ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     => Paleolotik Çağ Sanatı
     => Mezolitik Çağ Sanatı
     => Neolitik Çağ Sanatı
     => Kalkolitik Çağ Sanatı
     => Tunç Dönemi Sanatı
     => Mısır Sanatı
     => Mezopotamya Sanatı
     => Anadolu uygarlığı
     => Yunan Sanatı
     => Roma Sanatı
     => Büyük Selçuklu Sanatı
     => Türkiye Selçuklu Sanatı
     => Orta Çağ Sanatı
     => Bizans Sanatı
     => Roma Sanatı 2
     => Rönesans Sanatı
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Mısır Sanatı


MISIR SANATI – ESKİ MISIR –

- Mısır Sanatı Ahiretin Hizmetinde Bir Sanattır: -

Ölümün mutlak bir yokluk olmayabileceği,ölümden sonra dirilişin veya başka bir yaşamın mümkün olduğu düşüncesi modern ve antik çağ toplumlarda çok yaygındır.Bu inancın en çok Eski Mısır’da kök salmış olduğu bir gerçektir;çünkü Eski Mısır’ın anıtsal ve sanatsal üretiminin büyük bir kısmı dolaylı veya dolaysız olarak ölüm,mezarlar,cenazelerle ilgilidir,bu konulardaki inançları yansıtır.

Bunların en basiti de ölenlerin adının yaşayanlar tarafından anılması bir çeşit ölümden sonra yaşamak sayılabileceği inancıydı.

Başka bir inanışa göre ölü,ayinler ve dualar sayesinde kuşa dönüşerek gökyüzüne,gün ışığına çıkabilir,mezarının üstü açık kısmından kanat çırpabilirdi.İnsanın ölümden sonraki bir başka kaderi güneşle birleşmek olabilirdi.Güneşin kayığına binen ölü güneşle birlikte günlük devrini yapar ve böylece her sabah ufuktan doğarak gökyüzünü dolaşırdı.Başlangıçta firavunlar için geçerli olan bu inanış daha sonraları kullar içinde geçerli oldu.

Bu inanışlar ortak bir önermeye dayanıyordu:Ölüm başka bir duruma geçişten ibarettir.Asıl korkulması gereken ikinci ölümdür.Bu da tümden yok olmak,hiçliğe,yokluğa geri dönmektir.Bunu önlemek için cenaze törenlerinden sonra ayinler yapılması,duaların okunması,ölüye iyi bakılması  gerekiyordu.

Eski Mısır mezar anıtlarının niteliği bu gerekçelerle açıklanabilir.Mezar mumyayı muhafaza etmeli, törenlerin özünü ve onlardan yararlanacak olanların adını kalıcı bir şekilde kavramak ve ölünün geride

kalanlarının ziyaret,bakım ve dua görevlerini yerine getirmelerine uygun olmalıydı.

Mezarların mimari özellikleri değişik olmakla birlikte bunların değişmeyen ikili bir yapısı vardır.Esas mezarın üstü kapalıdır,ama mezar odası ibadet ve törenler için herkese açıktır.

Herhangi bir biçimde yeniden yaşama şansını artırmak için ölüye sürekli bakmak,onun ihtiyaçlarını sağlamak gerekir.Yiyecek ve içeceklerin ölene dolanarak mezarına konulması,mezarının sulanması, tütsülenmesi,güzel kokular yayılması iyi bir cenaze töreni için gereklidir.

Cenaze törenlerinde mezar bölümündeki mumyaya ulaşmak yasak olduğu için,ölünün kendisi yerine onu anımsatan bir eşya yeterli kabul edilirdi.Yinede en uygun olanı ölünün kabartma bir tasviridir,ölünün varlığını en iyi o tasvir-temsil eder.Bu nedenle mezarın ziyaretçilere açık olan kısmındaki bir duvarda yer alan bir oyuğun içinde ölünün heykeli ve kimliğini saptaya bir yazıt vardır;bu oyuğun altına da sunak yerleştirilirdi.Düz bir taş bloktan oluşan ve yiyecek resimleriyle süslü olan bu sunağın kenarlarında getirilen yiyecek ve içeceklerin suyunun akması için küçük oluklar vardır.

Sözü edilen bu törenler ülke ekonomisinde de önemli rol oynuyordu.Firavun kadar uyrukları da sonsuz yaşama kavuşmalarını sağlayacak olan bu adaklardan ve bakım kültüründen yararlanmak için bol para harcarlardı.Ayrıca getirilen yiyecekler bir kere ölüye adadıktan sonra ayini yapan rahibin olurdu,o isterse bunları tüketebilir,başka bir ölüye adayabilirdi.Böylece adanmış olan yiyecekler için uzun bir dolaşım başlamış olurdu.

Yaşayanların dünyasını en zengin ve ayrıntılı biçimde canlandıran resimlere mezarlarda rastlanır. Duvarlarda ölünün dünyadaki hayatına ait pek çok günlük sahne görülür.” Mısırlılar,gömülen ölünün mumyasından sıyrılıp mezarının capellasına kadar çıkabileceğine inanılır,orada duvar resimlerine bakarak dünyadaki hayatının belli başlı aşmalarını yeniden yaşamasını isterlerdi.”

Çizilip,boyanmış,kazılmış veya alçak kabartma olarak yapılmış resimler içinde en çok kullanılan tema, ağzı sulandıran yiyeceklerle dolu tek ayaklı küçük bir masanın başında yemek yiyen kişi tasvir edilmiştir.Bu ölünün ta kendisidir.

Resmin büyüsü sayesinde bu şölenin ölü için sonsuza kadar süreceği umut edilir.

Resimlerdeki sahneler hep aynı düzenleme içinde verilmiştir.Duvarın bir ucunda,tören giysileri içinde ölü,genellikle etrafında aile efradı olduğu halde ya ayakta yada oturmuş durumda,biraz durgun ama memnun bir ifadeyle önünde olup ve etkinlikleri seyretmektedir.Bu resimlerdeki kişilerin yüzleri daima kompozisyonun merkezinde yer alan ölünün tasvirine doğru yönlendirilmiştir.

―MISIR RESİM SANATI ―

Mısır sanatının amacı estetik çoşkular yaratmak değildir.Sanat sanat içindir kavramı,anlayışı da Mısır sanatına yabancı uç bir kavramdır.Sanat eski Mısır’da insan düşüncesinin dünyaya egemen olmak için onu yeniden şekillendirmesini amaçlayan bir araçtır.

Mısırlı sanatçıların yaptıkları iki boyutlu insan tasvirleri son derece sıkı kurallara bağlanmıştır.Yüz bazı seyrek durumlar dışında profilden çizilir,ama göz ve omuzlar yandan değil cepheden çizilir.Ancak vücudun diğer kısımları göbek dışında göğüs,kalçalar,bacaklar,ayaklar profilden çizilir.

Yani farklı bakış açıları tek bir insanın görünüşünde çelişkili bir şekilde yan yana getirilerek kullanılır. Mısırlılar bu çelişkiyi bilerek ve kararlı bir şekilde kabul etmişlerdir;çünkü bu durum onlara,insan vücudunu kendilerine göre en karakteristik şekilde yakalama fırsatını vermiştir.Bir yüzün belirgin hatları en iyi profilden görülür,ama gözler ve göbek için bunun tam tersi söz konusudur,bu organların özellikleri profilden çok belli olmaz.

