ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     => Paleolotik Çağ Sanatı
     => Mezolitik Çağ Sanatı
     => Neolitik Çağ Sanatı
     => Kalkolitik Çağ Sanatı
     => Tunç Dönemi Sanatı
     => Mısır Sanatı
     => Mezopotamya Sanatı
     => Anadolu uygarlığı
     => Yunan Sanatı
     => Roma Sanatı
     => Büyük Selçuklu Sanatı
     => Türkiye Selçuklu Sanatı
     => Orta Çağ Sanatı
     => Bizans Sanatı
     => Roma Sanatı 2
     => Rönesans Sanatı
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Neolitik Çağ Sanatı


3.       NEOLİTİK ÇAĞ  ( M.Ö  8000 – 5000 )

( YENİ TAŞ – CİLALI TAŞ DEVRİ ) – ( İLK KÖY TOPLULUKLARI DÖNEMİ )

İlk köy toplulukları dönemi veya yaygın adıyla Neolitik çağ teknolojinin ve beslenme ekonomisinin,bugünkü uygarlığın temellerinin atıldığı dönemdir. Yaklaşık olarak 8000 – 5000 yıllarını kapsar Bu dönem her şeyden önce besin kaynaklarını denetim altına alması ve bazı bölgelerde yiyeceğini kendi üretmeye başlayan insan ile doğa arasındaki dengenin değişmesiyle tanımlanır.

Bu değişim sürecinin ilk adımı,artık kalıcı yerler kurmaya başlayan insanın geçici kulübelerden dayanıklı “konut”ların yapımına geçmesiyle birlikte mimari ortaya çıkmıştır.

Eğimli olarak birbirine yaslanan kulübe duvarlarının dik duran ve çatı örtüsünü taşıyan gerçek duvara dönüşmesini,temel,kapı,pencere,bodrum,oda içindeki ocak ve baca sorunun çözümü Neolitik insanı tarafından gerçekleştirilmiştir.Bu insanlar yerleşik düzene geçerken yuvarlık planlı yapılarla işe başladılar.Ancak konutlara tahıl deposu ekleme ihtiyacı ortaya çıkınca yapı alanı genişletildi.Böylece dörtgen plana zorunlu olarak geçildi.

Bu dönemin önemli teknik gelişmelerinden biride kirecin bulunmasıdır.Kireçtaşının doğal çimento haline getirilmesi için yüksek sıcaklıkta kavrulması gerekiyordu.Bu teknik bazı özel yapıların taban ve duvar sıvalarında kullanılmıştır.

İnsanların toprağa bağlanmasıyla mülkiyet ve miras sorunu ortaya çıkmıştır.

Neolitik çağda günlük yaşamı etkileyen gelişmelerde olmuştur.Tahıl tanelerini ufalamaya yarayan öğütücü aletler,pişirmeye yarayan ocak ve fırınlar,sulu yemekleri pişirmeye yarayan önceleri taştan sonraları kilden yapılan çanak çömlekler ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır.Daha önceleri basit bir kullanım eşyası olan kapların giderek bir sanat eseri haline dönüşmesi kültür tarihi açısından oldukça önemlidir.Bu nedenle uzmanlar,çanak – çömlek yapımındaki evreleri tarih öncesi toplumların bir kültür ve gelişmişlik göstergesi olarak kabul ederler ve bu nedenle Neolitik çağı çanak – çömleksiz Neolitik ve çanak – çömlekli Neolitik olmak üzere ikiye ayırırlar.

İnsanlar deriden ve sazlardan kap yapmayı uzun zamanlardan beri biliyorlardı.Ama giderek beslenme alışkanlıkları değişikliğe uğrayınca,ateşe dayanıklı kaplar yapmak için yeni malzeme bulmaları zorunlu hale geldi. Bu nedenle önceleri taştan oyulmuş kaplar yaptılar,ateşte kızdırılmış taş topları bunların içine atarak suyun kaynamasını sağladılar.Daha sonraları kerpiç toprağından yapılan kapları denediler,alçı ve kireci samanla karıştırarak kaplar yaptılar.Nihayet M.Ö 6200 yıllarına doğru kilden kap yapmayı başardılar.Kilden biçimlendirilen ve ateşte pişirilen kapların yapılması kültür tarihi açısından beklenmedik sonuçlar doğurdu.Başlangıçta yemek pişirmeye yarayan kaplar,çok geçmeden sıvıların taşınması,biriktirilmesi,süt ürünlerinin mayalanması gibi işlerde kullanılmaya başlandı.Üzerleri ise o dönemin zevkini yansıtan bezemlerle süslendi.Böylece kaplar basit bir kullanım eşyası olmaktan çıkıp,hediye ve süs eşyaları arasına girdi.

Astar ve boyayla renklendirme tekniğinin bulunmasıyla parlak kırmızı kaplar,insan ve hayvan biçimli kaplar da ortaya çıktı.

Paleolitik ve Mezolitik çağları boyunca kullanılan çakmak taşı darbelere dayanıklı değildi.Bu nedenle ağaç kesmekte kullanılamıyordu.Oysa bu çağda konut,kayık,eşya vb. işlerde ağaç kullanılması gerekiyordu.Bu ihtiyaç sürtülerek biçim verilebilen,sürtüldükçe yüzeyi parlayan başkalaşım kayalarından alet yapımını başlattı.Bu çağda hemen hemen her yerde cilalı balta denilen üçgen biçiminde ve keskin ağızlı yassı baltalara rastlanır.

