ANA SAYFA
     YENİ ANKETLER
     FOTOĞRAFLARIMIZ
     ibrahim başak
     KPSS NOTLAR VE ÖZETLER
     ÖDEV ARIYORUM
     KİTAP ÖZETLERİ
     İZ BIRAKANLAR
     TARİH
     COĞRAFYA
     EDEBİYAT / EDEBİYATÇILAR
     SANAT TARİHİ
     SİYASİ DÜŞÜNCE TARİHİ
     => Machiavelli
     => Thomas Hobs
     => John Lockce
     => Montesguieu
     => J.J.Rousseau
     => Thomas Paine
     => Edmund Burke
     => Georg Wilhelm Friedrich
     => Joseph Mazzini
     => Karl Marx
     => Aydınlanma Kavramı
     => Modernleşme
     => Liberalizm Kavramı
     => Sosyalizm Kavramı
     => Ulusçuluk Kavramı
     => Faşizm Kavramı
     => Muhafazakarlık
     => Yeni Sağ ve Yeni Muhafazakarlık
     => Atatürkçülüğün Tanımı ve Önemi
     => Öğrenilen Bilgiler Işığında Durumsal Değerlendirme
     TÜRKÇE / TÜRK DİL BİLGİSİ
     ŞİİRNAME
     ATASÖZLERİ
     FIKRALAR
     ÇOCUK MASALLARI
     TÜRK BÜYÜKLERİ
     TÜRK DESTANLARI
     KEŞİFLER / BULUŞLAR
     MAKALELER
     BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
     ÖZEL MESAJLAR
     VİDEOLAR
     GÜLMECE
     ÖĞRETMENLERİMİZ İÇİN
     ÇOCUK VE AİLE EĞİTİMİ
     BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
     SORU BANKASI
     AKTÜEL HABER - YORUM
     SİTENİZİ EKLEYİN
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     Şanlıurfa
     Merkez Yardımcı Köyü"
     EKLENEN DOSYALAR
     Farkı Görebilmek
     Merhamet
     Padişahın Kızına Âşık Çoban‏
     Güzel Gören Güzel Düşünür...
     Unutmak
     Meger Sahipsiz Degilmisiz




“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez...Toplu vurdukça sineler onu top sindiremez" - Montesguieu


MONTESGUİEU

Charles de Secondat baron de Brede et de Montesquieu hukuk öğrenimi görmüş, soylu bir aileden gelen Fransız aydınlanmasındaki önemli isimlerden biridir. Parlamentoda ve Fransız Akademisinde görevlerde bulunmuştur. Avrupa’da uzun seyahatlerde bulunup kültürünü geliştirmiştir. Edebiyatla ve doğa bilimleriyle de uğraşmıştır.

Eserleri; “Acem Mektupları”, “Romalıların Büyüklük ve Çöküş Nedenleri” ve “Yasaların ruhu” olarak sıralanabilir. Siyaset felsefesiyle ilgili düşüncelerini büyük ölçüde yasaların ruhu adlı eserde bulmak mümkündür.

Siyaset Felsefesi

Montesquieu’nun siyasal düşünceler tarihi içindeki yerini belirlerken, aristokrasinin geleneksel ayrıcalıklarını mutlak monarşiye karşı savunmak için parlamenterizmden yana ve özgürlükçü düşünceler öne  sürdüğünü, burjuvazinin bu            yüzyılda monarşiye karşı, parlamenterist ve  özgürlükçü bir siyasal tutumu  benimsediği için, Montesquıeu’nun düşüncelerinden yararlandığını böylece ileri sürdüğü düşüncelerle, farkında olmadan burjuvazinin davasına hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Düşüncelerinin temelinde aristokratik bir liberalizm vardır.

Siyaseti bilimleştirme yolunda ilk ciddi çabaları atan kişidir. Güçler Ayrılığı Kuramı günümüz modem demokrasilerinin anayasalarında yerini almıştır.

Yasalar ve Çevresel Faktörler ilişkisine Dair

Her toplumun kendine has yasaları olduğunu söyleyen Montesquıeu, yasaların aklın ürünü olduğunu belirtir. Yasalar, yapıldıkları topluma, ulusa özgüdür ve bir ulusun yasalarının başka bir ulusa uygun düşmesi olanaksızdır. Yasalar hükümetlerin yapısına ve ilkelerine, ülkelerin fiziki yapısına, iklimine, toprağın zenginlik durumuna, büyüklüğüne, halkın yaşam biçimine, dini inançlarına, eğilimlerine, servet durumlarına, ör! ve adetlerine, yaşam koşullarına uygun olmalıdır. Yasalar aynı zamanda kendi aralarında bağlantılıdır, işte yasaların ruhu da budur. Montesquieu, yasaların ruhunun, siyasal yaşamın her yönüyle, aslında pek çok faktörün etkisiyle oluştuğunu açıklamaktadır.

Kısaca bu kuramdan iki önemli sonuç çıkmaktadır. Birinci olarak, evrensel alarak t en iyi bir yönetim biçiminden söz edilemez; fakat farklı i —farklı uluslara, farklı yönetimler uygun düşebilir. ikinci olarak, herhangi bir ülkedeki geleneksel yasalar, kurumlar. O geleneksel yönetim biçimi. o ülkenin koşullarına en uygun olanlardır

Yönetim Biçimlerine Dair

Güçler Ayrılığı Kuramı

Kuramın temel amacı: birey hak  ve özgürlüklerinin korunup Burada Montesquieu yasama, yürütme ve yargının gerekli olduğunu vurgulamaktadır. O korunması bu ayrılmaya bağlıdır. 0 yasama, yürütme ve yargının tek bir elde toplandığı yerde, despotizme yani keyfi yönetimlere kayma olacağını ve buralarda da birey hak ve özgürlüklerinin korunamayacağını belirtir. Ona göre; yürütme gücü krala verilmeliydi. Yasama ise seçilmiş ve ayrı kesimleri temsil eden (soylular, halkın) iki ayrı meclise verilmeliydi Yargı ise bağımsız yargıçlara bırakılmalıydı. Böylece bu güçler, hem daha hızlı kararlar alıp hareket edebilecekler hem de birbirlerinden bağımsız olacakları için kişi hak ve özgürlüklerini koruyabilmek adına bu güçler birbirlerine karşı bir nevi baskı grubu görevi üstleneceklerdir.

-          Cumhuriyet                                                                                                                                                                                                                                                       - Monarşi                                                                                                                                                                                                                                    - Despotizm

a.       Cumhuriyet:Halkın bir bütünün yada tamamının yönetime katıldığı erdeme dayalı bir sistemdir.Küçük ülkelerde uygulanır.Demokrasi ve aristokrasinin karışımıdır.

b.       Monarşi:Tek kişinin yönetimidir.Bu yönetimde iktidarın kaynağı kral ise de kral ile halk arasında solular vardır.Orta büyüklükteki ülkelerde görülür.

c.        Despotizm:Kral ile halk arasında aristokrasinin olmadığı yönetim biçimidir.Büyük ülkelerde görülür.

Sosyal Bilgiler Öğretmeni İbrahim Başak (Kervanci63)


www.HalilAlpaslan.COM http://www.ders.org/toplist/



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol