ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     => Kurtulus Savasi
     => Cepheler
     => Teknolojik Gelismeler
     => Dunyanin Yedi Harikasi
     => Dunyada Esen Ruzgarlar
     => Dunya gunesin...
     => osmanli da hosgoru
     => Ermeni Meselesi
     => Osmanli Tarihi Kisa Ozet Halinde
     => osmanli sultanlarinin olum nedeni
     => Futbolun kisa tarihcesi
     => Cocuk haklari
     => futbol oyun kurallari
     => futbol
     => volkanik faaliyetler sonucu olusan yersekilleri
     => TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK, JEOSTRATEJİK VE EKOSTRATEJİK ÖNEMİ
     => Toprak Kirliliğine Sebep Olan Faktörler
     => Pozitif düsüncenin bilimin gelismesine katkilari
     => BİYOLOJİK SAVAS
     => DEPREME KARSİ YAPİLACAK HAZİRLİKLAR
     => Besinler ve Suyun Canlılar için Önemi
     => Elementlerin Hayatimizdaki Onemi Nedir
     => Yeterli ve Dengeli Beslenme
     => Vitaminler ve bulundugu besinler
     => su dongusu
     => madde ve ozellikleri
     => yenilebilir enerji kaynaklari nelerdir
     => sindirim sistemi
     => Peri bacalarinin olusumu
     => egitimde bilgisayar
     => GAP
     => teknoloji ve yeni teknojiler
     => Hicret
     => soguk savas donemi turk dis politikasi
     => protestanlik ve reform onculeri
     => vatandaslik haklari
     => batilasmanin Turkiyede gelisimi
     => koyden kente gocun neden ve sonuclari
     => kimlik
     => su kirliligi
     => Turkiye de Turizm
     => 1.Dunya Savasi ve Osmanli
     => Ataturkun Katildigi Savaslar
     => Malazgirt Meydan Savasi
     => Sakarya Meydan Muharebesi
     => Avrupa toplulugu ve Tarihi Gelisimi
     => Akraba Evliliklerinin Sakincalari
     => Savas-Aclik-israf
     => cografyanin tanimi ve konusu
     => Cocuk Haklarii
     => Demokrasi nedir
     => Dünya ve Evren
     => iletisim teknolojileri
     => Türklerde Demokrasi Anlayışı
     => Toplumsal Alanda Yapılan İnkilaplar
     => Asiretten Cihan Devletine Dogru
     => Genelgeler
     => Milli Savunma
     => Trablusgarp Savasi
     => Dusuncenin Bilimin Gelisimine olan Etkisi
     => Gencligin Korunmasi
     => Mondros Ateskes Antlasmasi
     => Nufus ve Yerlesme
     => Zigguratlar
     => ilkcagda Anadolu Uygarliklari
     => Turklerde Mezar Taslari
     => Turk evinin tarihi gelisimi
     => Karbon 14 Metodu ve Soru isaretleri
     => arkeometri'nin tanimi ve tarihcesi
     => Avrupa Birligi
     => Ucuz Kağıt Yapımı
     => fonksiyonlarına göre şehirler
     => Mahşer ve Hesap Günü
     => Cep telefonsuz hayat düşünemeyenlere
     => Maddelerin yoğunlukları tablo halinde
     => Kitap Okumanın Önemi
     => Tekerleğin Bulunuşu
     => Mondros Mütarekesi
     => Dinimizde Sakınmamız Gereken Kötü Davranışlar
     => Mekke Dünyanın Tam Merkezinde
     => Mors alfabesi
     => Şahmeran Efsanesi
     => Vitray Sanatı
     => Renklerin Anlamı ve Dili
     => Sporun Faydaları
     => Osmanlı Armasının Anlamı
     => Türk futbol Tarihi
     => Avrupa Devlerinin Osmanlıya Yönelik Politikaları
     => Sıfatlar
     => Erozyon Tanımı ve Çeşitleri
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Tekerleğin Bulunuşu


Tabiatta hiç bir örneğine rastlanmadığı halde, bize son derece doğal gelen ve modern tekniğin ekseni olacak kadar önemli bir icadı, tekerleği de Güneybatı Asya’ya borçluyuz.

Elimize, tekerleğin hangi tarihte icat edildiğini gösterecek hiç bir belge geçmemiştir. Ancak bu aracın günümüze en eski çağlardan geldiği de kesindir. Amerikalı arkeolog Speiser, Gawra’da, M.Ö. 3.000-2.500 yıllarının kalıntılarında tekerleğe rastlanmış; İngiliz meslektaşı Woolley de Ur’da, M.Ö. 2.950 yıllarından kalma mezardan bir tekerlek çıkarmıştı. Ne gibi bir ihtiyacın bu icada yol açtığı kesinlikle bilinmiyor. General Frugier’nin ilginç ve inandırıcı varsayımına göre; Yontma Taş Çağı’ndan başlayarak insan, avladığı hayvanı, kaya parçaları gibi bazı şeyleri taşıma ihtiyacını duymuştur. Bu soruna çare ararken, kesilmiş bir ağacın yuvarlandığını, böylece taşımayı kolaylaştırdığını fark eden insanlar yüklerini iki ağaç kütüğünün üzerine koymayı akıl ettiler. İngiliz tarihçisi Maccurdy’ye göre; tekerleğin atası, tomar denilen silindir biçiminde durulmuş kağıt ya da deridir. Bu gelişmeyi kazılar da doğrulamaktadır. Yapılan kazılarda Sümer ülkelerinde, M.Ö. 3.000′den kalma kızaklar ve arabalar çıkartılmıştır.

Tekerleğin icadını hemen arabanın izlediği kesindir. Bir çift tekerleği dingille birleştirmek ve buna demirsiz bir saban oturtmak işten bile değildir. Gerçekten de, M.Ö. 3.000 yıllarının Sümer kalıntılarında rastlanan arabalar böyledir. Sürücüsü, iki tekerleğin arasına konmuş bir eyere, ata biner gibi otururdu. Bu taslak çabuk gelişerek dört tekerlekli bir araç oldu; fakat henüz ön tekerlekler sabitti.

Bu araca ilkin hangi hayvan koşulmuştu? Fransız arkeologu Georges Contenau’ya göre, yaban eşeği. O dönemde, bu bölgede at bilinmiyordu ve henüz sözünü etmediğimiz Türkler atı ehlileştirmişlerdir.

Ortaçağda önemli bir rol oynayacak olan bu ulus. Orta Asya, Doğu Sibirya ve Mançurya’da yaşamaktaydı. Henüz Yontma Taş Çağı’nda yaşayan bu göçebe halkın hayatı, Babil ve Mısır uygarlığının tam karşıtıydı. Ama onların buz gibi ve dümdüz steplerde uzanan ülkeleri. Yakın Doğu’nun güneşli ve serin vahasının da karşıtı değil miydi? Asyalı göçebe halkın hayatı, her çeşit yiyeceğe alışan bu yorulmaz hayvanın, atın sırtında geçiyordu. Onu gem’e alıştıran Türklerin Güneybatı Asya’ya akınları sonucunda, bu bölgede atı tanıdı, ilk uygarlıklar, insanlığın bu en soylu buluşunu, paha biçilmez armağanını onlardan aldılar.

Koşum kayışlarıyla arabaya bağlanan atla birlikte ilk savaş aracı da doğmuş oldu. Antik dünya, arabayı ve atları bu korkunç görünümüyle ilk defa tanıyordu. Sonra M.Ö. 2.000 yılında Mezopotamya’da görülen araba, giderek Sami ırkından Hiksosların akınıyla Mısır’a girince, Firavun’un ordusunda, 1917′de ilk müttefik tanklarının Alman askerleri üzerinde yarattığı paniğe benzer bir korku yarattı. Mısırlılar hayvan gücü olarak henüz öküz ve eşekten yararlanıyorlardı. Ancak tecrübeden çabuk ders almayı bildiler. istilâcıları ülkeden atar atmaz bu yeni savaş aracını kullanmaya başladılar. Öyle ki. Mısır tarihinin en parlak dönemi olan Yeni İmparatorluk’tan kalan belgeler, Firavun’u gelecek kuşaklara savaş arabasının üstünde, bir eliyle dizginleri tutar, ötekiyle de düşmanı yere serer biçimde gösterebilmiştir.

Bunu izleyen on yüzyıl boyunca, araba, savaş alanlarında fetih aracı olarak hizmet etti. Asurlular, M.Ö. 1.000 yıllarında bir sürücünün kullandığı, iki savaşçıyı çeken çift at koşulmuş arabaları sayesinde dünyaya egemen oldular. Asur’un ünlü kralları Surgon ve Assurbanipal birçok şehirleri, güçlü savaş makineleri halini alan arabalarıyla kuşattılar. Bu arabaların, tekerlekleri üzerine oturtulmuş ağır koçbaşlarıyla şehir kapılarına saldırdılar; savaşçılar kalkanlarının arkasına saklanarak kale duvarlarının üstüne yürüdüler. Ancak bu ağır “topçu gücü”nün yanı sıra yeni bir silahlı birlik daha meydana getirmişlerdi: Atlılar. Bir halı parçasının üzerinde oturan bu eyersiz ve üzengisiz Asur atlıları, İskender in fetihlerine yol açan öncüler oldular.

Wikipedia Bilgisi: Tekerlek, bir eksen etrafında dönen bir disk veya dairevi bir çatı vasıtasıyla dönme hareketi yapabilen mekanik bir düzen. Tekerlekle elde edilen dönme hareketi makinanın temelidir. Öyle ki makinalaşmış medeniyetin onsuz gelişebilmesi düşünülemezdi. Tekerleğin keşfi çok eski zamanlara uzandığından zaman içinde sayısız kullanma alanı ortaya çıktı. Önce kara taşımacılığında yeni bir devir açtı. Sonraları bir seri değişikliklerle işçiliği azaltmak, verimi arttırmak, taşıma hayvanının ve insanın sınırlı kas gücü kapasitelerine destek olan güç kaynaklarının yerini almak üzere makinalar geliştirildi.

Tekerlek prensibinden geliştirilen sadece birkaç düzeni zikretmek bile tekerleğin yol açtığı gelişmenin, boyutları hakkında bir fikir verir. Dönen miller, makara ve kasnaklar, dişliler, volanlar ve diğer düzenler, türbinler, içten yanmalı motorlar ve elektrik motorları gibi karmaşık düzenler, sıkça kullanılan tekerlek prensibinden geliştirilmiş mekanizmalardan sadece bir kısmıdır. Bunlardan bazısı vinç ve dairevi testerelerde olduğu gibi gücün doğrudan çalışma noktasına uygulanmasını sağlar. Diğerleri, tabii güç kaynaklarını yel değirmeni ve dinamoda olduğu gibi aktarılabilen şekillere dönüştürür.

Tekerleğin çalışması sonsuz sayıda kaldıraç gibi düşünülerek açıklanabilir. Mesela at arabası tekerleğinde yere değen çember dayanak noktası olmak üzere her parmak bir kaldıraçtır. Lokomotifteki tekerlekteyse dingil dayanak noktası olmak üzere yarıçapın ortasında bir yere bağlanan kol, gücü tekerlek çemberine aktarır. Dingilin sabit olması halindeyse tekerlek çemberine uygulanan kuvvet, bağlanan kolu hareket ettirir. Çeşitli dişli takımları, gücü ve hızı yarıçap uzunluklarıyla orantılı olarak değiştirir. Tekerlek, yükü ileriye çektiği gibi sürüklenen bir cismin aksine sürtünmeyi de azaltır. Böylece at veya insan, sırtında taşıyabileceğinden çok fazlasını çekebilir.

İlk Tekerleğin Tarihçesi Tekerlek hakkında ilk bilgi, milattan 3500 yıl önce Sümerlerin kullandığı iki tekerlekli araba olarak belirlenmiştir. Diğer bütün keşifler gibi tekerleğin keşfinde de daha önceden bilinen düzenlerin rolü olmuştur. 2000 yıl süreyle büyük ağırlıkların taşınması için yuvarlak cisimler kullanılmış, yükler hayvanlar tarafından sürüklenen ağaç gövdeleri ve kızaklar üzerinde nakledilmiştir. Bu tip kızaklar altındaki gövdelerin kılavuzlarla gönderilmesi taşımayı büyük ölçüde geliştirmiş daha sonra kılavuzların karşılaştığı güçlükleri kaldırmak için gövdenin ortası inceltilmiştir. Böylece gövdenin iki tarafında ilk tekerlekler elde edilmiştir. Nihayet sabit dingillere takılıp serbestçe dönebilen tekerlek tipine ulaşılmıştır. Arkeolojik bilgilere göre tekerleğin menşeinin Yakın Doğu olduğu anlaşılmaktadır. Tekerlekli araçlar Sümerlerde M.Ö. 3500, Asurlularda M.Ö. 3000, İndüs Vadisinde M.Ö. 2500, Orta ve Kuzey Avrupa’da M.Ö. 1000 ve İngiltere’de M.Ö. 500 yıllarında bilinmekteydi. Bu sıra, tekerleğin tek bir menşe’den yavaş yavaş Eski Dünya’ya yayıldığını göstermektedir.

İlk tekerlekli araçların birçok mahzurlu yanları olduğundan sınırlı kullanma alanları vardı. Dört tekerlekli araba da hemen iki tekerlekli kadar eskidir. Bunlara hareketli bir ön dingil takılana kadar bütün gövde kaldırılmak suretiyle yönlendiriliyorlardı. Ayrıca kullanılan öküz veya eşeklerle hız çok azdı. Ancak M.Ö. 2000 yıllarından sonra daha süratli olan atın, Asya steplerinden Mezopotamya’ya gelmesinden sonra iki tekerlekli araba bir savaş aracı olarak kullanılmaya başlandı.

Tekerleğin bir makinaya ilk uygulaması değirmen taşının akan bir suya karşı konulmuş su dolabıyla döndürülmesidir. Bu düzen Yakın Doğudan M.Ö. 1. yüzyılda yayılmış çok geçmeden basit dişliler ilave edilerek ilk un değirmenleri yapılmıştır. Bundan sonra tekerleğin kullanıldığı yerler gittikçe genişlemiş, su dolabıyla işleyen mekanik çekiçler, maden öğütme değirmenleri ve dirsekli millerle körükler ve yel değirmenleri geliştirilmiştir.

Dişli çarkların bulunmasından sonra saat mekanizması gibi daha karmaşık sistemler yapıldı. Zamanla bu hususta büyük gelişmeler oldu.

Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol