzerinde durur,halkın anlayabileceği bir gazeteyi savunur.İşte bu noktada Şinasi Türk yazı dilini yeniden kurmak ve onu hüner göstermek için kullanılan bir vasıta olmaktan kurtararak doğrudan doğruya bir ifade unsuru durumuna getirmeye çalışmıştır.Bu anlayışı gazete uygulamasında çalışan yazar dilin sadeleşmesi şuurunu da uyandırıyor ve bu tutumunu öteki yazılarında da uyguluyordu.Nitekim bu anlayış şiirinde saf Türkçe ile beyitlerin yazılmasına kadar uzanır ve Türkçe sevgisi onu atasözlerini derlemeye ve sözlük çalışmalarına kadar götürür.
Halk diliyle kaleme aldığı şair evlenmesi adlı eseri o günlerde oynanması Türk edebiyatının ilk telif (özgün yapıt )piyesidir.Bizim orta oyunumuzun bazı unsurları ile de beslenen bu piyes,görmeden evlenme temini gündeme getirmiş,ondan sonrada pek çok yazar aynı temi işlemiştir.Ayrıca tiplerin belirtilmesi,konuşmaları,davranışları,hem kendi yapıları içinde ve toplumdaki konumları doğrultusunda- dır.Bu piyesin bir başka başarısı da buradan kaynaklanır.
q ESERLERİ:
1. Tercüme-i Manzume( 1859 ) : Racine,Lafontine,Gılbert,Fenelon ve Lamartine’den seçilen küçük parçalardan oluşan eserde asıl metne bağlı kalınmış,okuyucunun karşılaştırma yapabilmesi için sayfanın öbür yüzüne asıl metin konulmuştur.
2. Müntehabat-ı Eşâr ( 1862 ): Şairin kendi yazdığı şiirler arasından yaptığı seçmelerden oluşan bu eser düzenlenmiştir.Bu bakımdan bir divançeyi andırmaktadır.Bundan dolayı divan-ıŞinasi diye de anılmıştır.
3. Şair Evlenmesi ( 1860 ): Türk tiyatrosunun ilk basılı piyesi olan bu oyun başlangıçta iki perde olarak düşünülmüş ise de tek perdesi yayınlanmıştır.İlk defa Selanik’te oynanmıştır.
4. Durûb-ı Emsâli Osmaniyye ( 1863 ): Paris’te bulunduğu yıllarda ( 1852 ) derlemeye başladığı malzemeyi İstanbul’da düzenleyip yayınlayan Şinasi 2500’ü bulan atasözünü ve 300 kadar deyimi bir araya getirmiştir.Ayrıca şairin ölümünden sonra başkaları tarafından onun gazetelerdeki yazıları bir araya getirilip yayımlanmıştır.
MÜNACAT
Hak-tealâ azamet aleminin padisehi
Lâ-mekandır olamaz devletinin taht-gehi
Açıklaması:Allah ululuk âleminin padişahıdır.Onun devletinin taht yeri yoktur.Çünkü mekandan münezzehtir.
Hâsdır zat-i ilahisine mülk-i ezeli
Bi-hudud anda olan kevkebe-i lemyezeli
Açıklaması:Ezelden beri varlığını sürdüren bu âlem onun ilahi zâtına özeldir.Bu âlemin yıldızları sınırsızdır.
Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümle yed-i kudretinin icabı
Açıklaması:Yeryüzü ile gökyüzünün varlığı onun görünen eseridir.Dolu ve boş her şey onun kudretiyledir.
Izzet-ü şanını takdis kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celalinde felek
Açıklaması:Senin yüceliğini bütün melekler kutsar.Bu âlem senin büyüklüğünün önünde eğilir de secde eder.
Serer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
Anların şulesi gök kubbesini yaldızlar
Açıklaması: Yıldızlar onun büyük heybetinin kıvılcımıdır.Bu yıldızların ışığı gökyüzünü yaldızlar.
Kimi sabit kimi seyyar be-takdir-i Kadir
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr
Açıklaması: O yıldızlar Allah’ın takdiriyle kimisi hareketli kimisi hareketsiz olarak onun varlığına açık bir delildir.
Varlığın bilme ne hacet küre-i alem ile
Yeter ispatına halk ettiği bir zerre bile
Açıklaması: Onun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var.Yarattığı bir zerre bile onun varlığını ispata yeter.
Göremez zatini mahlukunun adi nazari
Hisseder nurunu amma ki basiret basari
Açıklaması: Onun zâtını yarattıklarının adi bakışlar görmez.Ancak gönül gözü ile bakanlar O nuru algılayabilirler.
Vahdet-i zatina aklimca sehadet lazim
Can ü gönlümle münacat ü ibadet lazim
Açıklaması: Zatının birliğini aklımca doğrulamak gerek.Gönülden yalvarıp ibadet etmek gerek.
Ey Sinasi içimi havf-i ilahi daglar
Suretim gerçi güler kalb gözüm kan aglar
Açıklaması:Ey Şinasi Allah korkusu içimi dağlar.Her ne kadar yüzüm gülerse de gönül gözüm kan ağlar.
Eder isyanima gönlümde nedamet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvim talebe
Açıklaması: İsyanıma gönlümdeki pişmanlık ağır basar. Ne yapayım üzüntü ve ümitle affımı istemeye yüzüm yok.
Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i serdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir
Açıklaması: Ne dedim tövbeler olsun buda kötü bir iştir. Benim özrüm günahımdan daha beterdir.
Nur-i rahmet niye güldürmeye ruy-i siyehim
Tanri'nin magfiretinden de büyük mü günehim
Açıklaması: Tanrının rahmetinin nurunu kara yüzümü niçin güldürmesin. Benim günahım onun mağfiretinden, rahmetinden büyük mü ki.
Beni afvetmege fazl-i ilahisi yeter
Sanma hâsâ kerem-i na-mütenahisi biter
Açıklaması: Beni bağışlamaya onun ihsanı, ilahi affı yeter. Çünkü sonsuz keremi hâşâ biter sanma
Sosyal Bilgiler Öğretmeni ibrahim BAŞAK (kervanci63)