Mısır sanatında perspektif yoktur.Mısır sanatı tasvirleri belirli bir bakış açısına bağlı kılmaya yanaşmaz.Aynı bütünün içine bir çok figürü sanki aynı uzaklıktan görünüyormuş gibi yan yana veya üst üste yerleştirir.Sanatçı,eserine sihirli bir değer ve hayat verirken her türlü yanılsamayı reddeder.Her öğeyi ayrı ayrı ele almakta,sonra başlıca karakteristiklerini bir araya getirerek sahnenin içine yerleştirip,bu arada onlara dışardan bakan bir kimseye ters gelebilecek eksiklikleri,fazlalıkları,çarpıklıkları ve biçim bozukluklarını görmezlikten gelmektedir.

Resimlerde Firavun tanrılarla aynı boyda,buna karşılık sıradan ölümlerden daha uzun çizilirdi. Herhangi bir kişinin karısı ve çocukları gerçek boyları ne olursa olsun,kendinden daha küçük çizilirdi.

Mısır sanatında işlenmesine izin verilen konular çoğunlukla geleneksel temalarla sınırlıdır.Mezarlarda, tapınak duvarlarında;at ve savaş arabaları,firavunların savaşlarını,seferlerini anlatan ikonografik hikayeler yer almıştır.

Mısır resminde görülen şişman çizimler,Mısır’da yaşlılığın ve bunun getirdiği bilgeliğin simgesi sayılırdı.

― MISIR HEYKEL SANATI ―         

Heykeltıraşlık Mısır sanatında önemli bir yer alır.Mısırlılar çıplak insan vücudunun güzelliğini ilk anlayanlar arasındadır.Bugüne kadar gelen tüm Mısır heykelleri tapınak ve mezarlardan kalmadır.Bunlar tunç,taş yada tahtadan yapılmış heykellerdir.Tanrı,tanrıça heykelleri ölülerin eş heykelleri yada ölünün yaşamına ilişkin kompozisyonlardır.Heykeller güçlü bir portre özelliği taşırlar.

Oturan yada ayakta duran tanrı veya kral heykellerinin en önemli özelliği frontal duruşta olmalarıdır.Tanrı veya Kraliçe,Kral oturur durumda betimlenmişse masif bir taş blok halindeki taht ile kaynaşmış durumdadır.Baş,ayaklar ve vücut dikeydir.Gözler sonsuzluğa bakmaktadır.Güçlü portre özelliği taşıyan yüzde duygularını açıklayan bir anlam yoktur.Yani krallık döneminde yüzlerde duygular derece derece yansıtılmaktadır.

Ayakta duran heykellerde de frontal duruş görülür.Sol ayak bir adım ileri atılmış olup yürür durumdadır.

Belden aşağı kısmı bir peştamalla sarılıdır.İlk heykellerde vücut blok anlatımlıdır.Sırt,taş ir bloka bağlıdır.Zamanla arkasındaki taş bloktan ayrılmıştır.Tanrı ve Kral heykellerinde bu sert kurallar uygulanmaktadır.Alt tabaka insanları anlatan heykellerde bu kurallar söz konusu değildir.Onlar daha canlı, daha doğal ve hareketli betimlenmişlerdir.

― MISIR HEYKEL SANATINA AİT ÖRNEKLER 

KEFREN HEYKELİ:Güçlü bir portre özelliği vardır.Dizler üzerinde duran bir eli açık,bir eli yumruk sıkmış şekildedir.Frontal duruştadır.

MİKERİNOS HEYKELİ:Frontal duruşludur.Yürürken betimlenmiştir.

 KATİP HEYKELİ:Bağdaş kurmuş oturmaktadır.Arkasında taş blok yoktur.Vücuttan ayrılan kollar hiçbir şeye bağlanmadan yine vücutta birleşmiştir.Yüz ifadesi anlamlıdır.

― MISIR MEZAR MİMARİSİNİN GELİŞİMİ ―

Hangi koşullarda olursa olsun,hangi düzeyde yaşarsa yaşasın Mısırlı her insanın sağlığında bir mezar hazırlaması onun baş işi ve dileği olmuştur.

Piramitler hangi düşünceyle yapılmış olursa olsun,sağlam formları ile ölümsüzlüğün sembolüdür.Ölü piramidin içinde kalır ve rahatsız edilmek istemez.Bunu mezar odasının dışarı çıkışı kolay olmayan bir yere çıkışından anlıyoruz.

Piramitlere kadar Mısır mezar mimarisinin geçirdiği aşamaları şu şekilde açıklayabiliriz.

1.              Piramitler bugünkü gördüğümüz şekilde ortaya çıkmamıştır.Ölü bir yere gömülür,üzerine toprak yığılarak bir tümsek oluşturulurdu.Bu tümsekler kişinin önemine göre küçük veya büyük olurdu.

2.              Bu topraktan mezar tepeleri daha sonraları kerpiçten veya taştan yapılmaya başlandı.Bu kerpiç mezarlara mastaba denir.Mastabalar yan duvarları eğimli kare prizmaya benzer iki ölümden oluşur.1.Bölüm toprak altı olup,burada ölünün ahdi yer alır.Toprak üstündeki ikinci bölümde ölünün eşyaları ve lahdi yer alır.

3.              İlk Piramitler mastabaların üst üste oturtulmasıyla gerçekleşmiştir.Bunların ilk örneği Nebeetka’nın mezarıdır.Ölü yer altındadır.Üst yapının üç cephesi basamaklı olup,dördüncü cephesi dikeydir.Bu tip piramitleri dışarıdan tek ve çift bir çevre duvarı kuşatmakta idi.

4.              Basamaklı Piramitlerden düzgün piramitlere geçiş basamağı olarak Kırık piramitleri görüyoruz. Bunların en büyük örneği Dahşur piramididir.Piramidin her bir kenar yüzü iki eğimlidir.

5.              4. Sülale zamanında 2700 yıllarında piramitler normal formlarını bulmuştur.En tanınmış olanları Kahire yakınlarındaki Keops – Kefren – Mikerinos’dur.

― KEOPS – KEFREN – MİKERİNOS PİRAMİTLERİ ―

KEOPS PİRAMİDİ:

4. Sülaledendir.M.Ö. 2700 yıllarına tarihlendirilir.Kara tabanının bir kenar uzunluğu 230 m. yüksekliği 137 m. dir.( eskiden 146 m. ) Yapılması 30 yıl sürmüştür.Binlerce kişi çalıştırılmıştır.Herodot’a göre 2.300.000 blok taş harcanmıştır.Kullanılan taşlar 5 – 7 m. uzunluğunda 1,5 – 2,5 m. genişliğinde,yaklaşık 2,5 ton ağırlığındadır.

Piramitlerin En Büyük Ve Karakteristik Örneği Olan KEOPS Piramidi Şu Bölümlerden Oluşmuştur:

Zeminden 31 m. derinlikte piramidin tepesinden inen dikey üzerine rastlayan en dipte yer altı odası (Serdap) bulunmaktadır.Bu odaya inmek için dıştan 15 m. yükseklikteki girişten dar ve eğimli bir koridora geçilir.Piramidin girişi uzun süre gizli kalmış olup bir eksen etrafında dönen büyük bir taş kapıdır.

Sertap denilen odanın plan değişikliği sonucunda terk edildiği veya içeri girenleri şaşırtmak için yapıldığı sanılmaktadır.Bu odaya inen eğri koridorun başlangıcına yakın bir yerde tavandan açılan bir delik aracıyla yukarı doğru piramidin içine çıkılmaktadır.Yine eğimli bir koridorda 33 m. gidilip 33 m. de düz gidildiğinde kraliçe odasına varılır.Bu odadan geriye dönülerek eğimli bir koridordan yukarıya doğru edilecek olursa firavun’un odasına varılır.Buraya kadar koridor uzunluğu ..5 m. dir.Mezar odasına girmeden önce bir dehliz ve buradan odaya geçmek için de büyük taşlarla gizlenmiş yukarıdan asmalı bir eksen etrafında dönen taş kapı vardır.Buradan odaya girilir.Dikdörtgen biçimli oda 5,20 x 10, 43 m. ölçüsünde olup tavan yüksekliği 5.80 m. dir.Odanın her iki tarafından piramidin dış yüzüne açılan eğimli düz bir çizgi halinde kanallar bulunmaktadır.