Sürtmeyle taşa biçim verme tekniğinin öğrenilmesi,en sert taşı bile delebilen el matkabının geliştirilmesi ile bileşik,boncuk gibi takılar,havaneli gibi aletler ve küçük heykelcikler yapıldı.

Neolitik çağdaki önemli gelişmelerden biride lifli bitkilerden dokuma ve kumaş yapımının başlamasıdır.İlk dokumaların en güzel örnekleri ;Çayöünü ve Çatalhöyük’te bulunmuştur.

·         Neolitik Çağda Ölü Gömme Adetleri

Neolitik çağın getirdiği diğer bir yenilik sabit konutta yaşayan insanların ölülerini evin içine,tabanın altına gömmeleridir.Ölüler “ Hoker “ adı verilen durumunda,ana rahmindeki gibi dizlerini karnına çekmiş olarak yan yatırılır, yüzleri genellikle yere bakar.Bu yatış biçimi ölüyü oldukça küçük bir yere sığdırma kaygısından kaynaklanmıştır.Ölüleri bazen sepete koyarak gömülmesi,tabut geleneğinin ilk belirtisi sayılabilir.Dönemin başında mezarlar arasında cinsiyet ve toplumsal sınıf farkını gösteren hiçbir belirti yoktu.Oysa sonlara doğru bazı ölülere ayrıcalık tanındığı ve mezar armağanlarında farklılıklar çıktığı görülür.Bu çağın sonlarında ise ilk defa yerleşme dışı mezarlık ortaya çıkar.

Dönemin sonlarına doğru kilden yapılan insan ve hayvan heykelciklerinin boyutları büyümüş,heykel niteliği kazanmıştır.Bu heykelciklerde av hayvanları ve evcil hayvanların yanı sıra,doğum pozisyonunda tasvir edilmiştir. Kadın figürünün ağırlık kazanması “ Ana Tanrıça ”kavramının gelişmeye başladığını gösterir.

ANADOLU’DA ÖNEMLİ NEOLİTİK ÇAĞA AİT MERKEZLER

 

 

 

Orta Anadolu’da

                                                                                                                                                                  

Sakçagözü   Yümüktepe    Çayönü       Hallan Çemi    Aşıklıhöyük    Çatalhöyük      Hacılar    Göbeklitepe     Fikirtepe

(Gaziantep)    (Mersin)       (Diyarbakır)   (Batman)          (Aksaray)          (Konya)          (Burdur)     (Şanlıurfa)        (İstanbul)

 

ÇAYÖNÜ :Diyarbakır Ergani ilçesi yakınlarındadır.Yakın doğunun en iyi belgelenmiş ve en iyi durumda olup günümüze ulaşmış Neolitik yerleşmesidir.

Neolitik çağa ait 6 devre,30 kadar yapı katı saptanmıştır.En ilginç yönü yerleşim düzenidir:Köyün doğu kısmında önemli yapılar ve kültür yapıları,orta kısmında oturulan mahalleler,batısında ise aletlerin yapıldığı atölyeler vardır.

Doğu kısmındaki meydanı çevreleyen önemli yapılar içinde “Saltaşlı yapı ” “ Kafataslı yapı ” “Terazzo tabanlı yapı ” olarak adlandırılan kültür yapıları vardır.

Saltaşlı yapı:zemini büyük taşlarla döşenmiş,ortasında yaklaşık 2 m yüksekliğinde dikili taşlar olan geniş bir mekan.

Kafataslı yapı:İnsan iskeletlerinin toplandığı yer.

Terazzo zeminli yapı:Terrazzo tekniği ile yapılmış pembe renkli zeminli yapı.

Çayönünde 650 insan iskeleti bulunmuş ve 35 yaşına kadar yaşadıkları tespit edilmiştir.

ÇATALHÖYÜK:Sadece Türkiye’nin değil,dünya’nın en ilginç tarih öncesi yerleşmelerinden biridir.Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarında olan Çatalhöyük bilinen en büyük neolitik yerleşmelerden biridir. Hepsi çanaklı-çömlekli döneme tarihlenen 13 yapı katı saplanmıştır.En çarpıcı özelliği mimarisidir.5x6 m boyutlarındaki odalardan oluşan yapılar birbirine bitişik olarak bağlanmıştır.Yapıların duvarları beyaz kireçle sıvanmıştır.Yapıların içinde kerpiçten seki,niş,ocak ve ambarlar vardır.

Yapı yığınları arasında yer yer iç avlular görülür.Bu yapılar arasında iç düzenleri ve bezemeleri farklı olan bu nedenle kutsal olduğu sanılan çok sayıda oda bulunmuştur.Bu yapıların iç mekanı zengin duvar resimleri,boynuz ve kabartma figürlerle bezenmiştir.Bazılarında büyük boğa başları,bazılarında insan ve leopar kabartmaları görülür.

En önemli buluntuların başında kil ve taş heykeller gelir.20-30 cm büyüklüğündeki bu heykellerden oturan,dans eden ve doğurmakta olan ana tanrıça betimlenmiştir.İçlerinden en ilginci 2 aslandan oluşan,bir taht üzerinde oturarak doğum yapan bir kadın heykelciğidir.

Ölüler,odaların tabanları altına tek veya gruplar halinde gömülmüşlerdir.

Terazzo:Kirecin yakılmasıyla hazırlanan sert madde.

Höyük:Tarih boyunca türlü sebeplerle yıkılan yerleşme merkezlerinde yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının olduğu yassı,yayvan tepe.

Sosyal Bilgiler Öğretmeni İbrahim Başak (Kervanci63)


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol