Şinasi’den sonra Ziya Paşa Namık Kemal ile birlikte Türk edebiyatının yenileşmesinde emeği olan kişidir. Ancak O Şinasi’nin yanında daha çok siyasi ve fikri yönü ağır basarken Namık Kemal’e göre de daha çok gelenekçi olarak dikkati çekmektedir. Ziya Paşa Tanzimat edebiyatının karakteristik özelliği olan doğu ile batı kültür dünyası arasında kesin tavır belirleyemeyen, ikili bir anlayış içinde dönüp duran fikir ve edebiyat adamının en somut örneğidir.
Ziya Paşanın bu durumunu köklü bir doğu kültürü ile yetişmesi ve yenilik yolunda mücadeleci bir ruh yapısına sahip olamaması ile yorumlayabiliriz. Gerçekten de Ziya Paşa bazı yazılarında ifade ettiği gibi doğu kültürü ile yüz yüze gelmiş yani onunla yetişmiştir. Âşık Ömer, Âşık Garip gibi halk hikâyelerini okuduktan sonra eski şiir geleneğinin inceliklerini de öğrenmiştir.
Divan şiirini iyi tanımış onun sanat yapma kaygısını gazel ve kasidelerinde göstermeye çalışmıştır. İlk şöhretini kazandıran terc-i bend’te ( 1859 ) Şairin eski şiire ne kadar yatkın olduğunu görürüz. Terc-i Bend’te şair yaşanılan hayatın felsefesini yapmaktadır. Bu şiirin tanınmasında yazarın hiciv ustalığını da unutulmamalıdır. Ziya Paşanın şiirinde hiciv unsuru onun en karakteristik özelliği olmuştur.
Ziya Paşanın fikri ve siyasi yazılarında batılı hür düşüncenin izlerini görebilmekteyiz. Avrupa’da bulunduğu yıllarda Hürriyet gazetesinde kaleme aldığı yazılarında hak, adalet, kanun ve eşitlik düşünceleri yanında meşrutiyet kavramı çerçevesinde yoğunlaşan siyasi konulara yönelmesi de dikkati çeker.
Şiir ve inşa makalesi ise edebiyat üzerinde yaptığı esaslı bir değerlendirmedir. Kaynağını Fransız düşünce hayatından alan ve edebiyatın özünü halkın benliğinde arayan bu yazısındaki görüşlerini Ziya Paşa sonuna kadar devam ettirememiş. Üstelik bu görüşlere tam anlamıyla zıt değerlendirmeler yapmıştır.
Avrupa’da kaldığı yıllarda kaleme aldığı fikri ve siyasi yazılarıyla dönemin fikir hareketlerine büyük katkılar sağlayan Ziya Paşa Türk şiirine yenileşme döneminde damgasını vuran bir sanatçıdır. Eski şiir dilindeki külfetli üslubu ayıklamasını bilen şair Şiirini yaşanılan hayatın unsurları ile beslemiştir. Özellikle Abdülhak Hamid’de derinleşecek olan felsefi şiirin tohumlarını terc-i bend ile bu dönem şiirine serpiştirmiştir. Hiciv tarzına ve alay yollu söyleyişe yönelmesi ise şüphesiz bu dönem Türk şiiri için yeni bir nefes olarak nitelenmelidir.
Eserleri:
q Eşârı Ziya ( 1881 ):Yazarın ölümünden sonra başkaları tarafından yayımlanan şiirleridir.
q Zafername ( T.yok ):Paris’teyken Şairin Alî Paşayı yermek için kaleme aldığı bir eser olup içinde kaside ve bunun açıklamaları vardır.
q Rüya ( 1874 ):Londra’da kaleme alınan bu kitap Bab-ı Alî’yı ve özellikle Alî Paşayı yermek amacıyla eski edebiyatın (hâb – nâme ) tarzında yazılmıştır.
q Harabat ( 1874 ):Üç ciltlik bu antolojinin mukaddimesi önemlidir.Ziya Paşa burada daha önce kaleme aldığı ve savunduğu görüşlere zıt bir edebiyat anlayışıyla karşımıza çıkar.Bunun içinde Namık Kemal’in ağır tenkitlerine hedef olmuştur.
q Endülüs Tarihi ( 1863 ):Bir yabancıdan yapılan bu çeviriyi Ethem Paşa yarım bırakmış,Ziya Paşa tamamlamıştır.
q Engizisyon Tarihi ( 1882 ):Fransızca’dan bir çeviridir.
q Ayrıca Ziya Paşanın Moliyerden çevirdiği iki kitap,J.J.Russo’dan,Fenelon’dan yaptığı çeviri eserleri de vardır.Bunun dışında pek çok gazete makalesi de bulunmaktadır.
Na’t – ı Şerif
Belayî mâsivaya mübtelayım ya Resulallah
Zebun-ı pençe-i nefs-u hevayım ya Resulallah
Açıklaması: Ey Allah’ın Peygamberi ben bu fani âlemin belalarına tutulmuş bir günahkarım. Nefsim ve arzularımın peşine düşmüş onun oyuncağı olmuşum ya Resulallah.
Kerem kıl ben esîme el aman ey rahmeti âlem
Serâpâ mahz-ı isyân ü hatayım ya Resulalah
Açıklaması: Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamber,bu günahkâra yardım et.Ben baştan ayağa isyan ve hataya boğulmuşum.
Sen evreng – i şefaat şahısın sultanı rahmetsin
Kapında bende bir kemter gedayım ya resulallah
Açıklaması: Sen merhamet edenlerin padişahı,şefaat tahtının sultanısın.Ben ise senin kapında aciz bir dilenciyim ya Resulallah.
Zebunî derdi isyana tabîb – i mihribân sensin
Alîlim ben de muhtacı devâyım ya Resulallah
Açıklaması: Bu aciz ve günahkar olanın derdine ve isyanlarına ancak sen deva olabilirsin.Ben ızdırap çekmekteyim ve devaya muhtacım Ya Rasulallah.
Beni reddetme evladın başyçün bâb – ı lütfundan
Ziyayım bende – i âl – i âbâyım ya Resulallah
Açıklaması: Beni evladının hürmetine bu lütuf kapısından çevirme.Ben de senin nuruna ve yüceliğine aşığım ya Resülallah.
Terkib-i Bend
Bir katre içen çeşme-i pur-hûn-ı fenadan
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan
Açıklaması: Yokluk kanıyla dolu çeşmeden bir damla içen bir daha bu dünyanın belalarından kurtulamaz. Yani insanoğlu dünyaya gelemsiyle bela ve sıkıntı yağmurundan kurtulamaz.
Asûde olan dersen eğer gelme cihanâ
Meydana düşen kurtulamaz sengi kazadan
Açıklaması: Eğer mutlu olayım dersen dünyaya gelme.Çünkü dünyaya gelen kaza ve kaderin taşından kurtulamaz.Bu dünyaya gelen her kişi ölümü tatmak zorundadır.
Sabit – kadem ol merkez- ı me’mün – ı rızadan
Vareste olup daireyi havf u recâdan
Açıklaması: Hoşnutluğun huzuru içinde korku ve ümit arasında başkalarından yardım bekleme çemberinden sıyrıl ve özü – sözü bir kişi ol.
Dursun kef- i hükmünden terâzû - yı adâlet
Hayfın var ise mahkeme – i ruzi cezâdan
Açıklaması: Ahirette mahkemeden korkun var ise bu dünyada adalet terazisi elinde bulunsun.”Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi mümin kardeşine de yapma”ölçüsünü taşıman lazım ey insanoğlu......
Her kim ki arar buy-ı vefâ tab-ı beşerde
Benzer ana kim devlet umâr zill-i humâdan
Açıklama: İnsanın tabiatında vefa duygusu arayan kişi huma kuşunun gölgesinde mutluluk arayana benzer.
Bi baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürrü güher yağsa semadan
Açıklaması: Eğer gökten yağmur yerine inci ve mücevher yağsa bunlardan bir tanesi de bahtsız kişinin bahçesine düşmez.( Vermeyince mâbud neylesin Sultan Mahmut )
Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar
Rencide olur dide-i huffâş ziyadan
Açıklaması: Nasıl ki yarasanın gözü ışıktan rahatsız oluyorsa ham insanlarda olgun insanları çekemezler.
Her âkile bir dert bu alemde mukarrer
Rahât yaşamış var mı gurûhu ukalâdan
Açıklaması: Aklı başında her kişinin bu dünyada bir takım sıkıntılarla karşılaşması kaderinde vardır. Acaba akıllı olan insanlardan rahat yaşamışlar var mı ?......
Halletmediler bu lugazın sırrını kimse
Bin kafile geçti hukemâ fuzalâda
Açıklaması: Bu dünyadan gelip geçmiş binlerce erdemli kişi ve bilgin bu bilmecenin sırrını çözemediler.
Kıl sanat-ı üstâdı tehayyürle temaşa
Dem vurma ger ârif isen çünü çerâdan
Açıklaması: Eğer sen arif isen neden ve niçin üzerinde durma. Sen ustanın sanatını hayretle seyret.
İdraki meali bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazû bu kadar sıkleti çekmez
Açıklaması: Bu küçük akıl o yüce anlamları kavramaya yetmez.Çünkü bu terazi o kadar ağırlığı çekmez.
TERC-İ BENDİNDEN BEYİTLER
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
Açıklaması: Nasihat ile yola gelemeyen insanları azarlamak, sitem etmek gerekir. Bununla da yaptığı yanlışı düzeltmiyorsa onun hakkı dayaktır.
Bed – asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zerdûz palan vursan eşek yine eşektir
Açıklaması: Aslı kötü insanların giydiği üniforması, yetkisi, mevkisi, makamı ona hiç üstünlük verir mi altın işlemeli semeri eşeğe giydirsen eşek yine eşektir.
Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
Açıklaması: Halim selim olan insandan Allah’a sığın, Çünkü onların tepkisi şiddetli olur.
Milyonla çalan mesned-i izzette ser – efrâz
Birkaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir
Açıklaması: Yüksek miktarda para çalan kişiler üst makamlarda boy gösteriyor. Birkaç kuruşu zimmetine geçiren kişilerin cezası ise kürek mahkûmiyetidir.
Sosyal Bilgiler Öğretmeni ibrahim BAŞAK (kervanci63)