― KEFREN PİRAMİDİ ( 2680 ) ―

Bir taban kenarı 215 m. yüksekliği 143 m.dir.Mumya odası toprak altındadır.Buraya yerden ve piramidin yüzünden açılan iki dehlizle varılır.Kral ailesi ve saray ileri gelenleri piramidin çevresinde gömülüdür.Doğu yönünde mezar tapınağıda bulunmaktadır.( 4.Sülale )

 

― MİKERİNOS PİRAMİDİ ( 2680 ) ―

Piramidin ölçülerinde küçülme görülür.Bir kenarı 125 m. yükseklik 62 m. dir.Mumya yeraltındadır. (4.Sülale)

― MASTABA PİRAMİTLERİ ―

Büyük piramitlerin yanında küçük ölçüdeki piramitlerdir.Kral yakınlarının mezarlarıdır.Piramitlerin boyutları orta krallık döneminde küçülmüştür.Mastaba piramitlerde tuğla kullanılmıştır.Yukarı Mısır arazisinin mezarlarda ölü odalarında yerinde açmaya elverişli olmadığından,bu mastabaların üstü 2 – 15 m. yüksekliğinde piramitlerle örtülmüştür.Buna mastaba piramit denilmektedir.

― HİPOJELER ―

Kaya içi mezarlarıdır.Orta krallık döneminden başlayarak kullanılan bir mezar türüdür.Kral hipojeleri, halk hipojelerinden daha büyük yapılardır.

En Önemli Kaya Mezarları:

1.       Beni Hasan Kaya Mezarları ( 2200 ):Giriş kaya yüzünün işlenmesiyle oluşan sütunlu bir cephe halindedir. Sütunların üzerinde ağır bir anşitrav ( sütunları birbirine bağlayan düz taş hattı ) onun üstünde bir damlalık bulunur.Bundan sonra Kaya doğal halde devam eder.Mağara odaları geniş olup,tavanları sütunla desteklenmekte,duvarları ise resimler ile süslenmektedir.Salonun en sonunda bir niş ve ölünün eş heykeli yer almaktadır.

2.       Tutankamon Mezarı ( 1350 ) : Girişten bir merdivenle kayalara oyulmuş bir koridora geçilir.Mühürlü bir kapıdan dehlize geçilir.Buradan iki heykel arasındaki kapıdan asıl mezar odasına geçilir.Buradan da heykel ve eşya odasına geçilir.Çok zengin bezemeler ve eşyalarla süslüdür.Özellikle altın sarkofaj (Lahit) iç içe çiftte olup kral lahitleri hakkında bilgi verecek durumdadır.

― OBELİSK ―

Eski mısırlılar tarafından tapınakların önüne dikilen sütün,dikilitaş.Genellikle bir kayadan tek parça olarak çıkarılmışlardır.Tepesi sivridir.Tapınakların önüne karşılıklı olarak dikilen taşların dört yüzüne hiyegrolif yazılar kazınmıştır.Tapınağın kim tarafından yaptırıldığı vb. bilgiler yer alır.Boyları genellikle 30 m yi geçer.Aşağıdan yukarı doğru gidildikçe incelen dört köşe prizma şeklindedir.

― PRAMİDYON ―

Obelisklerin sivri olan tepelerine Pramidyon denir.Bu kısım bakır yada tunçla kaplanırdı.

Bizans imp. Theodos Mısır’dan İstanbul’a iki obelisk getirtmiştir.Bunlardan birini sarayının bahçesine, diğerini Hipodrom’a (Sultan Ahmet meydanındadır) konulmuştur.

― MISIR TAPINAKLARI ( YER ÜSTÜ TAPINAKLARI ) ―

Mısır’da genellikle bayramlarda ve belli zamanlarda yapılan törenler tapınaklarda yapılırdı.Törenler ise avluda tanrının simgesi önünde yapılırdı.Diğer zamanlarda tanrının heykeli tapınaktan çıkarılır,tören alayı ile gezdirilirdi.Bu sırada halk ona tapar ve adaklar adalar,dualar ederdi.

Tapınakların en önemli örnekleri yeni krallık dönemindedir.Özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

1.        Tapınak cephesine kenarlarında isfenkslerin ( insan başlı hayvan heykeli ) dizili olduğu uzun bir yolla ( bu yola dromos denir ) gidilir.

2.        Tapınak kapısı pilon adı verilen iki cephe kulesi arasındadır.Pilonların üzeri klasik pramidi andırmaktadır.

3.        Kapıdan üç tarafı portiklerle çevrili bir avluya girilir.Buraya peristil avlu denir.

4.        Avludan birkaç basamakla sütunlu bir salona çıkılmaktadır.Üzeri taş plakalarla kapalı bu sütunlu salona da Hipostil salon denir.

5.        Hipostil salondan tanrı heykelinin saklı olduğu kutsal bir odaya girilir.Buraya Sanktüer denilmektedir. Tümüyle karanlık olan Sanküer’in ortasında tek parça kayaya oyulmuş hücre (niş) de tanrının heykeli yer almaktadır.Sanktüer çevresinde sıralanmıştır.Sanktüer’in belirli kısımları tavandan açılmış deliklerden aydınlık alır.Tapınağın çevresi kalın bir duvarla çevrilidir.Tapınak içinde Hiyeroglif yazıları,sütunlar,rölyefler, frskler yer almaktadır.

         ― MISIR TAPINAKLARI ( KAYA VE YER ALTI TAPINAKLARI ) ―

Tümüyle kayalara oyulmuş tapınaklara Speos denir.Buna en güzel örnek Abu Simbel’ deki büyük tapınaktır.Bu tapınak Ramses II. Ve Amon Ra için yapılmıştır.

Tapınağın giriş cephesindeki 20 m. yüksekliğindeki Ramses’e ait heykeller dikkat çekicidir.Yarısı içte yarısı dışta olan ( yarısı kaya içinde olan )tapınaklara hemispeos denir.Avlu ve hipostil dışta,Sanktüer kaya içinde olan Cerf Hüseyin tapınağı örnektir.

― FRESKLER ―

Mısırlılar rölyef ( kabartma resim ) lerin yanında duvarı örten alçı tabakası henüz yaşken madeni boyalarla yapılan resimlere (fresklere) de büyük önem vermişlerdir.

― MISIR MİMARİSNDE KULLANILAN SÜTUNLAR ―

1.        Papirus şeklinde sütun ( Papiruform ) :Açık papirus çiçeği şeklindeki sütun.

2.        Çan şekilli sütun ( Kampaniform ) :Kapalı papirus şekilndeki sütun.

3.        Monostil Sütun:Ramsesler döneminde papiriform sütunun aldığı yeni şekil olup tek dilimli ve tomurcuk başlıklıdır.

4.        Palmiform :Hurma ağacından esinlenerek yapılmıştır.Başlık 8 -9 yapraklıdır.

5.        Lotiform :Lotüs çiçeğinin gonca şeklindeki hali örnek alınarak yapılmıştır.

6.        Kompozit Sütun :Çeşitli Sütun başlıklarının bir arada kullanılmasıyla oluşmuştur.

7.        Silindir Sütun :Basit bir kaide üzerinde silindirik gövdeden ibarettir.

8.        Proto – Dorik Sütun :Başlığı çanak şeklinde,gövdesi yivli olan sütun.Başlık kenarları dışa taşan taş plaka halindedir.

Sosyal Bilgiler Öğretmeni İbrahim Başak (Kervanci63)


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol